Kürt sorunu üzerine 10’a yakın kitap yazan ODTÜ’lü sosyolog Prof. Dr. Mesut Yeğen, DİTAM tarafından düzenlenen çalıştaya katıldı.
Çalıştayda konuşan Yeğen, Suriye’de yaşanan gelişmeler ile birlikte barış sürecinin bozulduğunu belirterek, “Önümüzde önemli bir seçim var. Cumhurbaşkanının eli ve ayağı çok da rahat değil. Afrin operasyonu ile AKP’ye yakın Kürtlerin bundan sonra AKP ile devam edip etmeyeceği söz konusu. MHP’nin de Kürtleri uzaklaştırıp uzaklaştırmayacağı sorusu var” dedi.
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) öncülüğünde, Toplumsal Barış Süreçlerinde Sivil Toplum Örgütlerinin Rolü konulu Genişletilmiş Bölge Çalıştayı düzenlendi. Sur’daki Demir Otel konferans salonunda düzenlenen çalıştaya, çok sayıda sivil toplum kuruluşunun yanı sıra Prof. Dr. Mesut Yeğen, insan hakları aktivisti Akın Birdal, yazar Ali Bayramoğlu ve çok sayıda gazeteci, yazar ve aktivist katıldı.
KAYA: ‘BARIŞ DİYENLERİN TERÖRİST İLAN EDİLDİĞİ DÖNEMDEYİZ’
Açılış konuşmasını yapan DİTAM Başkanı Mehmet Kaya, bölgede yaşanan hak ihlallerine dikkat çekerek, “Türkiye zor günlerini hep STK’larla aşmıştır. AKP’yi bugünlere getirmede yine STK’ların önemli bir katkısı olmuştur. Bugün gelinen noktada ise OHAL’le birlikte STK’lar kapatılmıştır AKP tarafından. Önemli bir çözüm süreci yaşandı. Bölgede önemli bir barış havası esti, ama çözüm sürecinden yeniden çatışmalı ortama gelinmesinin nedenlerinden biri STK’ların olmayışı bu süreçte. Son dönemlerde barış sağlanan ülkelerde STK’lar önemli bir rol üstlenmiştir. Kolombiya örneğinde de bu görülmüştür. Baskıların çok olduğu barış diyenlerin terörist ilan edildiği bir dönemdeyiz. Tam da bu süreçte STK’ların devreye girmesi gerekir. Kolay bir şeyden söz etmiyoruz, barış ağını bu çerçeveye oturtmalıyız. Birlikte oluşturduğumuz bu ağ hem seslerini duyurmasında hem de bir güç oluşumunda da önemli bir role sahip olunabilir” dedi. Kaya’nın konuşmasını ardından DİTAM Başkan Yardımcısı Mesut Azizoğlu, proje hakkında bilgilendirmede bulunarak Türkiye’de demokrasinin gelişmesine katkı sunmak ve Kürt sorununun çözüme kavuşturulması için çaba sarf ettiklerini kaydetti.
YEĞEN: KÜRTLERİN AYRILMAZLIĞI KEMİKLEŞTİ
Konuşmaların ardından Levent Korkut’un moderatörlüğünde Prof. Dr. Mesut Yeğen’in konuşmacı olduğu, “Bölgesel Dinamikler Kıskacında Kürt Meselesi” konulu panele geçildi. Yeğen, Kürt sorununun tarihsel hatırlatmasında bulunarak, “Türkiye’nin Kürt meselesi ve bunu kuşatan bölgesel dinamiklerin ve bundan sonraki seyri dış dinamikler tarafından etkilenecektir. Bu sürede STK’ların çalışmaları gerekli. Kürt meselesini kuşatan bölgesel dinamiklerin tarihsel bir hatırlatmasında bulunacağım. Ülke içinde bir mesele olmaması evveliyatıdır. 1918’den beri 3 ülkede tecrübe ediliyor. Her ülke için ülke dışı mahiyeti olan bir sorun. Bu mahiyet önce epey dönüşüme uğradı. Bu momentlerden de söz edeceğim. Kürt meselesini bölgesel bir mesele kılan Kürtlerin bu ülkelerde meskun olmaları ve buradaki rejimlerle problemlerinin olması. 1970’lere kadar bu rejimler tarafından çekildi, bastırılmak istendi. Büyük sıçramayı 1991’de yaşadık. SSCB’nin yıkılması. Irak’ta yaşananlar bunun devamıydı. Suriye’de 2011’de yaşanan gelişme en büyük dönüşümlerden biriydi. 2011’de Kürt parti ve örgütleri arasında bir münasebet söz konusuyken artık burada halklar arasında gerçek bir irtibat gerçekleşti. 2011’den bu yana Irak, Suriye ve İran hattındaki Kürtlerin ayrılmazlığı kemikleşti. 2011’den bu yana güncel dinamiklere baktığımızda, Kürt meselesi etrafında her ne olacaksa iç dinamiklere ilaveten etkide bulunacak” dedi.
‘SURİYE’DE YAŞANANLAR ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİRMEDE ÖNEMLİ BİR FAKTÖR’
Kürt sorununun çözülmemesindeki iç dinamikleri değerlendiren Yeğen, “Bölgesel dinamikler babında güncel durum toplumsal barışın sağlanmasında ya da muhtemel bir çözüm sürecinin yaşanmasının analizini yapacağım. Türkiye’de ne yaşandığını biliyoruz. Suriye’de yaşananlar Türkiye’de çözüm sürecinin bitmesindeki en önemli faktörlerden biri. Cumhurbaşkanı ve AKP etrafında baktığımızda sürdürülebilir bir durum. Askeri olarak PKK’ye karşı bir başarı kazanılmış, siyaseten de HDP’ye karşı bir başarı kazanıldığı belirtiliyor. İlaveten Kürt meselesinde sürdürülen bu mevcut tutumu destekleyen bir iç dinamik söz konusu değil. Vatandaşların bu duruma itirazı söz konusu olmadığı ve uluslararası arenada da aynısı söz konusu gibi bir hava yaratılıyor. Çözüm sürecine dönmek gibi bir durum görünmüyor. Cumhurbaşkanının eli ve ayağı çok da rahat değil. Kazanılması gereken bir seçim var. Afrin operasyonu ile AKP’ye yakın Kürtlerin bundan sonra AKP ile devam edip etmeyeceği söz konusu. MHP’nin de Kürtleri uzaklaştırıp uzaklaştırmayacağı sorusu var” değerlendirmesinde bulundu.
‘İRAN VE TÜRKİYE POLİTİKALARI TUTMADI’
Suriye’de İran ve Türkiye tarafından uygulanmak istenilen politikaların tutmadığını vurgulayan Yeğen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İran, Suriye’de Sünni ve Kürtlerin etkisizleştirildiği bir vizyona sahip. Bu vizyonun çalışması pek mümkün görünmüyor. Rusya’nın da rejimin toplumsal desteğinin zayıflığı Kürtleri de razı edecek bir türden özerklik rejime götürmüş durumda. Türkiye ise Esat’ın ve Kürtlerin tamamen tepelendiği bir çizgiye çekilmiş durumda. Suriye ve İran’a dayalı bir vizyon geliştirmeye çalışıyor. Bu ihtimal de zayıf gözüküyor. Bunların hiçbirinin gerçekleşmeyeceği ve bunların sentezinin oluşacağı bir durum söz konusu.”
‘TÜRKİYE VE KDP İLİŞKİLERİ SONLANABİLİR’
Suriye’nin geleceği ve Türkiye ile KDP ilişkilerini yorumlayan Yeğen, “Fırat’ın doğusuna çekilmiş bir PYD ve Fırat’ın batısında bir Türkiye diğer taraflarda rejimin güçlü olduğu bir Suriye gözüküyor. Bu gerçekleşirse barış sürecine dönme ihtimali gerçekleşeceği gözüküyor. Irak Kürdistan’ında referandumla birlikte KDP ve Barzani, Türkiye ile PKK arasında çatışmaların durması ihtimali de referandumla birlikte kalktı. Hatta Türkiye, İran, Suriye ve Irakla vizyonlarını birleştirse KDP ile iyi olan ilişkilerini de sonlandırabilir” ifadesinde bulundu.
Uluslararası arenada ve bölgedeki Arap devletlerinde Rojava’daki Kürtlere ilk kez örtülü de olsa destek verildiğinin altını çizen Yeğen, Kürt sorununun çözümü ve STK’lerin üzerine düşen rolleri ise şu sözlerle ifade etti: “STK’lar ne yapabilir şimdiye kadar yaptıklarına ilaveten. Birincisi Türkiye’yi aşağı yukarı Türkiye’yi temsil eden bir STK kompozisyonu var. En azından buradaki nüve, burada olmayan STK’lara bölgesel çatışmaların önüne geçilebilmesi için çağrıda bulunup onlarla da bir araya gelinmesi gerekir. İkincisi aslında her düzeyde Türkiye, İran ve Irak’ın bir araya gelip Kürt sorununa ilişkin masaya oturması için çalışmalar yapılabilir” şeklinde konuştu. (Tigris Haber Gazetesi)