DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanlığı, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası nedeniyle basın açıklaması yaptı.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun da katıldığı açıklama Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde yapıldı. 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası nedeniyle yapılan açıklamayı DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen okudu. Ülsen, “Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi, kurduğu Cumhur İttifakı Koalisyonu ile Türkiye’nin insan hakları alanındaki kazanımlarının neredeyse tamamını geriye götürmüş, yaşanan hak ihlallerini toplumun kılcallarına kadar ulaştırmıştır. İfade Özgürlüğü vardır ama İktidar Koalisyonunu Rahatsız Etmemek Şartıyla vardır.” Diye konuştu.
“SORUMLU OLABİLECEK KURUM, SİYASET KURUMUDUR”
DEVA Partisi İl Başkanı Ülsen’in açıklamaları şöyle, “İnsan hakları meselesi bütün hayatımızı kuşatacak genişlikte olduğundan aklımıza gelebilecek birçok meseleyi içermektedir. Bizim yaklaşımımıza göre siyaset kurumu da insan hakları alanının içindedir. İnsan haklarını güvence altına alabilecek, hakkın ifasını sağlayacak mekanizmaları işletmekle sorumlu olabilecek kurum, siyaset kurumudur.
“İHLALLERİ TEK TEK SIRALAMANIN MÜMKÜN OLMADIĞINI BİLİYORUZ”
Hak ihlallerinin adeta günlük yaşamın bir parçası haline geldiği ülkemizde bütün ihlalleri tek tek sıralamanın mümkün olmadığını biliyoruz. Bildiğimizin şaştıklarımızı karşılamadığı böylesi zor zamanlardan geçerken ifade hürriyeti üzerindeki yasak ve baskılardan hukukun yok sayılmasına; kadınlardan gençlere, işçilerden iş aramaya mahkum mahcubiyete, ölümün kutsiyetle anıldığı ancak yaşam hakkının bile isteye görmezden gelmesine kadar yaşamın her alanına sirayet eden insan hakları sadece bir haklar bütünü olarak görülmemeli, onur ve haysiyetli bir yaşamın olmazsa olmazı olarak görülmesi gerektiğine inanıyoruz. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesin’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı ulusal ve uluslararası bir düzenin henüz kurulmadığı açıktır. İşte bu nedenle, insanların ırkından, renginden, cinsinden, dilinden, inancından, etnik kimliğinden, siyasi-vicdani-felsefi kanaatlerinden bağımsız olarak, insan olmaktan gelen hakları ve ayrıcalıkları olduğu fikri, ülkemiz çapında hiçbir zaman yeterli koruma bulamadığı gibi gün geçtikçe daha da çok saldırıya uğrar hale gelmiştir.
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VARDIR AMA İKTİDARI RAHATSIZ ETMEMEK ŞARTIYLA”
Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi, kurduğu Cumhur İttifakı Koalisyonu ile Türkiye’nin insan hakları alanındaki kazanımlarının neredeyse tamamını geriye götürmüş, yaşanan hak ihlallerini toplumun kılcallarına kadar ulaştırmıştır. İfade Özgürlüğü vardır ama İktidar Koalisyonunu Rahatsız Etmemek Şartıyla vardır; AK Parti, nicelik olarak küçük ama etki olarak büyük ortaklarıyla birlikte Türkiye’nin demokrasi birikimine adeta savaş açmış, hak ve hukuku ayaklar altına almıştır. İnsan haklarının en temel kavramı olan ifade özgürlüğü, ancak iktidarın sınırladığı alanda var onların rahatsız olduğu yerde yasak vaziyettedir. Ekonomik refah bir insan hakları meselesidir ve hükümetin beceriksiz ve kötü niyetli uygulamaları sebebiyle halkımız her gün yoksullaşmaktadır. Yoksulluk ve yoksunluk bu halka reva görülen bir kader olarak her gün pazarlanmaya çalışılmaktadır. Kuru ekmeğe yazgılanan ve halkın yoksulluğunu bile-isteye çağıran politakasızlıklar cilalı sözler ile kabul edilmesi istenmektedir. Esnafın sattığı malın yerine aynı fiyattan mal koyamadığı, her gün yüzlerce işletmenin bu ve benzeri sebeplerle kapandığı, vatandaşın bir aldığını bir daha aynı fiyata alamadığı bu beceriksizlik, yeni ekonomi politik model olarak herkesçe, itirazsız bir şekilde kabul edilmesi beklenmektedir. Tam da bundan dolayı yoksullaştırma ve korku siyaseti Cumhur Koalisyonunun en temel yönetme biçimine dönüşmüş durumdadır”