Diyarbakır ve birçok kentte düzenlenen LGBTİ+ karşıtı yürüyüşlere kentteki 10 Sivil Toplu Kuruşu tepki gösterdi. Yapılan ortak açıklamada, nefrete karşı LGBTI+ların yanında olduklarını ve nefret suçlarını kınadıklarını belirten STK’lar, Devletin, Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi gereği cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığı önleme, nefret politikalarıyla mücadele etme yükümlülüğünü hatırlattı.
Aralarında Diyarbakır Barosu, Rosa Kadın Derneği, TMMOB Amed İl Koordinasyonu ve Diyarbakır Tabip Odası’nın bulunduğu 12 STK yaptığı açıklamayla birçok kentte düzenlenen LGBTİ+ karşıtı yürüyüşe tepki gösterdi.
Yapılan ortak açıklama şu ifadeler kullanıldı: “Ülkede yükselen antidemokratik iklimin etkisiyle 2015 yılından itibaren onur yürüyüşleri başta olmak üzere LGBTİ+ların tüm eylem ve etkinlikleri kamu makamı tarafından sistematik olarak yasaklanmaya başlamıştır. Etkinlikleri yasaklayan kamu makamları, “kamu düzeni” “genel ahlak” “genel sağlık” gibi muğlak ifadelere başvurarak LGBT+ların örgütlenme ve toplanma hakkını ihlal etmekte, eylem ve etkinliklere katilim gösterenler işkence ve kötü muamele ile gözaltına alınmaktadır. LGBTI-ların başta yaşam hakka olmak üzere adalete ve sağlığa erişim ile çalışma ve eğitim hayatında yaşadığı hak ihlalleri görünmez kılınmakta, varoluşları kriminalize edilmektedir.
Türkiye’de örgütlenen homofobik ve transfobik nefret gruplarının baskısıyla İstanbul Sözleşmesi’nin Sözleşmede geçen cinsel yönelim ibaresi bahane edilerek Cumhurbaşkanı tarafından bir gecede yürürlükten kaldırılması ile üst düzey devlet yöneticilerinin nefret söyleminde bulunmaktan çekinmemesi nefretin geldiği boyutlan açıkça göstermektedir.
Üst düzey devlet yöneticilerinin nefret söylemlerinden güç alan nefret gruplan, İstanbul Saraçhane Parkı’nda bir araya geldikten sonra yürüyüş gerçekleştirmiştir. Söz konusu nefret yürüyüşüne çağrı, kamu spotu olarak bir kamu kurumu olan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu(RTÜK)’ün sitesine yerleştirilmiştir. Nefret yürüyüşleri. İstanbul’daki buluşmadan sonra Türkiye’nin pek çok kentine yayılmıştır. Yaşanan tüm hukuksuzluklara rağmen siyasi iktidar, nefret yürüyüşlerini engelleme yükümlüğünü yerine getirmediği gibi LGBT+ların aileyi yıktığı iddiasıyla Anayasa’nin 41. maddesinde dahi değişiklik yapmak istemektedir.
Nefret yürüyüşleri ve kamu makamlarının nefret yürüyüşlerine yönelik tutumlarından sonra LGBTİ+ların şiddete dana açık hale geldiği görülmektedir. İstanbul, Ankara, İzmir, Urfa ve Antep’te gerçekleştirilen nefret yürüyüşlerinin LGBT+lara yönelik olumsuz etkileri pek çok rapora yansımasına rağmen bugün Diyarbakır’da da nefret yürüyüşü gerçekleştirilmek istenmektedir.
Bizler bu metinde imzası olan kurumlar;
Devletin, Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi gereği cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığı önleme, nefret politikalarıyla mücadele etme yükümlülüğünü bir kez daha vurguluyor, nefret yürüyüşlerinin ise Anayasa’nın 34. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. Maddesinde yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kapsamında olmadığını hatırlatıyoruz.
Nefrete karşı LGBTI+ların yanında olduğumuzu ve nefret suçlarını kınadığımızı kamuoyuna duyuruyoruz.”