13-14 Ekim tarihleri arasında yapılacak Diyarbakır Baro seçiminde başkan adayı olduğunu açıklayan Baro eski Başkan Yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi Av. Nahit Eren, Diyarbakır Barosu gerek kurumsal kimliğiyle gerekse üyeleriyle insan hakları, demokrasi ve özgürlükler konusunda yürüttüğü mücadeleyle kazandığı ‘mücadeleci baro’ olma özelliğini meslektaşlarıyla sürdürebilmek, mesleki dayanışmayı güçlendirmek için aday olduğunu söyledi.
Diyarbakır Barosu’nun, 13-14 Ekim tarihleri arasında yapılacak 46. Olağan Genel Kurulu için 4 hukukçu başkan adaylığını açıkladı. Adaylar arasında yer alan Baro Eski Başkan Yardımcısı ve mevcut yönetim kurulu üyesi Av. Nahit Eren, adaylığını değerlendirdi.
İşte, Nahit Eren ile yapılan röportajın tamamı;
Ekim ayında yapılacak Baro seçimlerine neden aday oldunuz?
“MÜCADELECİ BARO OLMA ÖZELLİĞİNİ SÜRDÜRMEK ADINA ADAYIM”
Diyarbakır Barosu bir meslek örgütü olmanın yanı sına önemli bir Sivil Toplum Örgütüdür. Bu sebeple Diyarbakır Barosuna kayıtlı bir avukat olmanın ayrıca sorumlulukları bulunmaktadır. Avukatlık mesleğine başladığımdan bu yana Diyarbakır Barosunun kurumsal kimliği içerisinde bazı görev ve sorumluluklar almaya çalıştım. Uzun yıllar Çocuk Hakları alanında çalışmalar yürütüp, Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanlığı yaptım. İlk olarak 2012-2014 yılları arasında Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim ve bu süre zarfında Diyarbakır Barosu Başkan yardımcılığı görevini yürüttüm. 2016-2018 yıllarında da yani hala Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyeliği yapmaktayım. Bütün bu süreci anlatma amacım; Diyarbakır Barosunun kurumsal kimliğini ve işleyişini bildiğimi belirtmek istememdir. Bu sebeple talip olduğum görevin gerektirdiği sorumluluğun da zorluğun da farkındayım. Diyarbakır Barosu bir meslek örgütü olması hasebiyle avukatlık mesleğinin genel sıkıntılarının ve üye avukatlarının yaşadığı sorunların takipçisi olmak zorundadır. Olacaktır da.
“BAROMUZ TOPLUMDA VE ULUSLARARASI ALANDA SAYGIN BİR KURUMDUR”
Ama unutmamalıyız ki Diyarbakır Barosunun toplumda ve uluslararası alanda saygınlığının nedeni, yıllardır insan hakları alanındaki çalışmaları ile toplumsal sorunların barışçıl çözümüne yönelik üstlendiği görev ve sergilediği cesur tutumudur. Bütün bu nedenlerle Diyarbakır Barosu gerek kurumsal kimliğiyle gerekse üyeleriyle insan hakları, demokrasi ve özgürlükler konusunda yürüttüğü mücadeleyle kazandığı “mücadeleci baro” olma özelliğini meslektaşlarımla sürdürebilmek, mesleki dayanışmayı güçlendirmek için adayım.
Misyonunuz, hedefleriniz nelerdir?
“BAROMUZ EN AĞIR BEDELİNİ ÖDEMİŞTİR”
Diyarbakır Barosu her zaman ve her koşulda insan haklarını saygıyı öncelemiş başta yaşam hakkı olmak üzere insan hakkına yönelik müdahalelerin ve ihlallerin kimden gelirse gelsin karşısında durmuştur. Özelliklede insan hakları ihlallerine konu vakalarda hukuki süreçlerin takibi, cezasızlıkla mücadele konusundaki çalışmaları ve azmi herkesçe bilinmektedir. Diyarbakır Barosunun bu misyonu baroya kayıtlı her üyenin ve her başkan adayının da temel misyonudur. Nitekim Diyarbakır Barosu bu uğurda verilebilecek en ağır bedeli de vermiştir. Savaşa, çatışmalara, şiddete karşı özgür ve cesur tutumu ile her kesimin saygısını kazanmış başkanını Av. Tahir Elçi’yi bu uğurda kaybetmiştir. Diyarbakır Barosunun sahip olduğu bu anlayışı bir miras olarak alıp sürdürmek temel hedefimiz olup, Baro Başkanımız Tahir Elçi’nin faillerinin tespiti için etkin bir soruşturmanın yürütülmesi ve nihayetinde faillerin yargı önüne çıkarılması için her türlü çabanın içerisinde olmaya devam edeceğiz.
“HUKUK GÜVENLİĞİ KAYGI VERİCİ BOYUTLARA ULAŞMIŞTIR”
Son yıllarda ülkede yaşanan gelişmelerle birlikte hukuk güvenliği kaygı verici boyutlara ulaşmıştır. Darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL ile birlikte başlayan temel haklar alanındaki sınırlamalar, demokratik kitle örgütleri ve derneklerin kapatılması, seçilmişlerin görevden alınması, dokunulmazlıkların kaldırılması ve tutuklamalar ülke demokrasisine ciddi zararlar vermiştir. Diyarbakır Barosu, özgürlük, seçme ve seçilme hakkı gibi demokratik alanlarına yapılan bu tür müdahalelere karşı geçmişten gelen karşı tutumunu sürdürmeye tabi ki devam edecektir.
“MESLEKİ DAYANIŞMAYI GÜÇLÜ KILMAK İSTİYORUM”
Diğer hedeflerimiz; meslektaşlarımızın sorunlarına çözüm üretmek, mesleki dayanışmayı güçlü kılmak, bu mesleğin hak ettiği saygınlığı toplum nezdinde korumak ve daha da arttırmak, vatandaşların adalet hizmetlerine en kolay ve hızlı ulaşmasını sağlamak için her türlü çalışmayı üyelerimizle birlikte yapmaktır.
Seçildiğiniz takdirde ne tür projeleriniz olacaktır?
“MESLEKİ VE EKONOMİK SORUNLARIMIZ VAR”
Avukatların ciddi mesleki ve ekonomik sorunlarının olduğunun farkındayız. Meslektaşlarımızın sunmuş oldukları hukuki hizmetin başta zorunlu müdafilik alanında olmak üzere sarf ettikleri emeklerinin karşılığını alabilmeleri için gerekli çalışmalar içinde olacak, Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği nezdin hâl de gerekli girişimleri başlatacağız. Avukatlarımızın öncelikle kendileri ve aileleri için faydalanabilecekleri sosyal mekânları oluşturmak, aynı şekilde meslektaşlarımız ve vatandaşlarını baro faaliyetlerinden daha kolay faydalanabilmeleri için idari mekânları yaratmak önceliklerimizin arasında yer alacaktır. Meslektaşlarımıza bu tür fiziki imkânları sağlamaya yönelik projelerin yanı sıra insan hakları alanında özellikle de kadın hakları ve çocuk hakları alanında daha aktif bir sorumlulukla, toplumsal bilinçlenmeyi ve mesleki becerileri artırıcı projeler geliştirmeyi planlamaktayız.
Diyarbakır’da hukukçu olmanın zorluğu ve sıkıntıları nelerdir?
“DİYARBAKIR’DA AVUKAT OLMAK OLDUKÇA ZORDUR”
Diyarbakır’da avukat olmak oldukça zordur. Israrla belirttiğim üzere Diyarbakır barosuna kayıtlı avukatlar mesleklerini icra ederken hukukçu kimlikleriyle temel hak ve özgürlükler alanında yürüttükleri hukuk mücadelesi ile ayrı bir sorumluluk altındalardır. Bu amaçla yapmış oldukları çalışmalarla da her zaman bir soruşturma tehditti altında olmuşlardır.
Son dönemlerde avukat mesleğine yönelik ciddi bir artış var mı? Varsa neden?
“AVUKAT MESLEĞİNE CİDDİ ARTIŞ VAR!”
Son yıllarda Türkiye de artan hukuk fakültesi sayısı ile birlikte avukat sayısında ciddi artışlar yaşandı. Evet, hukuk fakültelerinin sayısının artmasının yanı sıra her alanda yaşanan hukuksuzluğun ve toplumdaki hukuksuzluk algısının, genç nesilleri, belki bunu düzeltiriz, düşüncesiyle bu alana kanalize ettiğini düşünüyorum. Hak, hukuk arayışının gençlerdeki bu dışa vurumunu bir yönüyle de olumlu bulduğumu söylemek isterim.
Avukatlık mesleği eski dönemlerdeki gibi saygın bir meslek olduğunu söyleyebilir misiniz?
“MESLEĞİMİZ HER DÖNEM SAYGIN OLMUŞTUR”
Avukatlık mesleği her dönemde toplumda saygınlığı olan bir meslek olmuştur. Olmaya da devam etmektedir. Bu mesleğin tabi ki önemli ilke ve kuralları da bulunmaktadır. Bu nedenle mesleğimizin saygınlığını muhafaza etmek ve artırmak bir aynı zamanda bu kural ve ilkeler ışığında mesleği icra etmemize bağlı olacaktır.
Yeni ve genç avukatlara tavsiyeleriniz neler olacaktır?
“BARONUN BARIŞ VE ÖZGÜRLÜKLER ADINA YAPTIKLARINI VE ÖDEDİĞİ BEDELLERİ UNUTMASINLAR”
Son yıllarda belirtiğim üzere hukuk fakültelerinin sayısının artması ile birlikte Diyarbakır Barosunda genç avukat sayısında ciddi bir artış yaşanmıştır. Benim mesleğe yeni başlayan meslektaşlarıma en büyük tavsiyem her mesleğin toplum nezdindeki itibarının mesleği icra edenlerin belirlediğini hatırlatıp mesleğimizin vakarına uygun bir çizgide mesleklerini icra etmeleri, özellikle de Diyarbakır Barosunun insan hakları özgürlükler ve barış adına yaptıkları ve ödediği bedelleri unutmamalarıdır.
NAHİT EREN KİMDİR?
1978 yılında Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde doğan Nahit Eren, İlk, orta ve lise öğrenimimi Kulp’ta tamamladıktan sonra 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 18 yıldır serbest avukatlık yapan Eren, evli ve üç çocuk babası.
