Diyarbakır’da düzenlenen Aile Hukukundaki Sorunlar ve Çözüm Çalıştayı’nda, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un, ahlak dışı birlikteliği özendirdiği vurgulandı.
Aile kurumunun önemini anlatmak ve bu kurumu yok etmeye yönelik çalışmalara karşı farkındalık oluşturmak amacıyla Diyarbakır’da Aile Hukukundaki Sorunlar ve Çözüm Çalıştayı gerçekleştirildi.
Aile Platformu tarafından Diyarbakır Öğretmenevi’nde düzenlenen çalıştayda, günümüzde küresel ahlaksızlığın aile üzerinde yıkımlara sebep olduğu vurgulandı. Programa katılarak katılımcılara hitap eden İttihad’ul-Ulema Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şenlik, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hakkında söylenecek çok şeyin olduğunu belirtti. Şenlik, “Bu kanun, evrensel kanunlara aykırı olduğu gibi, ilahi kanunlara, örf ve adetlere de aykırıdır. Ters bir yasa, hiçbir tarafından tutulamıyor. Muhakemede sadece bir kişinin ağzından çıkan bir ifade, şahide ve ispata gerek duymadan diğerini hemen mahkûm ediyor, hüküm veriliyor. Böyle bir hüküm, dünyanın hiçbir mahkemesinde yok. Bırakın şer’i ve ilahi hükümleri, beşeri hiçbir mahkeme iki tarafın beyanını dinlemeden hüküm vermez. Davalı ve davacı beyanlarını açıklayacak, ispatını yaptıktan sonra muhakeme kurulu kararını verecek. Sadece birinin ifadesiyle diğerini mahkûm etmek, hatta kendini ifade etme hakkını, özgürlüğünü tanımamak safsatadır. Mutlaka bunun değiştirilmesi gerekiyor. Bu milletin, mutlaka bundan kurtulması gerekiyor. Bizim dışımızdaki milletler böyle bir kanunun bizde var olduğunu bilseler bize gülecekler.” dedi.
“YETKİLİLER, AİLEYİ AYAKTA TUTAN DEĞERLERİ KORUMALI”
Allah’ın, bütün insanları hukuk önünde eşit yarattığını dile getiren Şenlik, şunları söyledi: “Sosyal ilişkilerde, ailevi ilişkilerde erkeğe biraz daha fazla hak vermiş. Onu da hak ediyor. Fıtri olarak erkek, birtakım farklı özelliklere sahiptir. Daha güçlüdür, daha cesurdur, daha kuvvetlidir, daha sabırlıdır. Kadına da birtakım özellikler vermiştir ki onlar da erkekte yoktur. Kadın incedir, narindir, merhamet, şefkat sahibidir. Kadında annelik duygusu vardır. Herkesin hakkını kendisine vermek gerekiyor. Eğer erkek, çamurlu elleriyle gidip kadının işine karışırsa kadın da hamurlu elleriyle gidip erkeğin işine karışırsa o zaman hamur çamur, çamur da hamur olur. Herkes kendi işini yapmalı, kendi işini bilmeli, kendi alanında durmalıdır. Bundan dolayı bu düzenlemenin mutlaka yapılması gerekiyor. Özellikle yetkililere sesleniyorum: Bu konuda ciddi sıkıntılar ve büyük bir yozlaşma var. Toplum yozlaşmaya doğru gidiyor, bozuluyor, elden çıkıyor. Nesil gidiyor. Temeli düzeltmemiz lazım. Özellikle yetkililer bu konuda daha çok dikkat etmeli, hassas davranmalı, aileyi ayakta tutan değerleri korumalı.”
“KÜRESEL AHLAKSIZLIK AİLE ÜZERİNDE YIKIMLARA SEBEP OLMUŞTUR”
Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan da ailenin hem kimliklerinin hem de medeniyet iddiasının yapı taşı olduğunu kaydetti. “Aile; bireyin, toplumun, devlet ve medeniyetlerin inşa sürecinin özünü, hareket noktasını oluşturur.” diyen Bozan, “Aile, dış tehditlere karşı da bir kalkan ve kale durumundadır. Aile yapısını diri ve dinamik tutan toplumlar, tüm zor şartlarda buna rağmen benliklerini yitirmemişler ve şuurlu bir toplumsal aktarım sağlamışlardır. Bugün küresel ahlaksızlık, savaşlar, göç, kentleşme, medya, ekonomi, siyasi tercihler gibi baskın unsurlar, aile üzerinde önemli çözülmelere ve yıkımlara sebep olmuştur.” ifadelerini kullandı.
“BU KANUN, AHLAK DIŞI BİRLİKTELİĞİ ÖZENDİRİYOR”
Dünya Çocuk Hakları Derneği Güneydoğu Başkanı Uğur Balin ise “6284’ü okuduğumuzda eş kavramının kaldırıldığını, partner kavramının getirildiğini görüyoruz. Yani nikâhsız, kayıt dışı veya ahlak dışı birlikteliği özendirdiğini görüyoruz. 2012’den bugüne baktığımızda maalesef kadın cinayetleri artarak devam etmiştir. 6284, sadece provoke eden ve Batı kaynaklı bir yasa. Almanya bile 9 yıldır bu yasayı bekletmekte ve bir kısmını uygulamaktadır. Almanya’da en fazla bir hafta veya 10 gün uzaklaştırma yapılmaktadır. 6 ay uzaklaştırmayı ekmek, peynir gibi dağıtan ve en başta suiistimal eden zaten yasa koyucunun kendisidir. Burada suiistimal eden erkeklerimiz, kadınlarımız değil; bunu ekmek, peynir gibi dağıtan kurumlarımızdır. Burada konut hakkının ihlali de ciddi anlamda bir paradokstur.” şeklinde konuştu.
“6284’TE NEDEN AİLE İÇİ UZLAŞMAYI KALDIRIYORLAR?”
Söz konusu kanunla aile içi uzlaştırmanın kaldırıldığına dikkati çeken Balin, “6284’te neden aile içi uzlaşmayı kaldırıyorlar? Bunu da düşünmek lazım. Aile içi uzlaşmayı büyüklerim yapıp, bir şekilde kadın ve erkeği barıştırırken neden 6284’te ‘Aile içi şiddette uzlaştırmacı olamaz.’ diyor? Burada amaç ne? Benim ailemin yıkılması mı? Çok değerli bir yasa ise neden Almanya ve Hırvatistan bunu kabul etmiyor? Neden bu yasanın adı İstanbul Sözleşmesi? Çünkü Türkiye, bütün maddelerine çekincesiz imza atmıştır. Bu bir ayıptır.” dedi. (İLKHA)