Dünya, hiç görülmemiş
bir şekilde Covid-19 salgını ile mücadele etmektedir. Bugün iki yüze yakın
ülkede yaklaşık 2 milyon insana tanı konmuş. Yüz bini aşkın ölüm ve
trilyonlarca doları bulan ağır ekonomik kayıp söz konusudur.
Covid-19’dan sağlığımızı olduğu kadar ekonomimizi de korumak
zorundayız. Salgınla mücadele ederken ekonomimize olan zararı minimize edecek
yol ve yöntemleri de geliştirmek zorundayız. Sonuçta toplumsal refahın artışı
için sağlık ve ekonominin birbirinden ayrılmaz bir bütünün parçaları olduğunu
da unutmamak gerekiyor.
Dünya geneli ve ülkemizde olduğu gibi Diyarbakır’da da
salgın nedeniyle üretim faaliyetlerinde çok önemli oranda yavaşlamaya gidilmiş,
başta tekstil ve turizm olmak üzere birçok sektör ağır hasar almış durumdadır.
Kısacası küresel pazarda olduğu gibi Türkiye ekonomisi de salgından olumsuz
etkilenmeye devam etmektedir.
Bir yandan ölümlere yol açan bir salgınla mücadele edilirken
öte yandan milyarlarca insanın sosyo-ekonomik refahını olumsuz etkileyecek
derinlikte bir ekonomik krizle karşı karşıyayız.
Mevcut ekonomik göstergeler salgın nedeniyle büyüme oranında
düşüş, işsizlik ve enflasyon oranında artış, ödemeler ve bütçe dengesinde
bozulma, iç ve dış finansmanda zorlukların yaşanmasının kaçınılmaz olacağını
göstermektedir.
Kuşkusuz ki Covid-19, bütün ekonomi sektörlerini aynı
şekilde etkilemeyecektir. Bazı sektörlerde ciddi boyutlarda kayıplar
yaşanırken, bazı sektörlerde artışlar olabilecektir. Bu süreçte eğlence ve
otelcilik gibi turizme dayalı birçok sektör ciddi hasar görürken, temizlik
maddeleri, maske yapımı, online alışveriş, uzaktan eğitim sistemleri gibi
sektörlerde artış gözlenecektir.
Bu değişmelerin ithalat ve ihracata da benzer şekilde
olacağı, iç ve dış pazardaki arz ve talep dengesinde ciddi boyutlarda
değişimlerin olacağı bekleniyor. Bu da dış ticaretin yeniden şekillenmesine,
üretimin buna göre çeşitlenmesine ve e-ticaret gibi yeni pazarlama
yöntemlerinin geliştirilmesini zorunlu kılacak. Bunu başarabilen ülke ve
sektörlerin kısa vadede toparlanmalarının mümkün olabileceği düşünülmektedir. Türkiye
bu anlamda çok ciddi iç ve dış ticaret dengesizliği ile karşı karşıya
kalabilecek. Irak ve diğer komşu ülkelerle ticaretin aksaması Diyarbakır için
de oldukça önemli ekonomik kayıplara neden olabilecektir.
Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde ve Diyarbakır’da kısa
ve uzun vadede salgından en çok etkilenen sektörler; turizm, eğlence ve kültür
sektörü, restoran ve kafeler, ulaştırma, tarım ve imalat sanayidir.
Özellikle seyahat acenteleri, ulaştırma ve otelcilik gibi iç
ve dış turizmle alakalı birçok sektörün kısa vadede geri döndürülemeyecek
oranda hasar görmeleri beklenmektedir. Nihayetinde alınan tedbirler
çerçevesinde ilk olarak turizm, restoran, kafeler ve ulaştırma sektörü darbe
almıştır. Özellikle hizmet sektörleri, lojistik, lokanta ve kafeler, eğlence ve
perakende sektörleri durma noktasına gelmiştir.
Daha çok iç pazara yönelik tarım, eğitim, hizmet,
perakendecilik vb. gibi diğer sektörler uzun vadede de olsa uğradıkları zararı
telafi edebilecekken, turizm için bu çok daha uzun ve zorlu bir süreci
gerektirecektir.
Korunma tedbirleri kapsamında karantinaya alınan bölgeler, seyahat kısıtlamaları ve evden çalışma zorunluluğu gibi uygulamaların sonucu olarak; dünyada olduğu gibi, ekonomisinde turizm gelirlerinin payı yüksek olan Türkiye için de ulaşım, turizm gibi sektörlerin gelirlerinde büyük düşüşler görülmektedir.
Covid-19 nedeniyle ekonominin ne kadar yavaşladığını ve
kaybın ne oranda olduğunu kestirmek şimdilik çok mümkün görülmese de
istihdamdaki değişimler ekonomik yavaşlamanın boyutunu göstermek için önemli
ipuçlarını vermektedir.
KRİZ VARSA FIRSAT DA
VARDIR
Tüm bu olumsuzluklara rağmen ara mal tedarikinin tek lideri
durumundaki Çin’in içerisinde bulunduğu durum itibariyle krize girmiş olması,
emek yoğunluklu tekstil sektörü gibi alanlarda ön plana çıkmak isteyen Türkiye
ve dolayısıyla Diyarbakır için önemli bir avantaj da doğurabilecektir.
Yaşanan süreçte tedarik ağının çeşitliliğinin ne derece
önemli olduğunun ortaya çıkması Türkiye gibi birçok üründe üretim çeşitliliğini
ve dönüşümünü sağlamayı başarabilen ülkeleri ön plana çıkaracaktır. Diyarbakır
bu anlamda nitelikli ve genç iş gücü ile başta tekstil olmak üzere, gıda,
sağlık ve kimya endüstrisinde öne çıkabilecek durumdadır.
Virüs ile mücadele sürecinde Türkiye’nin oldukça önemli bir
başarı sağladığı görülmüştür. Bu başarının sağlık turizmi açısından oldukça
önemli bir avantaj sağlayabilir. Dolayısıyla kültürel turizmin alternatifi
olarak sağlık turizmini geliştirecek altyapılarımızı güçlendirerek turizm
sektörünün önünü açmak mümkün olabilir.
TEDBİRLER GERÇEKÇİ
OLMALI
Covid-19 ile kontrollü mücadelede tıbbi ve halk sağlığı
tedbirleri kadar ekonomik tedbirlerin de alınması gereklidir. Yaşanan ve
yaşanacak olası ekonomik kaybı minimize etmek için genel salgın kontrol
tedbirlerinin yanı sıra riske dayalı kontrollü ekonomik tedbirleri de almamızı
gerektiriyor. Bunun için de kısa zamanda ciddi miktarlarda kaynak kullanımına
ihtiyaç duyulacak. Özellikle reel sektörün içinde bulunduğu finansal dar boğazı
aşmanın önünü açacak ekonomik paketlerin devreye sokulması yararlı olacaktır.
Bu anlamda kamu ve özel bankaların kredi kullandırmada daha esnek ve daha uygun
faizli/vadeli kredileri kullandırmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.
Başta turizm olmak üzere, gıda, tekstil, sağlık, kimya ve
eğitim gibi sektörleri ayakta ve canlı tutacak SGK, vergi, kredi kolaylıkları
ve borç ertelemeleri gibi ekonomik tedbirler artırılmalıdır. Mevcut borç
ötelemenin yanında yeni paketlerle istihdamın önünü açacak SGK ve diğer
işçi/işveren primlerin devlet tarafından karşılanması çok daha etkili olabilecektir.
Ekonomik sektörlerdeki yavaşlama ve hasar tespit
çalışmalarının somutlaştırılması, hangi sektörlerin hangi tedbirlerle ekonomik
faaliyete açılabileceği konusunda yapılacak değerlendirmelerin daha gerçekçi
temellere oturtulabilmesi için Ticaret ve Sanayi Odaları, Borsalar, Ziraat
Odaları ve diğer reel sektör temsilcileri ile yapılacak işbirlikleri önemli ve
zaruridir. Bu yöntem ekonomik destek politikalarının daha etkili ve daha
verimli olmasının da önünü açacaktır.
Mehmet KAYA
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Kaynak: ekoAbori