Diyarbakır Cezaevi’nde 24 Eylül 1996 tarihinde çıkan ve 10 mahkumun öldüğü olaylarla ilgili 92 kamu çalışanı aleyhine açılan dava, zaman aşımı nedeniyle düştü. Mağdur avukatları kararı temyize götürmeyi planlıyor.
Diyarbakır Cezaevi’nde 1996 yılında çıkan olaylarda, 10 kişinin öldürülmesi ve 24 kişinin yaralanmasına ilişkin dava Yargıtay’da bozulmasının ardından önceki gün 23’ncü kez görüldü. Diyarbakır 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya sadece sanık ve mağdur avukatları katıldı. Duruşmada ilk sözü alan savcı bazı sanıklar hakkında beraat kararı verilmesini, bazılarının davasının da zaman aşımı nedeniyle düşürülmesini talep etti. Mağdur avukatları ise sanıkların işlediği suçların sabit olduğunu belirterek cezalandırılmalarını istedi. Daha sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti tüm sanıklar hakkındaki davanın zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine karar verdi.
YÜKSEK MAHKEME KARARI İKİNCİ KEZ BOZDU
Aralarında asker, polis, infaz koruma memuru, cezaevi doktoru ve cezaevi müdürünün de bulunduğu toplam 72 sanık hakkında 1996 yılında açılan dava 27 Şubat 2006’da sonuçlanmış ve 62 sanığa beşer yıl hapis cezası verilmişti. Mahkeme üç sanığın beraatine karar verirken, yedi sanık açısından da dosyanın zaman aşımına uğradığını belirtmişti. Karara itiraz eden avukatlar Yargıtay’a başvurmuştu. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi, olaylarla ilgili 62 kamu görevlisine verilen beşer yıllık hapis cezasını eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle bozarak, dosyayı yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye göndermişti. Olaylarda ağır yaralanan ve daha sonra hayatını kaybeden Kadir Demir’in tedavi altına alınmadan Gaziantep Cezaevi’ne sevk edilmesi nedeniyle haklarında dava açılan 20 kamu görevlisinin dosyasının da bu davayla birleştirilmesi sonucu sanık sayısı 92’ye yükselmişti. Dava 2014 yılında bir kez daha karara bağlandı. Yedi sanığa yönelik suçlamanın zaman aşımı süresinde kalmasından dolayı haklarındaki davanın düşürülmesine karar veren Mahkeme 10 kişinin ölümü eylemiyle suçlanan 23 sanığın ise ‘yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması’ nedeniyle beraatlerine karar verdi. Mahkeme sanıklardan 62’sine ‘faili belli olmayacak şekilde, aynı sebep ve kasıt altında ve de öldürmek kastı olmaksızın müesser fiil sonucu ve zaruretin tayin ettiği hududa tecavüz etmek suretiyle öldürmek’ suçundan 18’er yıl hapis cezası verdi. Ancak sanıkların eylemlerini gerçekleştirirken zaruretin gerektirdiği sınırları aştıklarının kabulünü ve iyi hali göz önüne alarak, cezayı 5 yıla indirdi. Ancak yüksek mahkeme kararı ikinci kez bozdu.
AİHM TÜRKİYE’Yİ SUÇLU BULARAK CEZALANDIRDI
Yargılamalar sürerken, avukatlar davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdı. AİHM davada Türkiye’yi suçlu bularak cezalandırdı. Dava avukatlarından Barış Yavuz, kararı bir kez daha Yargıtay’a taşıyacaklarını söyledi. Yavuz, “Mahkemenin bu dosyada canavarca hisle adam öldürmekten hüküm kurması lazımdı. Değerlendirme bu olsaydı zaman aşımı olmazdı. Yargıtay’da iki defa bozuldu. Önceki kararda her sanık hakkında ceza verilmişti. Yargıtay, 2016’da verilen bu kararı, ‘her bir sanığa ayrı ayrı avukat atanması gerekiyor’ diye bozdu. Bu zaman aşımına açık kapılar bırakan bir karardı. Yargıtay her seferinde açık kapı bırakacak şekilde bozdu. Bu mahkemede, kendilerine miras kalan bu hususu yerine getirmek zorunda kaldı. Biz kararı tekrar Yargıtay’a taşıyacağız. Canavarca hisle öldürmekten, her biri hakkında ağırlaştırılmış müebbet talebiyle temyiz edeceğiz” dedi.
Mahmut BOZARSLAN’ın Haberi