Fonda caz müzik, aileler salondaki koltuklarda yerini almış ve gösteriyi bekliyorlar. Birazdan sahneye çıkan 2 çocuk Kürtçe ve Türkçe olarak bir sunum yapıyor. 4 gün süren solo caz dersi aldıklarını ve bunun için hocalarına teşekkür ederek, gösteri yapacaklarını söylüyorlar.
Hepsinin gözleri heyecandan ışıl ışıl. Yaş aralığı değişken. 9-16 yaş arasındaki 15 çocuk sahneye geliyor ve Hit the road jack şarkısı eşliğinde dans ediyorlar. Birbirlerini takip etmekte ve bedenlerini kontrol etmekte zorlanıyor olsalar da mutlulukları her yana sirayet ediyor. Gösteriden sonra Swing Amed’de bir buçuk yıldan beri dans derslerini sürdüren yetişkin grup sahneye çıkarak, küçük bir performans sergiliyor. Ardından bu kez Şemame şarkısıyla çocuklar, gençler ve aileler hep birlikte halaya duruyor. Halk oyunları, Swing dansları, caz müzik, ribap, davul ve erbane sesleri birbirine karışıyor..
Şubat ayında Diyarbakır’da açılan Mezopotamya Caz Müzik ve Dans Kültürü Derneği, Zan Vakfı ortaklığıyla Avrupa Birliği ve Uluslararası Çocuk Merkezi’nin desteklediği Mikro Fon Küçük Hibe Programı’na başvuru yaptı. Kentteki genç potansiyeli açığa çıkartmak ve çocuklara ulaşmak amacıyla hazırlanan “Genç Koreograflar” projesini Serdil Demir yazarken, koordinatörlüğünü Hazni Demir yürüttü. Solo caz derslerini de projeyi destekleyen Swing Amed hocalarından Nazlı Ilgın Barutçu ve Özge Dağ’ın verdiği atölye 4 gün sürdü. Çocuklar projenin çıktılarını Mordem Kültür Sanat Merkezi’nde ailelerine gösteri yaparak paylaştı.
Gösteri sonrası Hazni Demir ve Nazlı Ilgın Barutçu’yla görüştük. İkisini de Swing Amed’den tanıyoruz. Bir buçuk yıldır kentte dans ettiklerini ve bu kültürün 18 yaş üstü gençler arasında yayıldığını söyleyen Demir, amaçlarının lindy hop, solo caz gibi swing danslarını ve bu kültürü çocuklarla tanıştırmak olduğunu söyledi. Demir,”Dernek aracığıyla benzeri projelerle hem çocuk katılımını sağlayabilecek, hem de çocukların hayatına dokunabilecek bir yerden yaklaşmaya çalışıyoruz” dedi. Ulaştıkları çocukların Zan Vakfı’ndaki derslere ve faaliyetlere katılan çocuklardan oluştuğunu söyleyen Demir, “Çocuklar önce temkinli yaklaştı. Hatta birkaç video izlettirdik. ‘Hocam biz bunları yapamayız’ dediler. Ama ilk dersten sonra en çok sevenler de bu ifadeyi kullananlar oldu”
Genç Koreograflar projesinde Özge Dağ ile birlikte çocuklara ders veren Nazlı Ilgın Barutçu, “Günde ikişer saatten 4 gün sürdü. Serbest çalışmalarla bu müziğin ve kültürünün nasıl olduğuna yönelik teorik dersler ve koreografiye yönelik çalıştık. İlk gün genel bilgiler verdik. Son gün de yine proje kapsamında çocuk hakları eğitimi oldu.”
Projeye katılan çocukların bu dansa yabancı olduğunu anımsatan Barutçu, “Hepsi bu dans ve müzikle ilk defa tanıştılar. Genelinde halk oyunlarına aşinalıkları var ama bir kısmında o da yoktu. Halk oyunları dersi almamışlar, gerçi düğünlerde oynamışlardır ama birkaçı hiç bilmiyordu. Genetik olarak yatkınlık var. Başladıktan sonra çok sevdiler. Hatta derslere mola verdiğimizde, bir anda sınıfa çıkarak ‘Hocam ne zaman başlıyoruz” diyerek aranın bitmesini heyecanla bekliyorlardı. Devam etmek için istekliler. Çocuklara ve ailelerine tek tek sorarak Ekim ayından itibaren haftada bir gün dernek bünyesinde ders almalarını sağlayacağız”
YENİ BİR ŞEY KATIYOR
“Farklı bir kültür bunu biliyoruz” diyen Barutçu, “ Ama buna şöyle bakmamak lazım. Orada bir çekingenlik var belki onu kırmak gerektiğini düşünüyorum. Var olan bir kültürü azaltmak veya yok etmek asla değil ama buna başka bir şey eklemek, insanın kendine başka bir şey katması, yeni bir şey öğrenmesi gibi bakmak lazım. Biraz onu oynuyoruz ama sonra tekrar halaya dönüyoruz. Bu çok mühim bir şey. Amacımız biraz o açından bakılmasının artması”
ŞARKILARIN HİKAYESİNE ULAŞMIŞLAR
Hazni Demir ise “İkinci gün müziğe iyice alıştıktan sonra kapıdan çıkarken kağıt bulamayıp hocalarına ellerini uzatıp şarkının ismini yazdırdıklarını gördüm. Evde dinleyip ertesi gün şarkının Türkçe sözlerine bakıp hikayesini öğrenmişler, gelip bizimle paylaştılar. Böylece müziğe eşlik etmeye başladılar. “
“Bireysel olarak şöyle bir fikrim var” diyen Demir, “ Farklı bir dans, farklı bir kültür, farklı bir coğrafyadan geliyor. Ama o dansı ettikçe ‘evet ben dans ediyorum’ duygusunu ve özgüveni arttırıyor. Halayın salsadan, tangodan, swing danslarından bir farkı yok. Ama bunu sadece üç adım ileri, üç adım geri olarak değil daha fazla ilerletmeliyim. Ben halay çekerken ortaya çıkmaya çok korkardım. Şimdi daha atiğim o konuda, çünkü solo caz benim için halayda ortaya çıkmayı da, kendi figürlerimi yaratmayı, kendimi cesurca sergilemeyi de besliyor. Başka figürler var orada onu halaya uyarlayabilme gibi güzel yönleri de var. Bende öyle bir farkındalık yarattı swing dansları.”
İKİ DİLLİ EĞİTİM
Proje kapsamında çocuklarla iki dilde iletişim kurduklarını söyleyen Barutçu, “İletişim dili olarak Kürtçe olmasını çok isterdim, öğreniyorum. Ama iki dilli olarak devam etti. Ders esnasında Türkçe konuşuldu ancak aralarda Kürtçe iletişim kuruldu” derken Hazni Demir, “organizasyonlarda, aralarda, sunumlarda ve bildirilerimizde Kürtçeyi kesinlikle kullanıyoruz. Performans sırasında sunum yapılacağını söylediğimizde çocuklardan biri “Hocam Ben de Kürtçe yapayım” dedi. Çünkü aramızdaki iletişimi Kürtçe sürdürdüğümüz için o farkındalık da kaybolmuyor bir yerde. Ben dilimi burada da konuşabilirim diye görüyorlar.”
Barutçu, da öte yandan yerel eğitmenlerin yetişmesiyle iki dilli eğitime doğru gideceklerinin altını çizdi.
SWİNG AMED BÜYÜYOR Swing İstanbul’dan gelerek, projenin destekçisi olan Swing Amed’de bir buçuk yıldır ders veren Nazlı Ilgın Barutçu artık Diyarbakır’a yerleşerek, yerel hoca olacağının müjdesini veriyor. Geçen yıldan bu yana yaklaşık 100 kişiye dokunduklarını ve Swing Amed’in giderek büyüdüğünü söylüyor. 60 kişinin devamlı olarak dersleri sürdürdüğünü belirten Barutçu,” Derslere devam etmeyenler de iletişimlerini koparmayarak, arkadaş olarak da ilişkilerini sürdürüyor. Derse gelmeseler de partilere ve faaliyetlere katılıyorlar” diyor. Barutçu, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Şu an yaz olduğu için biraz durakladı. Eğitimlere de bir ay ara vereceğiz. Sosyal medyadan takip ederek, arayıp, yeni sınıfın ne zaman açılacağını soranlar var. Bilinirlik çok arttı. Aktif olarak dans etme biraz kontrollü büyüyor. Herkes bir anda geliyor gibi değil. Arkadaşını getirenler var. Yeni açtığımız sınıflar 14-16 kişiler olarak devam ediyor. Swing İstanbul’un da organik olarak desteği devam ediyor. Eğitmenler sürekli olarak geliyor o kardeşlik devam ediyor”