1926 yılında Suriye’ye sürgün edilen Cemiloğlu ailesinden Ferda Cemiloğlu Şam’da Dünyaya gelmiş. 7 yaşına kadar Şamda yaşayan Cemiloğlu, Suriye’nin kuzeyindeki Cizire bölgesine göç etmişler. Baas iktidarının gelmesiyle birlikte 14 yaşındayken yaşadığı toprakları terk ederek tekrar sürgün edildiği Diyarbakır’a dönmüşler. Kadın dernekleri, sivil toplum örgütlerinde yöneticiliğin yanı sıra iş kadını olan Ferda Cemiloğlu yaşadıklarını habercilerden.com’a anlattı.
Aile olarak yaşadığınız sorunları ve sürgünleri anlatır mısınız?
”Şeyh Sait isyanı döneminde ailem Suriye’ye göç etti. Şam’da Dünyaya geldim. 7 yaşına kadar Şam’da yaşadım. Hayatımız Bedirhaniler, Memduh Selim, Nurettin zaza’nın olduğu hoybun döneminin kurucuları arasında geçti. O camiada büyüyen biri olarak Şam’dan bugünkü Cizire kantonuna göç ettik. Ailem araziler alarak, işletmeye başladı. Cemil paşa konağı gibi konaklar yaparak kapıları herkese açıp ağırlandı. Siyasi sıkıntısı olanda, kadın kaçıran da, kaçakçısı da gelirdi. Üç yasağımız vardı. Adın ne, nereden geldi. ikincisi, ne için geldin. üçüncüsü ne zaman gideceksin. Bu sorular yasaktı. insanlar anlatırsa kendini anlatırdı. Yoksa gelir yıllarca kalırdı. Gerçek adlarını bilmezdik. Metropol gibi Şam yaşantısından birden bire köy ve kasaba yaşantısına girdik. Benim çocukluğum şu andaki Cizire bölgesinde geçti. Baas dönemine kadar gettodaki yaşantımız devam etti. Baas geldikten sonra iskan kanunu çıktı. Bir gecede Kürtlerin mal varlığına el konuluyordu. 1967’de kötü koşullar nedeniyle Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldık. Çünkü artık yaşama şansımız kalmamıştı. Baas partisinin Kürtler üzerinde ciddi bir baskısı olmuştu.
Diyarbakır’da döndüğünüzde nelerle karşılaştınız?
”Ben geldiğimde orta okuldaydım. Türkçe konuşamıyordum. Kürtçe, Arapça, İngilizce ve birazda Fransızcam vardı. Ortama uıyum sağlamak ve adaptasyon olmak için beni ziya gökalp okuluna misafir öğrenci diye götürdüler. Diyarbakır süreci benim için ilginç bir süreçti. Geldiğimiz dönemde amcam Necat Cemiloğlu belediye başkanıydı. Felat amcamda TSO başkanıydı. Bizde çok fazla akraba evliliği olduğu için merakımdan Hacattepe üniversitesi Genetik bitirdim. Halende genetik öğrencisiymişim gibi merakımdan okuyorum.’ Kadın dayanışma vakfı kuruculuğunda yer aldım. 1980 ‘kadın hareketi içinde yer aldım. Kader kurucularından ve ankara yönetiminde yer aldım sığınmacılar ve göçmenlerle dayanışma derneği Genel Başkanlık yaptım. 2 bin yılında sığınmacılara verdiğim hizmetten dolayı BM tarafından Cenevre’de ödül aldım.
15 yıl Kürdistan Bölgesel yönetiminde yaşadınız. Neden?
Gezme ve öğrenme merakım var. Bir çok ülkeyi gezdim. analiz yaptım. İyi bir hakem oldum. Çok rahat insanların hayat hikayelerini dinliyorum ve çözümler üretiyorum. Bu durum ailemin yaşam tarzımda var. Saddam’dan sonra Kürt Federasyonunda benimde bir katkımın olması gerektiğini düşündüm. Çünkü böyle bir inşaada benim ailemden bir soyad olmazsa olmaz. Çünkü yıllar boyunca her harekette bir soyadımız geçiyor. Bu benin toplumsal görevim. 2 yıl gözlemci ve sivil toplum örgütlerinde çalıştım. Kürdistan iş kadınlar derneği başkanlığı yaptım ve kadın merkezleri açtım. 15 yıl Irak Kürt Federal bölgesinde hizmet ettim. Şirketim 16 projeyi hayata geçirdi. Diyarbakır’daki kadın dernekleriyle de ortak çalışmalar yürüttük. Bugün ise Diyarbakır’da Doğu ve Güneydoğu iş kadınları derneği başkanlığını yürütmekteyim.
Hayatınız mücadelelerle geçmiş, ne hissediyorsunuz?
Kendimi anlatmayı sevmiyorum. Bir misyoner gibi hissediyorum. Herkesle paylaşmayı seviyorum. Sadece görev ve yapmalıyım diye düşünüyorum. Yaptıkça da mutlu oluyorum.
Cemilpaşa konağı, kent müzesi oldu. Ne hissediyorsunuz?
Dedem Cemil paşa Diyarbakır’daki Cemil paşa konağında doğmuş. O konak 275 yıllık bir konak. Ara ara sürgün savaşlarda üç defa yakılmış Cemil Paşa konağı. 1926’da büyük sürgün dedikleri dönemde boşaltıldı. 1936 ailem yine sürgün edilmiş. Konak ise talan edilmiş. Yıldız sarayında olmayan ne varsa orda varmış. Çünkü burası ipek yolu üzerinde altının, gümüşün, ipeğin en güzeli gelirdi, sonra diğer taraflara giderdi. Onun için Diyarbakır’da hiç bir yerde olmayan bir zenginlik ve metropol yaşantısı vardı. Ailemin Kürt bölgesindeki alanlarda muhakkak mücadelesi vardır. Gerektiğinde sade, gerektiğinde köyde, gerektiğinde saraydada yaşamıştır. Aile olarak toplandık. Cemil paşa konağını ticari bir amaçla kullanmamak kaydıyla Belediyeye verdik. Belediye kent müzesi kararı aldı. İki oda Cemiloğulları ailesine tahsis edildi. Aileye ait tarihi eşyalar serginecekti. Ancak sur’da yaşanan sıkıntılar nedeniyle ‘Korunamaz’ gerekçesiyle kaldırıldı. Ben her hafta konağı ziyaret ediyorum. Orada huzur buluyorum.
Son olarak ne söylemek istersin?
İsterdim ki Diyarbakır bu kadar yıpranmasın. İsterdim ki ayaklar bu kadar baş olmasın. Barış kelimesi sevmiyorum. Barış, barış deyip barışın olmadığı tersine olduğu başka bir argümanın üretilmesini ve insanların biri birine adil olmasını istiyorum.
(Faruk BALIKÇI’nın haberi)