Pandemi konusunda yaptığı sosyal paylaşımlarla aylardır duyarlılık çağrısı yapan kanaat önderi Av. Muhammed Dara Akar, “Her gün yüzlerce telefon alıyorum. Sağlıkçılar perişan halde. Toplum ilk günkü gibi duyarlı değil. Sert tedbirler alınmazsa ağır bir bedel ödemek zorunda kalacağız” dedi.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’yi de etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisi, normalleşme sürecine geçiş ile birlikte Diyarbakır’da pik yaptı. Pandemi ile ilgili son iki aydır yaptığı paylaşımlarla Diyarbakır halkını ve yetkileri uyarmaya çalışan Avukat Muhammed Dara Akar, “Toplum ilk günkü duyarlılığını yitirdi. Maske ve sosyal mesafe kuralına uyulmuyor. Sert tedbirler alınmaz ve toplum duyarlı hale gelmezse ağır bir bedel ödemek zorunda kalacağız” dedi.
Av. Muhammed Dara Akar, Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı verilere dikkat çekerek, Diyarbakır’ın “kırmızı alarm” verdiğini söyledi.
“NÜFUSA GÖRE VAKA SAYISINDA BÜYÜK ARTIŞ VAR”
Bakan Koca’nın vermiş olduğu bilgiye göre kentte her gün 100 yeni vakaya rastlandığını hatırlatan Akar, “Nüfusa göre en çok vaka sayısı fazla şehir haline geldi Diyarbakır. İzmir’in nüfusu 4.5 milyon iken vaka sayısı günlük 30. Diyarbakır’ın nüfusu 1 milyon 700 bin iken günlük vaka sayının 100’ü bulması, alarm zillerinin çalması demektir. Sağlık Bakanımız virüs patlamasının odak noktalarına dikkat çekerken bölgesel durumlara işaret etti. Bizimle aynı sosyolojik koşulları taşıyan Urfa’da bile günlük vaka sayısı 50’nin altında. Peki nasıl olur da Diyarbakır’da vaka sayısı Urfa’nın iki katı oluyor? Ne yazık ki taziye, bayramlaşma, düğün gibi toplu etkinlikler engellenemedi. Bu kentte Pandemi Kurulu var. Acaba bu kurulda yer alan bilim insanları, sosyologlar, sağlıkçılar, bu işin uzmanları vaka sayısının neden pik yaptığını ve bunun sebeplerini masaya yatırıyor mu? İl Pandemi Kurulu’na sosyologlar, psikologlar, istatistik uzmanları ve toplum nabzını tutan gazeteciler de alınmalıdır. Bu endişeyi farklı yorumlamamak lazım. Biz topluma korku yaymaya çalışmıyoruz, korku tellallığı da yapmıyoruz. Derdimiz, virüse karşı toplumu duyarlı hale getirmektir. Adeta bir seferberlik başlatmamız gerekiyor” dedi.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI FERYAT, FİGAN EDİYOR”
Bir kanaat önderi olarak özelde Diyarbakır ve genelde ise bölgede güçlü diyaloglarının bulunduğunu ifade eden Akar, şöyle devam etti: “Sosyal bağları güçlü biriyim. Bu nedenle pek çok ilçede, mahallede veya kentten bilgi akışı oluyor. Özellikle pandemi sürecinde canlarını tehlikeye atarak toplum sağlığı için fedakarlık örneği gösteren sağlık çalışanları, feryat, figan ediyor. Her gün telefonlarım susmuyor. Arayanlar, ‘toplum adına sesimizi duyurun’ diyorlar. Sağlık çalışanları zor koşullarda süreci götürmeye çalıştıklarını, artan vaka sayıları karşısında uzun nöbetler tuttuklarını, yasak olması nedeniyle sıcak havada klimasız çalıştıklarını söylüyorlar. Sert önlemler alınmaması durumunda ise şu an kontrol altında tuttukları virüsü maalesef kontrol edemeyebiliriz diyorlar. Hastaneler şu an hizmet verebiliyor. Ancak aşırı stres altında çalışan sağlık çalışanlarının halini düşünelim. Bu sıcak havada tulumların içerisinde üç aydır perişan oldular. Toplumun duyarsızlığını görünce üzülüyorum. Bu kaygılar beni toplumu uyarmaya sevk ediyor.”
“TOPLUMA VE DEVLETE BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR”
Topluma mevlit, taziye, kına, düğün gibi etkinliklerden uzak durulmasını, kamu görevlilerine de denetimleri caydırıcı şekilde arttırmasını isteyen Akar, belirlenen kurallara uymayanların ilgili birimlere ihbar edilmesini istedi.
Muhammed Akar, şöyle devam etti: “STK geleneğinden gelmiş, kanaat önderliği yapmış, sorumluluk sahibi biri olarak gerçekleri söylemek boynumun borcudur. Zaman zaman sosyal medya hesaplarımdan paylaşımlar yaparak, hem toplumu uyarmaya çalışıyorum hem de beni arayanların sesi olmaya çalışıyorum. Ama bunun dışında yaptırım gücüm yok. Virüs tehlikeli olabilir ama biz çaresiz değiliz. Devlet kurumları, STK’lar, bilim insanları, belediyeler vb. kurumlar seferberlik ruhu ile bir mücadele yürütmeliyiz. Bunu gerçekleştiren ülkelerde vakalarda ciddi düşüş olmuştur. Hükümet ve Sağlık Bakanımız tüm dünyada takdir toplayan bir mücadele yürüttüler. Vakalar 700’lere kadar düştü. Ekonomimiz de ayakta kalmayı başardı. Herkes sağlık hizmetlerinden yararlandı. Hatta yurtdışından hastalar getiriliyor. Hal böyle iken bizim bu başarıyı tersine çevirecek tedbirsizliklerden kaçınmamız lazım. Bu başarıya gölge düşürmeye hakkımız yok. Sağlık Bakanı’nın tüm uyarılarını ciddiye almalı ve harfiyen uymalıyız. Çok sıkı şekilde maske denetimi yapılmalı, düğün, taziye, mevlit gibi toplu etkinliklerin yasak olduğu konusunda duyurular yapılmalı. Kamu görevlileri denetimleri bu konuda sert bir şekilde artırmalı, toplum da buna riayet etmeyenleri uyarmalı veya ilgili birimlere ihbar etmelidir. Aynı zamanda bu konuda toplumda hatırı sayılır kişiler, kanaat insanları, din alimleri devreye girmelidir.”
“BAĞLAR BELEDİYE BAŞKANI ELİNDEN GELENİ YAPIYOR”
400 bin nüfusuyla Türkiye’nin en kalabalık ilçelerinden biri olan merkez Bağlar’da vaka yoğunlaşmasının oluğunu ifade eden Akar, “Ancak gerek Bağlar Belediyesi’nin gerek kurumlarını çaba içerisinde görüyorum. Ne var ki Bağlar’da nüfus yoğunluğu ve akrabalık bağları çok güçlü. Bir evde 8-10 kişi yaşıyor. Ne yazık ki gelenek ve görenekler terk edilemiyor. Mesela bir hasta ziyaretinde 20 kişi enfekte olabiliyor. Benim gördüğüm kadarıyla Bağlar Belediyesi ve Başkanı Sayın Hüseyin Beyoğlu’nun çok büyük bir çabası var. İnsanların uyarılması, toplumun duyarlı hale gelmesi ve tedbirlere uymayanların üzerine gidilmesi noktasında büyük bir gayret var. Halk belediyeciliğini Bağlar’da görmek beni mutlu ediyor. Bağlar halkının da tedbirlere uyması gerekiyor” dedi.
“KURALLARA UYULMAZSA SAĞLIK HİZMETLERİ TIKANIR…”
Akar, pandemi sürecinin başlangıcında halktaki duyarlılığın gittikçe yitirildiğini ve koronavirüs yokmuş gibi davranıldığını söyledi. “Böylesi bir salgın karşısında insanlar bilinçli ve duyarlı hale gelmezse salgın kontrol altına alınamaz” diyen Akar, şunları kaydetti: “Bir tehlike daha var. Pandemi korkusu nedeniyle insanlar virüs bana da bulaşır kaygısıyla hastanelere gitmiyor. Evde hepimizin yaşlısı veya kronik hastalığı olan yakınları var. Ve bu insanlar son zamanlarda hastaneye gitmedikleri için evlerinde ölmeye başladı. Lütfen kurallara uyalım. Örf ve adetlerimiz elbet önemli ama sağlık her şeyden daha önemli. Bu pandemi durumu bitene kadar Allah rızası için taziye, düğün, hasta ziyareti, mevlit gibi toplu etkinlikleri erteleyelim, mecbur kalmadıkça bu sıcak havada dışarı çıkmayalım. Çünkü bu hem bir insanlık görevidir hem de dinimizin emridir. Ayrıca her şeyi de kamuya yüklemeyelim. Toplumun her ferdi kendini bir polis veya zabıta gibi görüp toplumu kurallara uymaya zorlamalıdır.
Madem konu halk sağlığı sorunu ise en azından şunu yapalım. Kahvehanelerde insanlar bir aradaysa onlara yaklaşmayalım. Maskesiz müşteri alan marketleri boykot edelim, uyaralım. Bu tedbirler şayet yaşama geçmezse sağlık hizmetlerinin tıkanacağını düşünüyorum. Diyarbakır, ağır bir fatura ödemek zorunda kalacaktır.”
“YENİ VALİMİZİN TECRÜBESİ VAR, SERT TEDBİRLER ALACAKTIR”
Valiler Kararnamesi ile Diyarbakır’a yeni atanan Vali Münir Karaloğlu’nun görev yaptığı Antalya’da pandemi konusunda önemli başarıya imza attığını ifade eden Av. Muhammed Dara Akar, “Sayın valimiz Antalya’da çok başarılı bir mücadele örneği sergiledi. Vaka kontrolünün Türkiye’de en iyi şekilde kontrol altına alındığı kentlerden biridir Antalya. Sayın valimizin bu işe el atacağını, toplumun tüm dinamiklerini harekete geçireceğini, sert ve radikal kararlar alacağını umut ediyoruz. Kendisine sonsuz güvenimiz var” diye konuştu.
Kaynak: Güneydoğu Ekspres