Bugün bir yazı yazmak istedim,
Aklıma Pandemi sürecinden başka bir gündem gelmedi doğrusu!
Ne Diyarbakır’ın tarihi ve turistik mekânları
Ne ekonomi
Ne sosyal
Ve ne de siyasal durumu!
Virüsün Türkiye’de ilk görüldüğü 15 Mart’tan bu yana onunla yatıyor, onunla kalkıyoruz.
Hayatımıza öyle bir girdi ki; yıllarca çıkmayacak gibi
Nice sevdiklerimizi bizden aldı gitti.
Sanırım almaya da devam edecek…
Aslında her şey çok iyi gidiyordu
1 Haziran’daki normalleşmeye kadar
Sonrası kâbus dolu günler…
Diyarbakır’da vaka sayıları artmaya devam ediyor
Bu virüsten vefat edenlerin sayısı da küçümsenmeyecek düzeyde
Her ne kadar ilgili kurumlar gerçek resmi verileri açıklamasa bile…
Virüs normal vatandaşı etkilediği kadar
Fedakâr ve cefakar sağlık çalışanlarını da etkiliyor
Onların durumu da normal vatandaştan çok farklı değil!
Salgının çıktığı günden bu yana Diyarbakır’da maalesef 7 sağlık çalışanı vefat etti,
Verilere göre; 660 sağlık çalışanı da virüs tanısı ile tedavi görüyor.
Yine, COVİD-19 salgını, sağlık sistemi üzerinde bir kriz oluşturduğundan tükenmişlik riski barındırmaktadır
Yani sağlık çalışanları bu virüsle birlikte bir tükenmişlik sarmalı içinde bulunuyor.
Sağlık çalışanlarının tükenme durumu yaşaması kendi sağlıklarının yanı sıra hastalar, toplum ve sağlık sisteminin kendisi için bir risk olarak algılanmalıdır.
Aslında etkilenen bütün bir sistemdir. Buna rağmen, müdahalelerin çoğunlukla sağlık çalışanı odaklı olduğu gözlenmektedir.
Dolayısıyla; olağan ve/veya afet/acil dönemlerde tükenme durumunun önlenmesi için süreklilik içinde sistem temelli çalışmalar yapmak uygun olur.
Bu bağlamda aşağıdaki öneriler dikkate alınabilir:
“Yeterli sağlık çalışanı sayısının sağlanması
Çalışma koşullarının ve düzenlemelerinin tükenme yaratan BÜTÜN durumları önleyecek şekilde planlanması
Gerektiğinde destek mekanizmalarının ihtiyaç duyulan her an sağlık çalışanları için erişilebilir olmasının sağlanması
Durum tespiti için sürekliliği olan araştırmalar yapılması, sonuçların geliştirilecek çözümlere yönlendirilebilmesi
Tükenmişlik durumunu önleyici bir çalışma kültürünün desteklenmesi”
Peki, Covid-19 salgınına karşı vatandaşın alması gereken tedbirler neler?
Onları da burada bir kez daha tekrar tekrar yazmak istiyorum;
“Mümkün olduğu kadar evde kalın, gerekmedikçe dışarı çıkmayın.
Gerekmedikçe ve acil bir durum olmadıkça hastanelere sağlık kuruluşlarına gitmeyin.
Rutin sağlık sorunlarınızı erteleyin.
Yaşlılarınızı (65+) koruyun. Onları toplumdan ve eğer evde bir içeri bir dışarı yapmak zorundaysanız kendinizden ve diğer ev halkından da izole edin.
Yakınlarınızdan duyduğunuz veya internetten okuduğunuz her bilginin doğruluğuna inanıp, yaymayın.
Gereksiz önlemlerle ekonomik gücünüzü boşa harcamayın
Paniğe kapılmayın ve ruhunuzu rahatlatacak uğraşlar yapın
Ruhsal ve bedensel olarak hijyeninize dikkat edin.”
Kış mevsimi gelmeden ve daha çok insanımızı ve sevdiklerimizi kaybetmeden tedbirlere uymamız çok iyi olacak
İlgili kurumların da bu anlamda tedbirlerini aralıksız olarak sürdürmesi gerekiyor…