Dicle Üniversitesinde sağlık çalışanlarına HIV/ AIDS eğitim semineri verildi. Siirt’te yaşayan ve doğum için Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Doğum Kliniği’ne getirilen HIV virüsü taşıyan bir hastanın sezaryenle doğum operasyonu sırasında, asistan doktorun eline iğne batması ile gündeme gelen “Bariyerli eldiven” kullanımının söz konusu vakayı önleme konusunda dünyada kanıt düzeyi olan bir bilimsel çalışma olmadığı, HIV /AIDS eğitim seminerinde yapılan sunumda dile getirildi. Sunumu yapan D.Ü. Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen, HIV’e karşı mücadelede toplumun ön yargılarının aşılmasının önemine değindi.
Dicle Üniversitesinde HIV’li bir hastanın sezeryan ameliyatı sırasında bir sağlık çalışanının eline iğne batmasıyla bir süredir gündemde olan HIV’e karşı mücadele konusunda gerek sağlık çalışanlarında gerekse de toplumda oluşan önyargıları kırmak için eğitim çalışmalarına başlandı.
Dicle Üniversitesi Kalp hastanesi konferans salonunda sağlık çalışanlarına yönelik olarak düzenlenen HIV /AIDS farkındalık eğitim seminerine D.Ü. Başhekimi Ali Kemal Kadiroğlu başta olmak üzere, Başhekim Yardımcıları ve çok sayıda sağlık çalışanı katıldı. Önceki gün düzenlenen seminerin sunumunu D.Ü. Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen yaptı. Toplumda HIV konusunda bir sosyal problemin söz konusu olduğunu belirten Çelen, sağlık çalışanlarının her zaman risk altında olduğunu belirtti.
‘HASTANIN EŞİNE DAHİ ONUN HIV POZİTİF OLDUĞUNU SÖYLEME YETKİMİZ YOK’
HIV pozitif bir hastanın hastalığının deklere edilmesinin hasta mahremiyeti açısından doğru olmadığına değinen Çelen, “Hasta mahremiyeti açsından hasta bilgilerini deklere etme lüksümüz yok. Hatta hastanın eşine dahi onun HIV pozitif olduğunu söyleme yetkimiz yok. Bu anlamda ancak hasta ile konuşup bu durumu eşiyle paylaşması konusunda ikna etmeye çalışabiliriz. Kan bankası da dahil HIV pozitif çıkan hastalarda pozitif diye yazılmıyor. Özel bir kurye ile ilgili bölüm hocalarına gönderiliyor. Yine HIV RNA sonuçları çalışılıyor ama onlar sistemde bulunmuyor. Bu hastaların ifşa edilmemesi gerekiyor. Tüm çalışanlarımız özellikle de cerrahlarımız ve invazif işlem yapan çalışanlarımız daha fazla risk altındadır” diye konuştu.
BARİYERLİ ELDİVEN İĞNE BATMASINI ÖNLEMİYOR
İnvazif işlemlerde hekimlerin bariyer sistemi uyguladığına vurgu yapan Çelen, basında son günlerde gündeme gelen ‘Bariyerli eldiven’ konusuna da açıklık getirdi. Gözlük, maske ve eldivenden oluşan bariyer sisteminin uygulandığını ifade eden Çelen, “ Bariyerli eldivenin özelliği ne, biraz daha kalın ve antiseptik özelliği biraz daha fazla olan bir takım maddelerin etkilendiği bir eldiven olarak değerlendirilebilir. Ama asla bir iğne batması durumunda diğer eldivenden daha farklı bir faydası olduğuna dair bilimsel bir kanıt yok” şeklinde konuştu.
‘HIV HASTALARI DAMGALANMAKTAN KORKTUKLARI İÇİN HASTALIKLARINI SAKLIYORLAR’
Toplumun HIV konusunda bilinçsiz olduğuna işaret eden Çelen, “Toplum HIV konusunda maalesef bilinçsiz ve önyargılı. HIV hastaları da hastalıkları ortaya çıktığı anda damgalanmaktan korktukları için hastalıklarını saklıyorlar. Birçok hastam Diş hekimine tedaviye gidiyor ve onlar HIV olduğunuzu söylüyor musunuz diye soruyorum, ancak yüzde 5’inin söylediğini, gerisinin ise söylemediğini öğreniyorum. Biz bu konuda hastalara hastalığınızı söyleyeceksiniz diyemiyoruz, buna yetkimiz de yok. Diş hekimine şunu söylüyoruz, arkadaşım sen bu vakalarla karşılaşabilirsin bu yüzden üniversal korunma önlemlerine riayet et” ifadelerini kullandı.
HIV’Lİ HASTA SAYISI RESMİ RAKAMLARIN BEŞ ON KATI
HIV konusunda farkındalığı arttırmanın önemine değinen Çelen, “Dünyada şuan 40 milyon civarında HIV/AIDS vakası var. 2007’de bir seminer verdiğimde bu rakam 37 milyondu ve son dört yıldır bu sayı 40 milyon civarında seyrediyor. Ayrıca yeni vaka da yok ve bu çok önemli. Yani, hastalığın artışı söz konusu değil. Kişi riskli cinsel ilişkide bulunuyor ama bunun yanında kondomunu kullanıyor, bariyer yöntemini kullanıyor. Dolayısıyla riskini minimize ediyor. Toplumun bu konuda bilinçli olması yeni vaka sayısını düşürecektir. Fakat biz maalesef parabolün başında gibi gözüküyoruz. Çünkü bizde şuan o borsanın çok yükseldiği o grafikte pik yapan çizgiler olur ya işte biz öyle bir trendde görünüyoruz. Ülke genelinde 20 bine yakın resmi olan HIV pozitif hasta sayımız var. Tabii bunlar resmi rakamlar. Tüm dünyada kabul edilen resmi rakamların en az beş on katı kadar vaka olduğu bilimsel olarak uluslararası platformlarda kabul ediliyor. Bunun yanında durumlarını bilmeyen HIV hastalarını saptamak da önemli bir problem. Biz bunları ne kadar çok saptar ve tedavi altına alırsak bunların bulaştırma ihtimalini o kadar azaltırız. Çünkü verdiğimiz tedavilerle aslında viral yükünü düşürüp bulaş riskini azaltmaktayız” dedi.
‘HIV KRONİK BİR ENFEKSİYON HASTALIĞIDIR’
HIV tedavisinin olup olmadığı yönünde soruların sıkça sorulduğuna dikkat çeken Çelen, “Tabii ki var. HIV şuan biz enfeksiyoncular gözüyle zamanında yakalandığı müddetçe kronik bir enfeksiyon hastalığıdır. Yani, gerek yaşam kalitesi gerekse de yaşam ömrü açısından HIV olanla olmayan arasında bir fark yoktur. Ama AIDS gelişmeden önce, yani sendrom haline dönüşmeden önce. Çünkü biliyoruz ki, bu virüs vücudun savunma sistemini baskılıyor. Savunma istemini baskıladığı için de geç kaldığınızda fırsatçı enfeksiyonlar, böbreğinden tutun kanserine kadar her türlü hastalıkla karşımıza gelebiliyor. İşte onu o noktada yakalarsak ki, son dönemde bu şekilde yakalayamadığımız bir iki hastamız oldu, maalesef tedavide geç kaldık ve kaybettiğimiz hastamız oldu. HIV, zamanında yakalandığı müddetçe hiçbir problem olmuyor. Burada asıl problem toplumun her kesiminin bilinçlenmesini sağlamaktır” diye konuştu.
TOPLUMDAKİ ÖNYARGI HEKİMLERE DE YANSIYOR
Bazı hekimlerin HIV’li hastalara müdahale etmeme yaklaşımlarını HIV’li hastalara karşı toplumda oluşan önyargının hekimlerdeki bir yansıması olarak değerlendiren Çelen, “Bu bir korkudur. Çünkü ben buna müdahale edersem bana bulaşırsa ne olur korkusundan dolayı bir imtina durumu söz konusu. Ama bizim meslek grubumuz itibariyle böyle bir şey yapma hakkımız, yetkimiz, vicdanımız yok. Hele hele biz bölgenin köklü bir üniversite hastanesiyiz ve maalesef bu konuda çok bir seçeneğimiz yok. Bölgemizde düne kadar 130 olan HIV’li vaka sayısı bugün itibariyle 133 oldu ve artık saymaktan vazgeçtim, bu sayı giderek tırmanıyor ve her gün yeni vakalar gelecek” dedi.
2030 YILINDA HIV’DEN KİMSENİN ÖLMEMESİ HEDEFLENİYOR
HIV’le mücadelede 2016 yılındaki Sağlık Bakanlığı verilerini paylaşan Çelen, HIV’li hastalardaki ölüm oranlarının azaldığını söyledi. HIV’e karşı etkin tedavilerin olduğunu ancak önemli olanın erken teşhis olduğunu ifade eden Çelen, cinsel olarak aktif olan yaş gruplarında HIV vakalarının görülme oranının daha yüksek olduğunu kaydetti. Erkeklerin HIV hastalığı konusunda daha önde olduğuna vurgu yapan Çelen, 2030 yılında HIV’den kimsenin ölmemesinin hedeflendiğine vurgu yaptı.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ’NÜN 90- 90- 90 KURALI!
Küresel planda HIV’e karşı çok etkin tedavilerin olduğunu ifade den Çelen, “ 2020 Dünya Sağlık Örgütü’nün 90- 90- 90 diye bir kuralı var. Varolan HIV vakalarının yüzde 90’ını yakalayacağız. Yakaladıklarımızın yüzde 90’ını tedavi edeceğiz. Tedavi ettiklerimizin yüzde 90’ında da viral baskılanmayı sağlayacağız. Bunlar oluşturulursa yeni vaka sayıları olmayacaktır” dedi.
TOPLUMUN HIV’Lİ HASTALARA OLAN ÖNYARGISI AŞILMALI
2 Aralık’ta yapılan bölgesel enfeksiyon birimleri toplantısına atıfta bulunan Çelen, şunları söyledi: “HIV’le mücadele edebilmemiz için her şeyi bilmemiz lazım. Bizim kaç seks çalışanımız var. Kaç tane eşcinsel seks çalışanı var. Yani, verileri sağlıklı bulabilmek için öncelikle bunları diğer batılı ülkeler gibi rasyonalize etmemiz lazım. Bunun için de önceden toplumun her kesiminde bilinçlenmemiz lazım. Farkındalık oluşması lazım ve bu hasta grubuna karşı önyargılı bir tutumdan vazgeçmemiz lazım. Ne zaman ki bunları başarabilirsek gerisi kendiliğinden gelecektir.”
‘2021 YILINA KADAR BİR HIV/AIDS YOL HARİTASI MEVCUT’
Stratejik plan olarak Sağlık Bakanlığının HIV’e karşı mücadelede ciddi çalışmaları olduğuna değinen Çelen, “2021 yılına kadar bir HIV/AIDS yol haritası mevcut. Vakaların toplanması, mevcutların tedavi edilmesi ve çeşitli platformlarda bilgilendirme, bilinçlendirme çalışmaları sürüyor” dedi.
‘BARİYERLİ ELDİVENİN DÜNYADA KANITLANMIŞ, KANIT DÜZEYİ OLAN BİR ÇALIŞMA YOK’
“Bariyerli eldiven” konusuna dair açıklayıcı bilgiler paylaşan Çelen, “Bariyerli eldiven veya çift eldiven parmak uçlarındaki hassasiyeti azaltıyor. Azaltmasıyla beraber iğnenin batma riskini de aslında arttırıyor. Bu yüzden normal eldiven kullanımı tek başına yeterlidir şeklinde bir yorum var. Bir bariyerli eldivenin teknik şartnamesi ve üzerinde yazan bilgileri aynen aktarıyorum. Anti viral koruma yüzeyine sahip. Hepatit C virüsünün yüzde 99’unu, HIV virüsünün yüzde 99’unu maruz kalınmasından bir iki dakika sonra öldürüyor. Eğer böyle ise demek ki çok etkili. Aynı zamanda geniş bakteriyel yelpazeye de sahip bir eldiven ve Hepatit C, HIV virüsünü ve 8 tane sık rastlanan hastane enfeksiyonunu da bir dakikada yüzde 99 oranında azaltıyor. Tabii biri bir şey söyleyince biz hemen referansına bakıyoruz. Kim söylüyor bunu, iddia eden kim? Referans bir bu iddianın sahibi, bu firmanın direktörü. Yani, ortada henüz bilimsel bir veri yok. Eldiveni üreten firma birinci referans. İkinci referans ise laboratuvar ortamında yapılan deney. Peki, hangi laboratuvar bu, referansı, etkinliği, ehliyeti nedir? Bu da yok! Kısacası bariyerli eldivenin dünyada kanıtlanmış, kanıt düzeyi olan bir çalışma yok. Yani, bariyerli eldivenin HIV’den korunma konusunda normal eldivenden bir farkı maalesef yok, keşke olsa!” ifadelerini kullandı. Çelen’in sunumunun ardından sağlık çalışanlarının sorularını yanıtladı. Dicle Üniversitesi Başhekimi Ali Kemal Kadiroğlu da Çelen’e HIV’le mücadele konusunda çeşitli sorular yöneltti. HIV/ AIDS konusunda sağlık çalışanlarına yönelik olarak düzenlenen eğitim semineri soru cevap şeklinde devam etti.
‘GÖZ YOLU DA CİDDİ BİR BULAŞ YOLUDUR’
Kadiroğlu’nun sorularını yanıtlayan ve HIV virüsünün dış ortamda çok fazla bir süre yaşamadığına işaret eden Çelen, “HIV konusunda bir yere bulaştı oradan aldım gibi bir hezeyana kapılmak çok doğru değil. Kast edilen perkütan yaralanma, doğrudan batması veya göze temas olmasıdır. Yani, göz yolu da ciddi bir bulaş yoludur, derideki perkütan yaralanma gibi. Ama şöyle bir hezeyana da kapılmamak lazım. Bazı olaylar oluyor, çöp toplayan arkadaşlar, çöp toplarken eline iğne battı. Batan iğnenin kime ait olduğunu bilmiyoruz. İğnenin kullanıldığı hastada herhangi bulaşıcı bir hastalık var mı bilmiyoruz. Dünyadaki ulusal ve uluslararası rehberler bu durumda izleme öneriyorlar. Bir iğne maruziyeti olduğunda kişinin HIV olup olmadığını yarım saat içinde öğrenebilirsiniz ve sonrasında da ilaçla korunma tedavisi başlatılır. Yine son maruziyette de klinikte bulunan bir hastamızın ilacından arkadaşımıza verdik” diye konuştu.
‘2 BİN LİSE ÖĞRENCİSİNE HIV KONUSUNDA EĞİTİM VERMEK İSTEDİK AMA BUNA ONAY VERİLMEDİ’
3 yıl önce HIV’e dikkat çekmek için lise öğrencilerine yönelik olarak bir eğitim vermek istediklerini ancak ilgili kurumların buna izin vermediğini hatırlatan Çelen, “Diyarbakır’da 2 bin öğrenciye yönelik olarak bir eğitim vermek istedik. Bunun için gerekli makamlara başvurduk ama bu talebimiz kabul görmedi. Bu yüzden HIV gerçekten sosyal bir sıkıntı. Lise öğrencileri bence bu konudaki en can alıcı nokta. Çünkü en aktif oldukları ve en bilinçsiz oldukları dönem. Bize 5 dakika verin gidip bunları anlatalım, risk grupları nelerdir diye ama buna onay verilmedi” şeklinde konuştu.
‘HIV’DEN KORKMAYIN, ÖNLEM ALIN, BİLİNÇLENİN, KORUNUN’
Seminer programının ardından HIV’e karşı mücadelede toplumun bilinçlenmesi konusunda Tigris Haber’e konuşan Çelen, şunları söyledi: “HIV bir kronik enfeksiyon hastalığıdır. Maalesef HIV hastalarına karşı toplumun önyargısı var. Bu önyargıdan kaynaklı da HIV pozitif hastalarda da damgalanma korkusu var. İşini kaybetme korkusu var. HIV hastaları bundan dolayı hastalığını ifşa etmeden imtina ediyor, söyleyemiyor. Bu anlamda toplumun HIV hastalarına karşı bulaş yolları konusunda bilgi sahibi olup, çok rahat bulaşmadığını bilmesi lazım. Böylece bu hastalığın da aslında toplumun bir gerçeği olduğunun, kronik bir enfeksiyon hastalığı olduğunun, tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun toplum tarafından bilinmesi lazım. Ve bulaş yolları konusunda da biz 1 Aralık HIV/AIDS farkındalık günü münasebetiyle her yerde çeşitli etkinlikler yapıyoruz. Bu etkinliklerde de HIV’den korkmayın, önlem alın, bilinçlenin, korunun ama HIV hastalarına karşı asla önyargılı olmayın diyoruz.”
Kaynak: Tigris Haber Gazetesi