HDP ve tutuklu yakınlarının Diyarbakır’da cezaevi önünde yapmak istediği açıklamaya izin verilmedi.
Cezaevlerindeki açlık grevlerine dikkat çeken HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, “31 Mart’tan bu yana, bu halkın 7 bin çocuğu cezaevlerinde açlık grevinde. Artık geldiğimiz bu noktada cezaevlerinde toplu ölümler yaşanabilir” dedi.
HDP’nin 157 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven ve cezaevlerinde 31 Mart’tan bu yana açlık grevine giren 7 bin tutuklu için cezaevi önünde yapmak istediği açıklamaya izin verilmedi. Cezaevine gitmek için HDP Diyarbakır il binasından çıkan HDP milletvekilleri polis tarafından engellenerek cezaevi önüne gidişlerine izin verilmedi.
Cezaevi önünde toplanan tutuklu yakınlarına da izin verilmemesinin ardından grup HDP il binası önüne geldi. HDP binası polis tarafından girişlere tamamen kapatıldı. Bina önüne barikat kuran polis açıklamaya da izin vermedi.
‘CEZAEVLERİNDE TOPLU ÖLÜMLER YAŞANABİLİR’
Açıklamayı yapan HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, alınan yoğun önlemlere tepki göstererek “Bugün bütün Diyarbakır adeta işgal pozisyonundadır. Bütün sokaklar, bütün caddeler, her taraf tutulmuş, biz bunu kabul etmiyoruz” dedi.
Farisoğulları şöyle devam etti: “31 Mart’tan bu yana bu halkın 7 bin çocuğu açlık grevindedir. Artık geldiğimiz bu noktada cezaevlerinde toplu ölümler yaşanabilir. Açlık grevleri bizde ciddi endişe uyandırıyor. Çocuklarımız, arkadaşlarımız ölüm eşiğindeler. Bunu kabul etmemek için çırpınıyoruz. Bizim amacımız var olan krizi, kaosu derinleştirmek değil bunun önüne geçmektir. Bir kırım politikası, yok etme politikası ile karşı karşıyayız; bunu kabul etmiyoruz. Biz seçimlerden sonra normal bir sürece geçilmesini istedik ama olağanüstü hal tüm illerde devam ediyor. Bu faşizmi kabul etmiyoruz.”
‘EN MEŞRU VE DEMOKRATİK HAKKIMIZI KULLANMAKTA ZORLANIYORUZ’
Farisoğulları konuşmasını şöyle sürdürdü: “En basit bir adım atılmıyor. En meşru ve demokratik hakkımızı kullanmakta zorlanıyoruz. Türkiye halkına da çağrımızdır: Kürt halkı üzerindeki bu ablukanın, bu kapsamlı tecridin kaldırılması için harekete geçmelidir. Bu sadece Kürtlerin sorunu değildir. Tüm Türkiye toplumunun sorunudur. Herkes bir an önce ölüm sınırını çoktan aşan, zindanlardaki, dışarıdaki açlık grevlerinin artık son bulması için mücadele etmelidir. Gençlerimizin cenazelerini cezaevlerinden çıkarmak istemiyoruz. Bunun yegâne yolu da tecridin kaldırılmasıdır. Kürt halkının imhası kimseye bir şey kazandırmaz. Hiçbir Türk ana baba kendi çocuklarına bizim imhamız üzerinde yaşam kuramaz, kurmamalıdır.Tüm uluslararası kurumlara da çağrımızdır, bunun önüne geçmelerini istiyoruz. Toplu katliamı kabul etmiyoruz. Adım atılmazsa eğer, bizi öldürseniz bile bunu kabul etmeyeceğiz. Amacımız çözümdür, gerginlik çıkarmak değildir. Demokrasinin önünü açmaya çalışıyoruz. Tecrit kalkarsa normal bir süreç başlar.” (Kaynak: Sputnik)