ÖĞDER Diyarbakır Şubesi 4. Eğitim Şurasını düzenledi. Düzenlenen şurada eğitim ve öğretim her yönüyle masaya yatırıldı.
Eğitim Şurası Diyarbakır’ın Yenişehir İlçesine bağlı Ofis Semtinde bulunan Mehmetçik İlköğretim okulunda yapıldı.
Eğitim Şurasına, Şuurlu Öğretmenler Derneği(ÖĞDER) Başkanı Abdurrahman Sevgili, Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. İlhami Bulut, Öğretim görevlisi Ahmet Çimen, İlahiyat Fakültesinden Doç. Dr. Davut Işıkdoğan, Dr. Mutlu Saylık ile Eğitim Bir-Sen 1. Nolu Şube Başkanı Ramazan Tekdemir katıldı.
Eğitim Şurasında eğitim ve öğretimin sorunları, öğretmenlerin manevi değerlere bakışı, moral ve motivasyonu, toplumu etkileme kabiliyetleri, iyi öğretmen nasıl yetiştirilir gibi konular üzerinde duruldu.
Öğretmenlik mesleği üzerine açıklamalarda bulunan ÖĞDER Başkanı Sevgili; “Öğretmen, anne baba gibi şefkatli, merhametli, dikkatli, öz verili, sabırlı olmak zorundadır. Fazladan işin eğitimini almış bir kimse olarak öğretmen, bilimsel çabalar göstermelidir. Başka bir öğretmen kendi çocuğuna nasıl bir eğitim verilmesini istiyorsa kendisi de empati yaparak elin çocuğuna o duyarlılığı ve fedakarlığı göstermek zorundadır. Sevgi, ilgi ve bilgi olmadan öğretmenlik yapılamaz. Öğretmenlik, sabır ister, iyi bir iletişim ister, sevilmek ve güvenilir olmak ister, yenilenmek ister. Malzemesi insan olan bir mesleği icra ediyor öğretmen. Bu görev, “ Ben bir muallim olarak gönderildim” diyen bir peygamberin mesleğidir. Bu görev, ibadet niyetiyle yapılması gereken çok ulvi bir görevdir. Bu özellikleri ve daha fazlasını taşımayan, bu mesleği aşk ve sevda olarak görmeyen kişiler bu işi hakkıyla yapamazlar ve bu işin hakkını da veremezler” dedi.
“ÖĞRETMENLER GAYRETİNİ TOPLUMUN DÖNÜŞÜMÜNE HARCAMALIDIR”
Toplumun dönüşümü ve inşası, ancak bilgili, öz verili, sabırlı ve sevgiyi merkeze koyan inançlı, imanlı öğretmenlerin eliyle gerçekleşebileceğini aktaran Başkan Sevgili; “Ailenin eksikliklerini, müfredatın noksanlıklarını bu iyi niyetli, fedakar ve işine vakıf öğretmenler ancak tamamlayabilir. Öğretmen, gönüllülük esasıyla çalışmalı ve davasının delisi olmalıdır. Öğretmenin elinden geçmeyen hiç kimse yoktur. Toplumun bütün bireyleri öğretmenin rahlei tedrisatından geçer. Cumhurbaşkanı’ndan en alt düzeye kadar herkes öğretmenin öğrencisidir, makamı ve mesleği ne olursa olsun bir öğretmenin talim ve terbiyesinden geçer. Bu yüzden diyoruz ki öğretmen ve öğretmenlik mesleği, bütün toplumu olumlu ya da olumsuz etkiler, hatta idealist bir öğretmen aileyi de ebeveyni de etkiler. Evleri ziyaret eder, eksikliklerini, sıkıntı ve problemlerini, başarı ve güzellikleri gibi her şeyi yerinde görür. İdealist bir öğretmen, elinin altındaki çocuğu, öğrenciyi her yönüyle tanır, istidat ve kabiliyetlerini keşfeder. Bu yüzden diyoruz ki, bir ülkenin en zeki, en çalışkan, en ahlaklı, en vicdanlı gençlerini öğretmenliğe yönlendirmek gerekir. Öğretmen, bütün gayretini gençliğin eğitimine, toplumun dönüşümüne harcamalıdır. Çocuklara ve gençliğe pek çok değer kazandırmalıdır. Okumak, günlük tutmak, düşünmek, üretmek, dürüstlük, samimiyet, temizlik, saygı ve sevgi, paylaşım, yardımseverlik vb. gibi değerlere ulaşmak için bir hedef, program, ciddiyet ve disiplin gerekir. Bu iş hedefsiz ve programsız olmaz, ciddiyetsiz olmaz, devletin desteği olmadan da olmaz. Bu değerleri kazandırmak, toplumu topyekün ihya etmeye çalışmak, büyük bir cehd ve gayret gerektirir” diye konuştu.