Evlilik iki bireyin hukuki ve toplumsal kanunların ön gördüğü biçimde hayatlarını birleştirme eylemidir. Bu birlikteliğin çiftler açısından en önemli beklentilerinden biri de çocuk sahibi olmaktır.
Günümüzde evlilik yaşı gerek kadının sosyal ve iş statüsünün önem kazanmasından dolayı gerek kişilerin bireysel yaşamalarının kolaylaşması ve yaygınlaşmasından dolayı ilerlemiştir. İleri yaş evlilikler neticesinde çiftlerin çocuk sahibi olamama durumu büyük bir sorun haline gelmiştir.
Peki, hangi yaş grubu risk altındadır? İleri yaş evliliklerinde çocuk sahibi olunması mümkün müdür?
Hemen tedaviye başlanmalı mıdır? Gelin bu tarz sorulara cevap olacak bazı durumlara açıklık getirelim. Kadınlarda yumurta rezervleri ve kalitesi genel itibariyle 35 yaş ile birlikte düşüşe geçtiği kabul edilir. 40 yaş ile birlikte de gebelik şansı belirgin derecede düşmektedir.
Bu yaşlarda gebelik beklentisi olan kişilerde gerekli kan tahlilleri ve ultrason muayeneleri yapılarak yumurta kalitesi ve sayısı değerlendirilmektedir. Değerlendirilmeler sonucunda kötü rezervi tespit edilen hastalarda fazla zaman kaybetmeden yardımcı üreme tekniklerine geçmek doğru olacaktır.
Zaman kaybının ve kararsızlığın sonucunda çocuk sahibi olma ihtimalinin zorlaşacağı bilinmelidir. Tıptaki ilerlemelerle birlikte aşılama ve tüp bebek gibi yardımcı üreme tekniklerindeki başarı oranı artmaktadır. Bu konuda alanında uzman olan doktorlar tarafından kişiye en uygun tedavi planı belirlenecektir.
İleri yaş annelik planlayan kadınların da bazı konulara özen göstermeleri önemlidir. Sağlıklı ve dengeli beslenmek, spor yapmak, kiloya dikkat etmek ve varsa fazla kilolardan kurtulmak, stresle mücadele vermek ve hekiminin yazdığı anti-oksidan vitamin veya takviyelerin muntazam kullanılması gibi durumlar sıralanabilir.
Sigara ve alkol gibi sağlığa zararlı olan alışkanlıkların yumurta kalitesi ve sayısına ciddi zararlar verdiği bilinmelidir. Bu tür bağımlılıkların biran önce bırakılmasına gayret edilmelidir. Gözden kaçan bir diğer husus erkeğe bağlı kısırlık durumudur.
Birçok toplumda özellikle doğu coğrafyasında kısırlık durumunun sorumlusu çoğu zaman kadınlar olarak görülmektedir. Tedavi planlamaları ve sorunun araştırılması kadın merkezli olmaktadır. Birçok hastamda gördüğüm durum problemin erkek kaynaklı olduğudur.
Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak bizler çocuk sahibi olmak isteyen ve bu konuda başarısız olan hastalarımızı mutlaka eşleriyle birlikte değerlendirmekteyiz. İçinde bulunduğumuz ve bilişim çağı olarak nitelediğimiz bu dönemde internet ortamından edinilen bazı yanlış kirli bilgi ve tedavi yöntemleri, hastaların zaman kaybetmesine ve umutlarının tükenmesine sebep olmaktadır.
Hasta için en doğru tedavi kararını hekimler tarafından verileceğine inanılmalıdır. Vücudumuz birçok sistemden oluşan ve yaşlanan bir mekanizmadır. Her organımızda olduğu gibi yumurtalar da belirli bir yaş sonrasında fonksiyon kaybına uğrayacaktır.
Yaşlandığımızı kabul ederek eşler ile birlikte kadın hastalıkları ve doğum uzmanınıza kontrole gitmek en isabetli karar olacaktır. Herkese sağlıklı bir yıl diliyorum.
Op. Dr. Alican SAPMAZ’ın Yazısı