Diyarbakır Eğitim-Sen 2 No’lu Şube Eşbaşkanı Serhat Kılıç öğretmen atamalarını değerlendirdi. Kamusal hizmetlerin şirket gibi yönetilemeyeceğini savunurken Kürtçe’ye ayrılan kontenjanın ise komik olduğunu dile getirdi.
DİYARBAKIR GAZETE- Milli Eğitim bakanlığı tarafından 2025-2026 eğitim öğretim yılı için ön görülen öğretmen atamaları 20 bin olarak açıklandı. Diyarbakır Eğitim-Sen 2 No’lu Eşbaşkanı Serhat Kılıç bu atamaları değerlendirdi. Kılıç atamaların çok az olduğunu Kürtçe’ye ayrılan sayının ise komik olduğunu vurguladı.
“Kamusal hizmetler şirket gibi yönetilmez”
Kılıç hükümetin ülkeyi bir şirket gibi yönettiğine dikkat çekerek, yapılan atamaların ihtiyacı hiçbir şekilde karşılamadığını söyledi Kılıç, “Biz her hafta okulları dolaşıyoruz, hem sahada gördüğümüz hem rakamlara yansıyan çok ciddi bir eğitim emekçisi ihtiyacı var. Bizim gezdiğimiz bütün okullarda bir iki arkadaşımız ek ders karşılığı çalıştırıldığını görüyoruz. Bu ek ders karşılığında çalıştırılma niçin ön plana getiriliyor. Çünkü hatırlarsanız yıllar öncesinde bu ülkeyi şirket gibi yöneteceğiz diyen siyasal iktidar bugünde eğitim politikalarındaki yaklaşımı da benzer motivasyonla yapılıyor. Şirket gibi yönetmek, maliyeti düşürüp maksimum kar elde etme amacı taşır. Maalesef ülke yönetiminde de bu motivasyonla hareket ediliyor. Biz diyoruz ki kamusal hizmetler şirket gibi yönetilmez. Dolayısıyla var olan ihtiyacı, bakanlığın ifadesi ile 65 bin ama gerçekte bunun daha fazla olduğunu biliyoruz. Bugün ayrılan 20 binlik atamanın mesela 3 bine yakını sınıf öğretmeni, bunlar zaten süreç içerisinde emekli olan eğitim emekçileri yerine istihdam edilenler olacak. Yani aslında yeni bir atama yok. Burada bakanlık bir bütünen kendine bütçeye yük getirmeyecek şekilde bir geçiş öngörüyor” dedi.
“Mülakat pratiği bizi endişelendiriyor”
Mülakat pratiğinin daha öneki örneklerinden yola çıkarak ayrımcılığı ortaya çıkardığını savunan Kılıç, “Verdiği sözleri tutmayan bir pratik içerisinde. Yapılacak bu atamalarında zaten başka bir sorunu, atamalarla ilgili mülakat, yüzde 50 mülakat yüzde 50 sınav puanı gözetilerek alımlar olacak. Mülakatın olduğu yerde gerçekten biz liyakatin olmadığını daha önceki pratiklerde gördük. Bizim bu sürece dair ciddi endişelerimiz var. Bu anlamda eğitim emekçilerinin yıllardır atama bekleyen, emek verip üniversite okuyup, sonrasında hazırlanan eğitim emekçilerine dönük yapılacak olan bu ayrımcı mülakatla beraber gelecek bu ayrımcılığın önüne geçmek içinde sürecinde takipçisi olacağız. Bu bağlamda eğitim emekçisi ihtiyacının tamamının çok hızlı bir şekilde kadrolu bir şekilde istihdamını talep ediyoruz. Aksi durumda eğitim faaliyetleri de bundan zarar görüyor. Eğitim emekçileri zaten emek sömürüsüne tabi tutuluyor. Ek ders ücretli çalıştırılarak emek sömürüsü katmerleştiriliyor.
“İki yönlü bir kör düğüm”
20 binlik atama içerisinde Kürtçeye ayrılan 10 kontenjana değinen Kılıç, seçmeli ders döneminde öğretmenin olmadığını, bunun için Kürtçenin seçilmesi konusunda engeller çıkarıldığını, atama döneminde ise seçilmediğini savunuyorlar. “Bu anlamda 20 binlik bir atama açıklandı. Bu 20 bin içerisinde branş dağılımına baktığımızda Kürtçe branşı için ayrılan payın gerçekten komik bir rakam, sadece 10 eğitim emekçisi Kürtçe dersi için atanacak. Bunun 6’sı kurmanci, 4’ü kurdki(zazaca) olacak şekilde bir atama öngörülüyor. Bu var olan ihtiyacın çok çok gerisinde. Ülkede nüfusa oranladığımızda bu kadar Kürt vatandaşın yaşadığı bir ülkede bu kadar az sayıda atama yapılması bir bütünen yaşanan sorununda bir başka göstergesi olarak önümüze çıkıyor. Burada atanan arkadaşlar seçmeli dersler için atanacak. Seçmeli ders sürecinde bize okullardan gelen bilgi “yeterli istihdam yok” yeterli öğretmen olmadığı için Kürtçe seçme konusunda engeller oluyordu. Seçerseniz öğretmen yok diye. Atama dönemine geldiğimizde de bu defa da var olan başvurular üzerinde bir değerlendirme yapılıyor. Nitekim başvurular üzerinde bir değerlendirme yapılsa dahi çok ciddi sayıda belki de 200 Kürtçe öğretmen ataması yapılması gerekiyordu. Maalesef iki yönlü bir kör düğüme dönüşmüş. Bu durum milli eğitimin var olan politikanın Kürtçeye ayrılan önemin Kürtçeye dönük politikaları da bize gösteriyor.”
“Anadil esaslı çok dilli eğitim”
Seçmeli derslerin halkın ihtiyacını karşılamadığını, asimilasyon ve oto asimilasyonun önünü almak için anadil esaslı çok dilli eğitim olması gerektiğini dile getiren Serhat Kılıç şunları söyledi. “Biz Eğitimsen olarak şunu talep ediyoruz, sadece seçmeli dersler için değil, seçmeli dersler bu halkın ihtiyaçlarını karşılamıyor. Ayrıca pedagojik olarak çocukların yaşadığı travmalarında önünü alamıyor. Biz eğitimin anadil esaslı çok dilli yapılmasını talep ediyoruz. Bu nasıl olması gerekiyor; mesela Diyarbakır’da Kürt çocuklarına kendi anadillerinde ders verebilecek öğretmenlerin istihdam edilmesi gerekiyor. Matematik dersinin Kürtçe verilmesi gerekiyor. Bu talebimizin yerine gelmesi için ciddi bir eğitim emekçisi istihdamına ihtiyaç var. Bunun şuanda olması zor ama bizim talebimiz doğru bir planlama yapılırsa 5 yıl içerisinde anadilinde eğitime geçebilecek bir güçte olduğumuzu düşünüyoruz. Yeter ki bir plan olarak önlerine koysunlar. Bunun müfredatı, bunun eğitim emekçisi kadrosu çalışmaları yapılsın bunun imkansız olmadığını, anadilde eğitim süreçleri ile beraber öğrencilerin çocukların yaşadığı travmalardan sıyrılacağını eğitim faaliyetlerinin daha verimli olacağını düşünüyoruz. Bunun yanında bir politik talep olarak bunu ifade ediyoruz, bir halkın devamlılığını sağlayabilmesi için kendi dili dışında başka bir dile mecbur bırakılması süreç içerisinde hem asimilasyon hem de oto asimilasyona süreçlerine mazur kalması, o halkın sonraki nesillere dilinin kültürünün aktarılmasını engelleyecek. Bu anlamda anadilde eğitim talebimizi de bir kez daha yineliyoruz.”