Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cuma günü ve kandil gecesi cami ve mescitlerin kapalı tutulacağını ve Cuma namazı için sala da okunmayacağına ilişkin açıklamasının yerinde olduğunu, vatandaşın da bu kararı destekleyeceğini söyledi.
Diyanet-Sen Diyarbakır Şubesi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, koronavirüsün yayılma tehlikesine karşı camilerde alınan önlemleri zafiyete uğratacak davranışların ve ortaya çıkacak olumsuzlukların önüne geçmek için Cuma günü ve kandil gecesi cami ve mescitlerin kapalı tutulacağını ve Cuma namazı için sala da okunmayacağı yönündeki kararını değerlendirdi.
“CEMAATLE NAMAZIN KAYNAĞI VE KEYFİYYETİ ALLAH RESULÜNÜN SÜNNETİDİR”
Diyanet-Sen Şube Başkanı Ömer Evsen, yaptığı açıklamada, Cemaatle namazın eda edildiği cami ve mescitlerin, toplumsal hayattaki en önemli toplanma alanları olduğunu hatırlatarak, “İslam’ın şiarı olan cemaatle namazın kaynağı ve keyfiyyeti de Allah Resulünün sünnetidir. O, bireysel/toplumsal insan sağlığı açısından tehlike arz eden Medine’nin aşırı soğukları ile çıktığı seferlerde yağmur yağdığında, şiddetli rüzgâr estiğinde ezan okutur ve namazın evlerde/bulundukları yerde kılınması yönünde talimat verirdi (Sıhah, Sünen, Mesanid). Namazın camide değil de bulunulan yerde, evde kılınması yönündeki Hazreti Peygamber (sav)’in bu uygulamasının nedeni tahmin edilebileceği gibi insanın beden sağlığını korumaya dönük bir tedbirdir. Bu tedbir sadece normal vakit namazları için gerçekleşmiş bir uygulama değildir. Cuma namazının da camide kılınmasının terk edilip evde, bulunulan yerde sadece öğlen namazı olarak kılınması yönünde sahabe uygulaması söz konusudur. Şiddetli yağmurun yağdığı bir Cuma gününde, sahabenin en büyük fakihlerinden biri olan Abdullah ibni Abbas, müzezzinine Cuma vakti için ezan okutur. Ezandaki şehadeteynin ikinci bölümünün bitiminde “namazlarınızı evde kılın” çağrısını yaptırır. Bu uygulamasına şaşırıp yadırgayanlara karşı “bunu, benden daha hayırlı olan Allah’ın Peygamberi yapmıştır. Cuma kesin farz olan bir ibadettir. Fakat sizin çamur, kir içerisine girerek buraya gelmeniz benim hoşuma gitmez” diyerek karşı çıkmıştır (Buhari, Müslim). Bu olayı aktaran başka rivayetlerde de çamurla bağlantılı olarak kirlenen ayakların temizliği için mescit testilerindeki suyun yetmeyeceğini belirtmiş, konunun hem mekân hem insan sağlığı ve temizliğiyle ilgili boyutunun olduğunu beyan etmiştir (Abdurrezzak, Beyhaki). Soğuk ve yağmurlu havalarda hem mekân hem insan sağlığı açısından Cuma namazı da dâhil vakit namazlarının camilerde değil, ev veya bulunulan ortamlarda kılınması yönündeki nebevi uygulama; üşütmeye bağlı olarak hastalanmanın, yağmur nedeniyle cami alanlarına kirin ve pisliğin taşınmasının önüne geçmek, imkânları doğru kullanmak ve sağlığı koruma gibi temel ilkeleri ortaya koymaktadır” diye konuştu.
“TOPLUMSAL FELAKETLERİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN EVDE NAMAZ KILINABİLİR”
Bu gerekçeler nedeniyle camilere gidilmemesini, namazların evde kılınmasını söyleyen bir dinin, bunların çok daha ötesinde sadece bireysel değil toplumsal felaketlere, kitlesel ölümlere neden olabilecek bir salgını önlemek için namazların evlerde kılınmasını isteyebileceğine işaret eden Evsen, “Sadece istemez, büyük felaketlerin yaşanmasının önüne geçmek için bir tedbir olarak bunu zorunlu görür. Sırf kokusundaki rahatsızlık nedeniyle yenilen sarımsak kokusunu, cemaate iştirak edilmesine engel olarak gören, sağlıklı olanla bulaşıcı rahatsızlığı olanın aynı temas ortamında bulunmasını yasaklayan bir din (Sıhah, Sünen, Mesanid), geldiğinde bulaştıracağı bir hastalıkla kitlesel ölümlerin önünü açabilecek bir durumun önünü almak, birbirimizi kendi ellerimizle tehlikeye atmamak (Bakara 195) için camilerdeki toplaşmayı, olası yüksek tehlike ortadan kalkıncaya kadar kesin olarak yasaklayabilir” şeklinde konuştu.
“KARARA HERKESİN UYMASI GEREKMEKTEDİR”
Evsen, Diyanet İşleri Başkanlığımız başta olmak üzere İslam dünyasında yetkin kabul edilen bütün fetva kuruluşlarının, Cuma namazları da dâhil olmak üzere camilerde cemaatle namaz kılınmasına, risk geçinceye kadar ara verilmesi yönündeki kararları dini kaynaklar açısından açık olup herkesin uyması gerektiğini belirterek, “Bilelim ki takva; Allah ve resulüne ittibadadır. Bu ittibanın önüne geçen hiçbir anlayışın ve uygulamanın takvayla ilgisi yoktur. Camilerin cemaatsiz kalması yüreğimizi yaksa da toplumsal bir felaketin önüne geçmek için alınan karara uymak da takvanın gereği dinimizin amir hükmüdür. Korunma, her türlü tedbir, sabır, Allah’a sığınma, istiğfar, haramdan uzak helal dairesindeki bir hayat için çaba hepimizin yolu olmalıdır. Yüce Allah hepimizi ıslah eylesin! Cümlemizi muhafaza eylesin” ifadelerini kullandı.
Sait BAYRAM’ın Haberi