Irak’ın devrik diktatörü Saddam Hüseyin tarafından kimyasal silahla gerçekleştirilen Halepçe katliamın kurbanları Diyarbakır’da anıldı.
Irak’ın devrik diktatörü Saddam Hüseyin tarafından 16 Mart 1988’de Halepçe kentine düzenlenen ve 6 binin üzerinde kişinin yaşamını yitirdiği kimyasal saldırının kurbanları Diyarbakır’da anıldı. Emek ve Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen anmaya kentteki sivil toplum kuruluşları temsilciler, Demokrasi ve Atılım Partisi, Gelecek Partisi, Halkların Demokratik Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi temsilcileri katıldı. Koşuyolu Parkı’nda gerçekleşen anmada açıklama yapan Platformun Dönem Sözcüsü Mehmet Candar, savaşların bedelinin kadın ve çocukların ödediğini dile getirerek, demokratik kitle örgütleri olarak savaşın, ölümlerin olmadığı bir dünya istediklerini ifade etti.
‘SAVAŞ DEMEK SOYKIRIM DEMEKTİR’
Sorunların çözümünde askeri yöntemin bir çözüm olmadığını dile getiren Candar, “Savaş demek göç demek, açlık demek, göz yaşı demek, ölüm demektir yani bir bütünen soykırım demektir. Tıpkı 16 Mart 1988 yılında Halepçe’de yaşanan insanlık dramı gibi.” ifadesini kullandı.
‘6 BİN 357 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ’
Halepçe katliamının Kürtlere karşı gerçekleştirildiğini hatırlatan Candar, bu katliamların arka planının mevcut olduğunu vurgulayarak, “İran-Irak Savaşı sırasında İran sınırına yakın bir kent olan Halepçe’de yaşayan Kürt halkı dönemin Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin emri ile ‘Kimyasal Ali’ olarak tanınan Ali Hasan el-Mecid’in tarafından kimyasal gaz bombaları bırakılarak Kürtlere karşı Enfal Hareketi başlatılmıştı. Halepçe’de 16 Mart 1988’de yaklaşık 5 saat süren kimyasal bombardıman sonrası, çoğunluğu çocuk ve kadın 6 bin 357 kişi Katliamda yaşamını yitirdi, 14 bin 765 kişi de ağır derecede yaralandı. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) raporuna göre bu kimyasal saldırı, günümüze kadar 43 bin 753 aşkın kişinin ölümüne, 61 bin fazla kişinin de sakat kalmasına sebep oldu.” diye konuştu.
‘BOMBALAMALARLA CAMLARI KIRIP ETKİSİNİ ARTIRMIŞ’
Ölüm ve sakat kalmanın yanı sıra kimyasal saldırıdan etkilenen yüzlerce kişinin tedavisinin devam ettiğini, ikinci bir kimyasal saldırıdan kaçan ailelerin çocuklarını kaybettiğini ve bunun travmasının devam ettiğini dile getiren Candar, “Kimyasal Ali, kimyasal silahın etkili olabilmesi için önce evleri konvansiyonel silahlarla bombalayarak camların kırılmasını sağlamış ardından kimyasal bombaları devreye sokmuştu. İkinci saldırı başladığında ortaya kesif bir koku yayıldı. Kurtulanların elma kokusuna benzettiği kokuya kimse anlam verememişti. Mecid’in bombardımanda kullandığı hardal, sarin ve VX gibi gazların kokusunu genizlerinde hisseden Halepçe’deki insanlar ve diğer tüm canlılar birer birer toprağa düştü. Amed Emek ve Demokrasi platformunu oluşturan sendikalar, odalar ve meslek örgütleri olarak bu katliamları kınıyoruz, bir daha yaşanmamasını diliyoruz. Unutmadık, unutturmayacağız.” şeklinde konuştu.
Salih YEŞİL’in Haberi