Medya Platformu ve MİSMED Sosyal Medya Derneğince İstanbul’da düzenlenen “Evlat Nöbeti Çalıştayı”nın sonuç bildirgesinde konuşan Eski Bakan ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker, PKK terör örgütüne karşı annelerin kendi çocuklarını kurtarmak ve kandırılarak götürülmüş çocuklarının geri getirilmesiyle ilgili ifade ettikleri çığlığın aslında insanlığın sesi olduğunu söyledi. Eker, Çalıştay ile ortaya konan durum bu olayın sosyolojik tespiti, alt yapısı, nelerden kaynaklandığı, hangi gelişmelere yol açabileceği ayrıntılı bir şekilde tartışıldığını söyledi.
PKK tarafından çocukları dağa kaçırılan ailelerin HDP Diyarbakır Binası önünde, bin 80 gündür sürdürdüğü eylem, akademik bir çalışmaya konu oldu. Medya Platformu Derneği ve MİSMED Sosyal Medya Derneği tarafından gerçekleştirilen ‘Evlat Nöbeti Çalıştayı’ dün İstanbul’da yapıldı. Çalıştayın sonuç bildirgesi Diyarbakır’ın Sur ilçesinde Kurşunlu Camii Meydanı’nda düzenlenen programla açıklandı. Programa, çalıştayın koordinatörü Doç. Dr. Adem Palabıyık, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Mehmet Mehdi Eker ve Oya Eronat da katıldı.
EKER: “ANNELERİN ÇIĞLIĞI İNSANLIĞIN SESİDİR”
Eski Bakan ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker, Çalıştayın önemine vurgu yaparak, “Şöyle ki çünkü 2019 Ağustos’unun 20’sinde başlayan ve aralıksız bugüne kadar devam eden kamuoyunda Diyarbakır Annelerinin nöbeti olarak bilinen annelerinin çığlığı; terörizme karşı PKK terör örgütü çocukları istismar eden, çocukları bir şekilde kandırıp veya zorla dağa götürdüğü süreçte annelerin yüreklerinin çığlığıdır. Bu çığlık bu boyuta taşındı. Babalarda annelerin yanında aile olarak nöbetteler. Şuanda sayı yüzlere ulaşmış durumda. Evlatların bir kısmı bu şekilde geri geldi. Bu konu sosyolojik çalışmaların, akademik çalışmaların konusu haline geldi. Çünkü PKK terör örgütüne karşı annelerin kendi çocuklarını kurtarmak ve kendi çocuklarını dağa kandırılmış veya kandırılarak götürülmüş çocuklarının geri getirilmesiyle ilgili ifade ettikleri çığlık aslında insanlığın sesidir. Anne yüreğinin ve Anne çığlının ne kadar önemli olduğunu bize ve herkese gösterdi. Bu geçen süre zarfında 20 Ağustos’ta 4. Yılına girecek bu süre zarfında bu ses yayılıp Diyarbakır’dan Doğu Anadolu Bölgesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne hatta Anadolu’nun değişik bölgelerine kadar taşınmış ki ta Kütahya’daki bir öğrencinin de buradan Dağ’a götürüldüğünü biliyoruz” dedi.
“ÇALIŞTAY’DA KONUNUN SOSYOLOJİK TESPİTİ YAPILDI”
Çalıştay’da bunun sosyolojik tespiti bunun alt yapısı, bunun nelerden kaynaklandığı, hangi gelişmelere yol açabileceğinin ayrıntılı bir şekilde tartışıldığına değinen Eker. “Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir husus var. BM Sözleşmelerine, Uluslararası insan hakları ve hukuki deklarasyonlara göre çocuk yaştaki insanları meşru ülkeler, yönetimler ve ordular bile çalıştıramaz çünkü suçtur. PKK Gayri meşru kanlı bir terör örgütüdür. Bu terör örgütünün özellikle bu şekilde çocukları alıp dağa götürmesi ailelerinin rızası dışında 12-13 yaşındaki çocukların götürülmesi bir insanlık suçudur. Buna sessiz kalanlar var. Bilerek sesiz kalanlar var. Sesini çıkarmayanlar var. Aynı zamanda bu çağrı hem bu bilimsel çalıştayın ortaya koyduğu sonuçlar, deklarasyon metni ile birlikte bunun uluslararası platforma taşınması sağlanacak. Bunun en sert bir şekilde lanetlenmesi, bütün insanlık, kurum ve kuruluşlar şahsında bunu lanetlemeli ve buna karşı elbirliğiyle dağa kaçırılmış olan masum çocukların sağ salim bir şekilde geri getirilmesi içinde baskı yapılmalıdır” diye konuştu.