Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, koronavirüs salgının yayılması durumunda sağlık ekipmanlarının stoklarının yeterli gelmeyeceğini söyledi.
Dünyada yayılmasını sürdüren koronaviürs salgını, hayatı felç etmeye devam ederken Sağlık Bakanlığının verilerine dün itibariyle vaka sayısı 27 bin 69 olarak belirlenirken virüs nedeniyle de 574 kişi yaşamını kaybetti. Bakanlığın en son açıkladığı verilere göre ise 601 sağlık çalışanı sağlık hizmeti verirken virüse yakalandı, virüse yakalananlardan 2 kişi yaşamını yitirdi.
Önümüzdeki günlerde daha çok sağlık çalışanının virüse yakalanması yüksek bir olasılık görülürken, SES Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, koronavirüs nedeniyle kaynaklanan sorunları, sağlık çalışanlarının virüsle mücadele ederken yaşadıkları sorunları değerlendirdi.
Türkiye’de hasta başına düşen doktor ve hemşire sayısının dünya ortalamasının altında olduğuna işaret eden SES Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Güldiken, “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bir doktor başına düşen hasta sayısı 341 iken, Türkiye’de 498’dir. Bir hemşire başına düşen hasta sayısı 102 iken, Türkiye’de 431’dir. Bir Diş Hekimi başına düşen hasta sayısı; bin 685 iken Türkiye’de 2 bin 49’’dır.” dedi.
‘SALGINLA BİRLİKTE MOBBİNG ARTTI’
Salgının yayılmasına paralel olarak sağlık çalışanlarının da iş yükünün arttığına işaret eden SES Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Güldiken, “Hastanede tedaviye ihtiyacı olan insanların kar kat fazlası insan bu kışkırtılmış sağlık algısıyla sağlık kuruluşlarına gidiyor ve ilaca bağımlı, bu sağlık sistemini besleyen durumda maalesef. Sağlık alanında çalışma süreleri, dünya ortalamasının üzerindeydi. Bu salgınla birlikte daha da arttı ve var olan mobbing daha da fazlalaştı. Ücretler, performansa dayalı döner sermaye biçiminde şekillendiği için emekliliğe yansımıyor. Dolayısıyla bu alanda da bir iyileşmeye ihtiyaç var.” ifadelerini kullandı.
‘SALGIN YAYILIRSA STOKLAR YETMEYECEK’
Sağlık çalışanlarının mücadele koruyucu sağlık ekipmana ihtiyaç duyduğuna işaret eden Şiyar Güldiken, koruyucu sağlık ekipmanı ihtiyacının bir an önce giderilmesini gerektiğinin altını çizerek, “Görüştüğümüz her idareci, bu ekipmanların kişi başına az sayıda verildiğini kabul ediyor ve tasarruflu kullandıklarını, salgının artması durumunda var olan stokların yetmeyeceğini ifade ediyor. Oysa sağlıktan tasarruf edilemez diyoruz ve bunun basit bir slogan olmadığı herkes tarafından anlaşıldı.” diye konuştu.
‘KENDİNİ DEĞERSİZ HİSSEDİYOR’
Virüs nedeniyle herkesin yaşam rutinin bozulduğunu belirsiz bir geleceğin insanlarda tedirginlik yarattığına işaret eden Güldiken, sağlık çalışanlarının da bundan etkilendiğini vurgulayarak, “Bütün bunların yanında virüsle mücadelede mesleği gereği birebir karşılaşıyor. Birçoğunun evde birlikte yaşadığı kronik hastalığı olan, yaşlısı, çocukları var. Salgın öncesindeki yaşamları gibi bir yaşamları şu anda yok maalesef. Sorumlulukları daha da artmış durumda ve virüsü bulaştırma kaygıları var. Özellikle ekipman eksikliği burada çok büyük bir öneme sahip. Çünkü kendini terkedilmiş, kendi haline bırakılmış ve değersiz hissediyor. Alkış, duygusal olarak güçlendirici ve motive edici bir araçtır ve onaylanmak anlamına gelir. Ancak çalışma koşulları iyileştirilmediğinde, bu alkışın samimi olmadığı duygusu gelişiyor ve kırılma başlıyor.” şeklinde konuştu.
‘ODALARDA TEK KİŞİ KALINIYOR’
Hastanelerinin “Pandemi” olarak belirlenen birimlerinde çalışanların evlerine gidemediğini belirten Güldiken, şunları söyledi: “Bazı hastanelerin poliklinik dışında kalan binaları, bazılarının da ayrılmış bölümleri, Pandemi birimleri olarak planlanmış durumda. Bu birimlerde çalışmayanlar evlerine gidiyor. Ama birebir Covid-19 hastasıyla çalışan sağlıkçılar için yurtlar ayarlanmış. Diyarbakır’da da böyle bir yurt var ve kalan sağlıkçılar var. Odalarda tek kişi kalınıyor. Ayrıca bir otel de bu dönemde güzel bir dayanışma sağladı. Orada da konaklayan sağlık emekçileri var.”
‘DAHA FAZLA TESTE İHTİYAÇ VAR’
Yetkililerle en son görüşmelerinde 500 civarında test yapıldığının kendilerine aktarıldığını belirten Güldiken, “Ancak bu sayı net değil, çünkü şeffaf bir süreç yok maalesef. Çok daha fazla test yapılmalıdır. Dünya deneyimi bize şunu söylüyor; ne kadar test o kadar teşhis demektir. Ve teşhis yaptıkça filyasyon yani bulaşma durumu da daha hızlı kontrol altına alınabilir.” dedi.
Kaynak: Güneydoğu GÜNCEL