İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 503’üncüsü gerçekleştirildi. Burada konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Valiliğinin kayıp eylemlerine yönelik getirdiği yasağa tepki göstererek, mücadelenin mekanı ve yeri ne olursa olsun her koşulda, hakikat ve adalet mücadelesini tavizsiz bir şekilde devam ettirmede kararlı olduklarını vurguladı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 503’üncüsü, Valiliğin almış olduğu yasak kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Şube binasında gerçekleşen ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şube ve yöneticileri, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 18 Kasım 1996 tarihinde Diyarbakır’ın Merkez Sur ilçesinde silahlı 3 kişi tarafından Beyaz Toros araçla kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Hakkı Kaya’nın akıbeti soruldu. Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Valiliğinin kayıp eylemlerine yönelik getirdiği keyfi ve hukuka aykırı kararı nedeniyle oturma eylemini şube binasında yapmak zorunda kaldıklarını belirtti. Zeytun, mücadelenin mekanı ve yeri ne olursa olsun her koşulda, hakikat ve adalet mücadelesini tavizsiz bir şekilde devam ettirmede kararlı olduklarını söyledi.
“FAİLLER MÜKAFATLANDIRILIYOR”
“90’lı yıllarda devletin kamu görevlilerinin veya destekledikleri paramiliter kontra-gerilla güçlerinin işlemiş oldukları insanlığa karşı suçların binlerce vatandaşın kaybedildiği veya faili belli bir şekilde ölümle sonuçlanan eylemle yaşamını yitirdiğini” belirten Zeytun “ Bu insanlığa karşı işlenmiş suçlarda, tıpkı kamu görevlilerinin 90’lı yıllarda sistematik bir şekilde yaptığı eylem sonucu yargı da, onların idari ve siyasi görüşüyle birlikte hareket ederek cezasızlıkla bugüne kadar failleri korudu. Açılan çok nadir davalarda da, yakın zamanda duruşması görülen Kulp dosyasında da beraatle sanıklar mükafatlandırıldı ve kamu görevlileri aklandı. Kuşkusuz, bu durum bizim beklemediğimiz bir durum değil. Ancak uluslararası hukukta da sıklıkla görüldüğü gibi, Türkiye bu suçlar yönünden mahkum edildi” diye belirtti.
“CEYLAN ÖNKOL DAVASI DA CEZASIZLIKLA ÖDÜLLENDİRİLDİ”
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 9 yıl önce (28 Eylül 2009) hayvan otlattığı sırada atılan havan topuyla katledilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ölüm yıldönümü olduğunu hatırlatan Zeytun, “Ceylan Önkol, kamu görevlilerinin havan topu saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Ancak gerek iç hukukta ve gerekse de AİHM’de bu hususlara ilişkin tanıklar ve deliller olmasına rağmen, görmezden gelindi. Diğer dosyalarda olduğu gibi, Ceylan Önkol davası da cezasızlıkla ödüllendirildi” diye konuştu. Zeytun ardından İHD Diyarbakır Şube yöneticisi Ezgi Sıla Demir, 18 Kasım 1996 1996 tarihinde Diyarbakır’ın Merkez Sur ilçesinde silahlı 3 kişi tarafından Beyaz Toros araçla kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Hakkı Kaya’nın hikayesini anlattı. Demir, şunları belirtti:
“BEYAZ TOROS ARAÇLA GÖTÜRÜLDÜ, BİR DAHA HABER ALINAMADI”
“Hakkı Kaya, 1949 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Saydamlı Köyünde dünyaya geldi. Ailesi ile birlikte Diyarbakır merkezinde ikamet eden Hakkı Kaya, nakliyat işiyle uğraşıp geçimini sağlamaktaydı. Hakkı Kaya, beyaz Toros araç ile alıkonulmadan 3 gün önce Diyarbakır Sur İlçesi Hz. Süleyman Camii civarında Cuma namazından çıkarken 3 sivil polis tarafından kendisine “Bizimle karakola geleceksin” diyerek durdurulur. Hakkı Kaya, “Bizim işimiz var, daha sonra biz karakola uğrarız” cevabını vererek karakola bu şekilde gitmeyi reddeder. Hakkı Kaya bu olaydan 3 gün sonra yani 18 Kasım 1996 tarihinde Ahmet Yaşar ve soy ismi öğrenilemeyen Metin adlı arkadaşlarıyla birlikte Ziya Gökalp Lisesi civarında Tekkapı’ya doğru yürüyüş halindeyken yanlarına Beyaz Toros diye tabir edilen “06 EKN 22” plakalı bir araç yanaşır. Araç içerisinden polis olduğu iddia edilen 3 silahlı kişi inerek Hakkı Kaya ve arkadaşlarını durdurup üst araması yaparlar. Akabinde silahlı 3 kişi, kendilerine bazı sorular sorduktan sonra Kaya ve arkadaşlarını Beyaz Toros’a bindirip olay yerinden uzaklaşır. Endüstri Meslek Lisesine doğru ilerlerken araç içerisindeki Hakkı Kaya dışında Ahmet Yaşar ve Metin adlı şahıs araçtan indirilir. Olay sırasında arkadaşının da serbest bırakılmasını isteyen Ahmet Yaşar, 3 silahlı kişinin ağır hakaretlerine maruz kalır. Beyaz Toros ile Ziya Gökalp Lisesi Civarından alınan Hakkı Kaya’dan o tarihten sonra bir daha haber alınamaz.
“KAYITLARIMIZDA BÖYLE BİRİNİN İSMİNE RASTLANMADI”
“Olay sonrasında Ahmet Yaşar, Hakkı Kaya’nın kardeşi Selam Kaya ile birlikte Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masasına başvuruda bulunup ifade verir. Derneğimiz 6 Aralık 1996 tarihinde Gözaltı İzleme Merkezini arayarak Hakkı Kaya’yı sorar, ancak “Kayıtlarımızda böyle birinin ismine rastlanmadı” şeklinde derneğimize cevap verilir. Hakkı Kaya’nın oğlu Efendi Kaya, babasının akıbetini ortaya çıkartmak için 27 Kasım 1997 tarihli bir dilekçeyle DGM Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunur. 1997/9369 esas sayılı numara ile başlayan soruşturma halen Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında 2009 yılında açılan 2009/688 esas sayılı soruşturma numarası ile devam etmektedir. Olaya ilişkin tanık beyanlarına rağmen soruşturma kapsamında Hakkı Kaya’dan bir bilgi elde edilemez.”
(Sertaç KAYAR’ın Haberi)