Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, “Adam, dünyanın en iyi üniversitesinde okuyup, onkolog olmuş. En iyi onkolog rektör olmak istiyor, içim cız ediyor” dedi.
Dicle Üniversitesi’nde düzenlenen Uluslararası Ekonomi, Siyaset ve Yönetim Sempozyumu’na konuşmacı olarak katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Prof. Dr. Karatepe, Mezopotamya ve Anadolu’nun ilişkilerini değerlendirdi. Karatepe, “Mezopotamya yani bölgesi Anadolu’nun geçiş kapısındayız. Bu bölge, yazıyı buluyor. Anadolu’nun içi de demiri buluyor. Birbirlerine o kadar muhtaçlar. Asurlar, Kayseri’de, Çorum’da ticari kolonilerini kuruyorlar. Buradan oraya mal götürüp satıyorlar. Orada demiri alıyorlar. Çünkü demir burada yoktu. Anadolu insanları o dönem demiri, bakırı buluyor. Bakır ve demiri karıştırıp tunç yapıyor. Ama yazmayı bilmiyor. Anadolulu yazı yazmayı bilmiyordu. Mezopotamya yazı yazmayı biliyor ama Anadolu bilmiyor. Yazıyı bilmiyor ama demiri buluyor. Diyarbakır bu ikisinin geçiş noktasında yer alıyor. Buranın yazı bilgisi oraya taşınıyor, oranın teknik bilgisi buraya taşınıyor” diye konuştu.
‘REKTÖR OLMAK İSTİYOR, İÇİM CIZ EDİYOR’
Türkiye’deki üniversitelerde bir zayıflama yaşandığını savunan Prof. Dr. Karatepe, akademisyenlerin ekonomik sorunlar yaşadığını söyledi. Birçok akademisyenin kendisinden rektör olmak için yardım istediğini anlatan Karatepe, şunları söyledi: “İşinizi sağlam yapacaksınız, doğru bilgiler öğreneceksiniz üniversitenin görevi budur. Doğru bilgileri aktarıp ama onu güzel aktaracak. Onun entelektüel durumu, güzellik ve sanatla ilgili, insani yönünü de ihmal etmeyecek. Üniversitelerimizde bu alanda son zamanlarda bir zayıflama var. Ben, 40 yıllık hocayım. Şöyle bakıyorum, niye böyle oluyorum; hep çok hesabı var. Birincisi hocaların iktisadi durumu zayıftır. Yani üniversite hocalarının maddi durumu zayıftır. Maddi kaygı olmadan araştırmalarına, alanlarına, entelektüel faaliyetlerine odaklanamıyorlar. İkincisi, bizim insanımızın ben buna Türkiye adamı diyorum yönetme hevesidir. Sayın rektör karşımda oturuyor, onları kastetmiyorum. Kendimi de içine katıp genel konuşuyorum. Dünyanın bütün milletleri çalışsın, üretsin. Bırakalım bu Türkler de dünyayı yönetsin. İlla yönetecekler, bırakalım yönetsinler. Yönetmeyi çok seviyorlar. Bana gelip ‘Hocam rektör olmak istiyorum, yardım et’ diyor. Ben öyle yerlerde bulundum ki, Abdullah Gül, benim çocukluk arkadaşım. Yeni cumhurbaşkanı da arkadaşım. İkisi de önce başbakan sonra cumhurbaşkanı oldu. Üniversiteli olduğum için, üniversitede rektör olmak isteyenler, kuyruğa girerler. Adam, dünyanın en iyi üniversitesinde okuyup onkolog olmuş. En iyi onkolog rektör olmak istiyor, içim cız ediyor. Olmaz yapma kardeşim diyorum, ne olursun yapma diyorum. Bu kolay bulunur bir şey değildir. Ama Türkler ya işte, illa yönetsinler. Yönetmek işini çok seviyorlar. Bizim bilim dünyamızın problemlerini anlatıyorum. Entelektüel zayıflığın sebepleri, iktisadi durumun pek iyi olmayışı, zorunlu olarak ek işler yapıyorlar ve piyasaya yöneliyorlar. Üniversitelimiz zorunlu olarak bürokrasiyi seviyor. İlli üniversite hocası benim gibi bürokraside görev alsın istiyor. Hele yüksek bürokrasi olursa, Ankara’da bakanlıklarda danışmanlık, Cumhurbaşkanı başdanışmanı oldun mu adam uçuyor.”
‘EN YETENEKLİ ÖĞRENCİLER, ÜNİVERSİTEDE KALMAK İSTEMİYOR’
Son dönemlerde, iktisadi durum zayıfladığı için en yetenekli öğrencilerin üniversitelerde kalmak istemediğini savunan Karatepe, “Benim dönemimde öğrenciler üniversitede hoca olarak kalmak istiyorlardı. Şimdiki yetenekli öğrenciler uluslararası şirketlerde yüksek maaşlarla iş bulmak istiyorlar. Ankara’da bir üniversitede kamu yönetimi başkanlığını yaptım. Yanımda hep iyi arkadaşlar vardı. Sonra bir şeyin farkına vardım, çok yetenekli, kaliteli, çok dilli olan arkadaşlar, bir iki yıl sonra gittiler. Oğlum nereye gidiyorsun diye sorduğumda; ‘bir İtalyan şirketinde iş buldum’ dedi. O çocuk bizde 3 bin liraya çalışıyordu. Gittiği yerde ise 20 bin lira alıyor. En iyileri bu şekilde gitti. Ben, Ankara’da müfettiştim, 5 bin lira maaş alıyordum. Sonra öğretim görevlisi oldum 3 bin lira maaş aldım. 2 bin lira fedakarlık yapmasaydım o zaman, ben bu mesleğe geçmemiş olacaktım” dedi.
‘ZİHNİMİZİN BİR YERE SATILMAMASI LAZIM’
Salonda kendisini dinleyen öğrencilere, zihinlerini bir yerlere satmamaları gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Karatepe, “Öğrendikçe kendinize güveniniz gelir. Bildikçe, öğrendikçe çalıştıkça, yeni yerler öğrendikçe kendinize güveniniz gelir. Bunun için de özgürlük gerekiyor. Siyaset hürriyet ilmidir. İktidarı eleştireceksiniz, iktidarı değerlendireceksiniz. Totaliter sistemlerde iktidarı eleştiremezsiniz, iktidar üzerine konuşamazsınız, hürriyet yoktur. Özgürlük gerekiyor. Bu özgürlükle kendi zihnimizdeki tabuları da yıkmayı gerekiyor. Toplumsal anlamda politik özgürlük çok önemlidir. Zihnimizin bir yere satılmaması lazım. Bir yerden düğmeye basılınca, gidin bunları yapın diye hareket eden bir toplumun üyesi olmamız gerekiyor. Hepinizin fikri, aklı ve vicdani hür olması gerekiyor” diye konuştu.