Alan ve imkan olarak bölgenin en büyük üniversitesi konumundaki Dicle Üniversitesi’nde yönetimden kaynaklanan yanlış uygulamalar, beyin göçüne zemin hazırlıyor.
Eğitim Bir Sen’in araştırmasına göre, Dicle Üniversitesi’nde 5 yılını doldurmuş ve profesörlük bekleyen, doçent unvanını aldığı halde kadro alamayan ve doktorasını bitirdiği halde kadro bekleyen 300’den fazla akademisyen bulunuyor.
Dicle Üniversitesi 1974 yılında kurulmuş köklü bir üniversite olmasına rağmen aynı tarihlerde kurulan üniversitelerin hem öğrenci sayısı, hem de akademik çıktılar açısından çok gerisinde yer alıyor. Üniversitede yıllardır süre gelen uygulamaların köklü değişikliklere uğraması, mevcut yönetime yakınlık gösterenlere ayrımcılık yapılması, üniversitede yıllardır emek veren, akademisyenliği hakkıyla eda edenlere hakkının verilmemesi gibi uygulamalar eleştiri konusu oluyor.
BEYİN GÖÇÜ HIZLA ARTIYOR
Yönetimden kaynaklanan yanlış uygulamalar, öğretim elemanlarının özlük haklarına sahip çıkmamaları, üniversitedeki akademisyenleri ve akademisyen adaylarını beyin göçüne zorluyor. Özlük haklarını alamadıklarından dolayı veya üniversite yönetimi tarafından akademik niteliklerinin dikkate alınmadığını düşünen nitelikli akademisyenler çareyi başka üniversitelere geçmekte buluyor.
İHRAÇLARDAN DOLAYI BOŞLUK OLUŞTU
Dicle Üniversitesi 2016 yılından bu yana sadece birkaç defa, sınırlı sayıda akademik kadro ilanı verdi. Bundan dolayı kadro bekleyen akademisyen sayısı her geçen gün artıyor. Üniversiteden ihraç olanlar ve başka üniversitelere geçen akademisyenlerden dolayı ciddi eksiklikler ve boşluklar oluştuğu belirtiliyor. Hatta bazı bölüm ve anabilim dalları kapanma noktasına geldiği ifade ediliyor.
EĞİTİM BİR-SEN’DEN ÇARPICI ARAŞTIRMA
Diş Hekimliği Fakültesindeki bir Anabilim Dalında sadece 2 Öğretim Üyesi yer alırken, aynı anabilim dalında 10’dan fazla DUS öğrencisi bulunuyor. Bu anabilim dalında özlük haklarını alamayan öğretim üyelerinden birinin üniversiteden ayrılmak istemesinden dolayı ve YÖK’ün koyduğu kurallardan dolayı doktora programı kapanma ile karşı karşıya kaldığı dile getiriliyor.
Eğitim Bir Sen Diyarbakır Şubesi’nin araştırmasına göre Dicle Üniversitesi’nde 5 yılını doldurmuş ve profesörlük bekleyen, doçent unvanını aldığı halde kadro alamayan ve doktorasını bitirdiği halde kadro bekleyen 300’den fazla akademisyen var.
300’DEN FAZLA AKADEMİSYEN KADRO BEKLİYOR
Yükseköğretim Kurumu (YÖK) yaklaşık 3 ay önce üniversitelere norm kadro uygulamasına gideceğini, 2 aylık süre içerisinde üniversitelerin talep ettikleri kadroları yayınlamaları gerektiğini bildirmiş ve bu yazılı metin medyada haber olmuştu. Fakat Dicle Üniversitesi 2 aylık süre bittikten ve norm kadro uygulaması devreye girdikten sonra 7 Kasım 2018 tarihinde 186 kişilik akademisyen ilanına çıkarken, YÖK aynı gün bir yazı ile bu ilanların önemli bir kısmını iptal etti.300’den fazla kadro bekleyen akademisyenin olduğu, yüzlerce ihraçtan dolayı ayrıca ilave öğretim üyesi ihtiyacı olan üniversitede 186 kişilik ilanın 157’sinin iptali üniversite yönetimine yönelik tepkilere neden oldu.
AKADEMİSYENLERİN TALEPLERİ KARŞILANMIYOR
Bir diğer eleştiri konusu ise akademisyenlerin taleplerinin karşılanmamasıyla ilgili. Birçok Anabilim dalında kadro bekleyen eleman sayısından daha az akademisyen ilanı çıkarken, bu durum Ana Bilim dalında görev yapan akademisyenler arasında huzursuzluk oluşmasına sebep oluyor. Örneğin Eğitim Fakültesinde bir anabilim dalında doktorasını tamamlayan 3 akademisyen var iken 2 Dr. Öğretim üyesi ilanı çıktı. Ayrıca dışarıdan yapılan başvurular olması halinde birden fazla mağdur akademisyen söz konusu olacağı belirtiliyor.
Üniversitede bir önceki yönetim zamanında kadro alamayıp, halen hak ettikleri unvanları alamayan çok sayıda akademisyen bulunduğu de vurgulanıyor.
4 YILDIR DOÇENT OLAMIYOR
Fen Fakültesinde doçent unvanını aldığı halde, 4 yıldır doçentlik kadrosunu alamayan uzman bulunduğu belirtiliyor. YÖK tarafından doçent unvanını alanların doçentliğin tüm yetkilerine sahip olduğunu üniversitelere resmi bir yazı ile belirtmesine rağmen, bu doçent halen uzman olarak çalıştırılmakta ve unvanı verilmediği kaydediliyor. Ayrıca Fen Fakültesinde doktorasını bitirdiği halde 7 yıldır Dr. Araştırma görevlisi olan öğretim elemanı bulunuyor. Neredeyse her fakültede bu durumda birçok akademisyen bulunduğu konuşuluyor. Bu akademisyenlerin yeterli çalışmaları olmasına rağmen atamaları yapılmıyor fakat daha yeni doktorasını bitirmiş birçok araştırma görevlisine hiç bekletilmeden kadro verildiği yönünde eleştiriler var.
KADRO 29’A DÜŞTÜ
186 kişilik ilanın geç çıkmasından dolayı 157 kadro iptal oldu. Kadro 29’a düştü. Bu ilanın geç çıkmasının sebebinin birkaç akademisyenin özel durumları olduğu ifade ediliyor. Araştırma görevlisi kadrosunda olup, doktorasını bitirmemiş kişilere ilan çıkılmak istenmiş, bu araştırma görevlilerin doktor unvanını kazanmaları beklendiği belirtiliyor. Ayrıca Dicle Üniversitesi akademik yükselme kriterlerini taşımayan ama yönetime çok yakın olan bazı akademisyenlerin bu eserlerini yayınlamalarını beklendiği dile getiriliyor.
ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNDEN YAKINLARINA KIYAK
Yüzlerce akademisyen hak ettikleri unvanlarını almak için beklerken, üniversite yönetimine yakın bazı kişilere kadro verildiği iddia ediliyor. Üniversitenin mevcut elamanları için ilanlarda her hangi bir ön şart bulunmaz iken, bahsi geçen kişiler için özel şartlar yazıldığı iddiaları var.
EMEKLİ OLANLARI YENİDEN ATAMAK İÇİN UĞRAŞIYORLAR
Unvanları almak için bekleyen onlarca akademisyen var iken, emekli olanları yeniden atamak için uğraşılmakta ve bunların akrabalarına kadro verildiği iddiaları da ayyuka çıkmış durumda. Bu durumlar tüm akademisyenler tarafından bilinmesine rağmen özlük haklarını hatta mesleklerini kaybetmemek, bir iftiraya kurban gitmemek için ses çıkarılmadığı kaydediliyor.
BEYİN GÖÇÜNE DAVETİYE ÇIKARILIYOR
Bu gibi nedenlerden dolayı nitelikli ve çalışkan akademisyenlerin başka üniversitelere gidebilmek için her yolu deneyerek üniversiteden ayrıldığı ifade ediliyor. Akademik çevreler,” Bu durumda ülkemizin en büyük yaralarından biri beyin göçünün lokalize edilmiş hali Dicle Üniversitesinde yaşanmaktadır. Nitelikli akademisyenleri tutmak için çaba göstermeyen mevcut yönetim boşalan kadrolara akrabalarını doldurmakta ve bu durumdan rahatsızlık duymamaktadır. Bu yaşananlar üniversitede huzursuzluğu her geçen gün arttırmakta ve İbn-i Sinanın “Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder….” sözünü maalesef doğrulamaktadır” şeklinde eleştirilerde bulunuyor.
(Kaynak: Tigris Haber Gazetesi)