HÜDA PAR’ın “Kürt Meselesine Adil Çözüm Çağrısı” erken seçimin gölgesinde kaldı. ‘Kürt Meselesine Adil Çözüm’ temasıyla planladıkları toplantıyı her şeye rağmen gerçekleştirme iradesi gösterdiklerini belirten Yapıcıoğlu, erken seçimden dolayı memleketin gündeminin değişmiş olması nedeniyle detaylara girmeyeceklerini ve çağrılarını özet olarak yapacaklarını söyledi.
Kürtlerin bu topraklarda kiracı veya mülteci değil, bu vatanın sahibi ve devletin kurucu halklarından olduğunu ve Kürt meselesinin çözümü için “tam zamanı” olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “Yasal düzenlemeler, AB istediği için veya birileri silah bırakacak diye değil; milletimiz hakkına kavuşsun, haksızlıklar ve huzursuzluklar son bulsun, kardeşlik yeniden tesis edilsin ve adalet yerini bulsun diye yapılmalıdır. Çözüm için ulus devlet paradigmasının terki, Kürtlerin de asli kurucu halk olarak kimliklerinin anayasal olarak tanınması, temel haklar konusunda şartsız adımlar atılması gereklidir. Ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ayrıcalık ve ayrımcılıklara son verilmelidir. Dil üzerindeki baskılar son bulmalıdır. Herkese anadilinde eğitim hakkı tanınmalı ve Kürtçenin de resmi dil olabilmesinin yolu açılmalıdır” dedi.
Hükümetin erken seçim kararını “Baskın seçim” olarak niteleyen Yapıcıoğlu, erken seçim kararı alınmasının arka planına ilişkin görüşlerini ise şöyle sıraladı: “Öyle anlaşılıyor ki şartlar hükümeti zorlamış gibi gözüküyor. Ekonomideki gidişat başta olmak üzere; bir felaket telalığı yapmak istemiyoruz ama bir ekonomik krizin yaklaşmakta olduğu ve ayak seslerinin uzun süredir duyulduğunu söylemek mümkün.”
HÜDA PAR “Kürt Meselesine Adil Çözüm Çağrısı” yaptı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Öğretmenevinde bugün yapılan toplantıda konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, erken seçim gündeminden dolayı çağrısını özet olarak paylaştı.
‘ÇAĞRIMIZI ÖZET OLARAK YAPACAĞIZ’
Ülkenin gündeminde bir erken seçimin olmadığını belirten HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “ Siyasetin gündemi ayrı milletlin gündemi ise ayrıydı. Erken seçim ve seçim ittifakları siyasetin gündemindeydi. Fakat Sayın Cumhurbaşkanının dünkü açıklamasıyla bir anda gündem değişti ve şuan memleketin her tarafında hem halk arasında hem basında hem de siyaset arenasında gündem baskın seçim oldu. Fakat yine de biz ‘Kürt Meselesine Adil Çözüm’ temasıyla planladığımız toplantımızı gerçekleştireceğiz ve bu çağrımızı yapacağız. Fakat memleketin gündeminin değişmiş olmasından dolayı detaylara girmeyeceğiz. Daha sonra ise bu detayları paylaşacağız. Bugün ise çağrımızı özet olarak yapacağız” dedi.
‘KÜRT MESELESİ HALEN ÇÖZÜM BEKLİYOR’
“Kürt Meselesine Adil Çözüm Çağrısı”nı genel hatlarıyla açıklayan Yapıcıoğlu şunları söyledi: “Her ne kadar uzun süredir siyasetin ve basının gündeminde yer almasa da Kürt meselesi halen çözüm bekleyen en önemli meselelerden biri olmaya devam etmektedir. Şu anda memleketin gündeminde olan birçok diğer meselenin de bu mesele ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi vardır. Meselenin çözümü diğer sorunlarımızın çözümüne de katkısı olacaktır.”
‘KÜRTLER KİRACI VEYA MÜLTECİ DEĞİL, BU VATANIN SAHİBİ’
Kürtlerin bu topraklardaki tarihsel köklerine işaret eden Yapıcıoğlu, “Kürtler, Türklerin Anadolu’ya gelişinden binlerce yıl öncesinden bu topraklarda toplu olarak yaşamaktaydı. Müslüman Türk kardeşleri ile tarihsel birliktelikleri tarihin akışını değiştirmiştir. 1071’de Malazgirt’teki birliktelik ile Anadolu’nun fetih kapıları açıldı. 1514’teki beraberlik ile diğer İslam kavimlerinin önemli bir kısmının birlikteliğine giden yol açıldı. 1915’teki birliktelik ile Çanakkale boğazı ve Anadolu’nun kapıları Batılı emperyalistlere kapatıldı. Kürtler kiracı veya mülteci değil, bu vatanın sahibi ve devletin kurucu halklarındandır” dedi.
‘DOĞRU USULLER KULLANILMADIĞI İÇİN ÇÖZÜLEMEYEN SORUN DERİNLEŞMİŞ’
Kürtlerin yüzyıllarca diğer Müslüman kavimlerle birlikte kardeşçe yaşadığına vurgu yapan Yapıcıoğlu, “Kürtler ulus devlet fikrinin revaç bulmasından sonra sorun olarak algılanmış, kimlikleri ve varlıkları inkar edilmiştir. Daha sonra varlıkları kabul edilip meseleye çözüm arayışları olmuşsa da sorun doğru isimlendirilmediği için doğru reçeteler uygulanamamış, doğru usuller kullanılmadığı için çözülemeyen sorun derinleşerek uluslararası bir nitelik kazanmış ve bu nedenle çözümü gittikçe daha karmaşık ve zor hale gelmiştir” diye konuştu.
‘MESELE BİTMEMİŞTİR, DEVAM EDİYOR’
Kürt sorunun çözümü noktasında bugüne kadar yapılan çeşitli denemelerin başarısızlığına değinen Yapıcıoğlu, “Başarısız denemeler sonucunda yöntemin ve yaklaşımın düzeltilmesi gerekirken sorunun varlığı yeniden inkar edilmeye veya yapılması gereken her şeyin yapıldığı ve sorunun çözüme kavuştuğu iddia edilmeye başlanmıştır. Mesele bitmemiştir, devam ediyor. Sorun bizimdir, hepimizindir ve mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
‘DEVLETE GÖRE KÜRT MESELESİ BİR ŞİDDET, TERÖR MESELESİDİR’
Kürt meselesinin devlet nezdinde ele alınışına ilişkin konuşan Yapıcıoğlu, “Devlete göre Kürt meselesi bir şiddet, terör ve kısmen ekonomik geri kalmışlık meselesidir. Dış mihrakların tahrik ve kışkırtmasıyla ülkenin başına bela açılmasıdır. Hakikatte ise hukuku olmayan ve bu nedenle sözde kalan kardeşliğin tahakkuk edememesidir. Adaletten sapma, ortak paydaları yok sayma suretiyle birliğin bozulmasıdır” ifadelerini kullandı.
‘YANLIŞ TEŞHİS SORUNU ÇÖZEMEZ’
Kürt meselesindeki yanlış isimlendirme hususuna dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Teşhisi yanlış yapanın sorunu çözmesi mümkün değildir. Kürt kavmi İslam ümmetinin asli unsurlarındandır. Yaşadığı coğrafya da ümmet coğrafyasının merkezidir. Meselenin çözümsüz kalması bütün bölgeyi olumsuz olarak etkileyecektir. Adil bir şekilde çözümü hem bölgeyi hem bütün İslam coğrafyasını rahatlatacaktır. Müslümanların sorunu araçsallaştırması mümkün değildir; meselenin çözümünü araması inançlarının kendilerine yüklediği bir yükümlülüktür. Kürtlerin yaşadığı Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletleri sorunu birbirlerinin aleyhine kullanma hesapları yapmamalı, çözümü için birbirlerine yardımcı olmalıdırlar” şeklinde konuştu.
‘ÇÖZÜMÜN TAM ZAMANI’
Kürt meselesinin çözümü için “tam zamanı” vurgusu yapan Yapıcıoğlu, “Yasal düzenlemeler, AB istediği için veya birileri silah bırakacak diye değil; milletimiz hakkına kavuşsun, haksızlıklar ve huzursuzluklar son bulsun, kardeşlik yeniden tesis edilsin ve adalet yerini bulsun diye yapılmalıdır. Meselenin çözümsüz kalmasının sonucu emperyalist müdahalelere açık hale gelmiş huzursuz bir coğrafya, heba olan nesiller ve kaynaklar, ekonomik çöküntüdür. Çözüm için ulus devlet paradigmasının terki, Kürtlerin de asli kurucu halk olarak kimliklerinin anayasal olarak tanınması, temel haklar konusunda şartsız adımlar atılması gereklidir. Ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ayrıcalık ve ayrımcılıklara son verilmelidir. Dil üzerindeki baskılar son bulmalıdır. Herkese anadilinde eğitim hakkı tanınmalı ve Kürtçenin de resmi dil olabilmesinin yolu açılmalıdır” dedi.
‘HÜDA PAR’IN SEÇİMLERE GİRİP GİRMEYECEĞİ KONUSUNA NETLİK KAZANDIRMAYA ÇALIŞIYORUZ’’
‘Kürt Meselesine Adil Çözüm Çağrısı’nın ardından erken seçim gündemine ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yapıcıoğlu, HÜDA PAR’ın seçimlere katılıp katılamayacağı mevzusunu YSK ile görüşüleceğini, YSK’nın açıklanan listesinde olmamamlarını düzeltmenin uğraşında olacaklarını ve önümüzdeki günlerde toplanacak olan Başkanlık Divanı ve Genel İdare Kurulu toplantısı sonrası ittifaklar konusunda gerekli açıklamaların yapılacağını söyledi. Yakın zamanda Sadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile bir görüşme gerçekleştireceklerini ifade eden Yapıcıoğlu, HÜDA PAR’ın seçimden seçime çalışan bir parti olmadığını her zaman seçime hazır olduğunu söyledi.
‘EKONOMİK KRİZİN AYAK SESLERİ DUYULUYOR’
Hükümet cephesinden bir erken seçim kararı alınmasının arka planına ilişkin görüşlerini sıralayan Yapıcıoğlu, “Öyle anlaşılıyor ki şartlar hükümeti zorlamış gibi gözüküyor. Ekonomideki gidişat başta olmak üzere; bir felaket telalığı yapmak istemiyoruz ama bir ekonomik krizin yaklaşmakta olduğu ve ayak seslerinin uzun süredir duyulduğunu söylemek mümkün” şeklinde konuştu.
Kaynak: Tigris Haber Gazetesi