Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin merkezinde yer alan Diyarbakır’ın son yıllarda sağlanan huzur iklimine rağmen turizmde hak ettiği noktada olmadığını söylersem, galiba bunu söyleyen tek kişi olmayacağıma inanıyorum…
Maalesef hak ettiği konumda değil.
Etkili ve yetkili kurumlar her yıl Diyarbakır’ın turizmdeki hedeflerini dile getirmelerine rağmen ‘söz uçar yazı kalır’ misali istenilen hedefe maalesef ulaşılmıyor…
İşin garibi de bu bence…
Rakamlar havalarda uçuşuyor, ama gelen misafir sayısında yükseliş olmuyor.
Kentin turizme yönelik tüm dinamikleri ellerinden geleni yapıyor mu?
Yapıyor gibi görünüyor!
Peki, yapmalarına rağmen neden bu hedeflenen sayıya gelinemiyor.
12 bin Yıllık tarihimizle, Tarihi surlarımız, İnsanlığın ilk yerleşim alanı Hilar Mağaraları, Hasuni Mağaraları, Çay önü, Doğu Roma İmparatorluğunun ileri Garnizonu Zerzevan Kalesi, 2 Peygamberin mefdun bulunduğu Eğil İlçesi, Tarihi İçkale, Hasan Paşa Hanı, Tarihi Kervansaray Oteli, Tarihi Ulucami gibi sayısız tarihi mekanlarımıza rağmen, 4 bin yıllık tarihi olan ve Deyrul Zefaran Manastırı, Mor Gabriail Kilisesi, Kasımiye ve Zinciriye Medreseleri ile Midyat İlçesi’ndeki Asmalı konak!’ı olan Mardin kadar turist çekemiyoruz.
Yıllardır terör olayları nedeniyle diğer Bölge illerinden bizi ayıran turizm acantalarının görmezden geldiğini söylesem doğru olur mu? Ama artık terör bahaneleri de yok.
5 yıldır Diyarbakır’da sağlanan huzur ve güven ortamı yani huzur iklimi sağlandı.
Bu bahaneler kalmadı artık.
Bu saatten sonra acentelerin rotalarına Diyarbakır’ı eklemelerinin zamanının geldiğini belirtmek isterim.
TÜRSAB’ta bizi (Diyarbakır)’ı en yükseklerde temsil eden Mehmet Akyıl’ın çabasını da görmemezlikten gelmek etik olmaz.
Onun da çabasını takdir ediyorum.
Sonuçta ben neticeye bakarım!
Kültür ve Turizm İl Müdürü Sayın Cemil Alp’ın geçtiğimiz yıl yani 2022 yılında 1 milyon 250 bin’e yakın yerli ve yabancı turisti ağırladığımızı öğreniyorum.
Peki, sizce de 12 bin yıllık tarihiyle ve 33 değişik medeniyete beşiklik etmesiyle övündüğümüz Diyarbakır’ımıza bu sayı yeterli mi?
‘Hayır’ dediğinizi duyar gibi oldum!
Tabi ki de yetmez!
Bence bu sayıyı 5 milyon olmalı hem de konaklamalı!
Havamız var, Mekanlarımız var, huzurumuz var, güvenliğimiz var yani kısaca var da var!
Bizim Türkiye’deki turizm kentlerinden bırakın eksiği fazlalığımız var.
Sadece Turistlerimiz eksik!
Geçtiğimiz hafta sonu her yıl sözde Turizm rekoru kıran 4 bin yıllık geçmişe ile övünen Mardin’e gittim. Mardin’in o kadar da anlatıldığı gibi bir yer olmadığını, esnaflarının bizim esnaflar kadar misafirperver olmadığını gözlerimle şahit oldum.
Beş parmağın beşi birdir diyememem ama gözlemlerim bana bunu yazdırdı.
Hele şu At ile fotoğraf çektirmeler yok mu?
Yetişkin 50, çocuk 30 TL gibi bir fiyatlandırma da yapmışlar!
E sonuçta turizm memleketi(!) esnafları her anlamda para kazanmanın derdinde…
Birde şu da var ki bu da en ilginç bir durum;
Sokaklar ve caddeler baştan sona sabun kokuyor!
Adım başı ‘sabun’ dükkanı var!
Yine kentin en büyük eksikliği ise Turizm kenti olmasına rağmen bir türlü gelişimini sağlayamaması!
Ayrıca Büyükşehir olan bir İl. Ama inanın 15 yıl önce gördüğüm hali ile aynı.
Merkez Artuklu ilçesinde yeni binalar yükselmiş, Köprülü kavşak yapılmasına rağmen…
Bu kent nasıl turizm kenti olmuş inanın halen inanamıyorum!
Anlayacağınız Mardin’i turizm kenti yapan da ALGI!
Diyarbakır’ın turizmden nasibini alamaması da ALGI…
4 bin yıllık geçmişi olan bir kent ile 12 bin yıllık geçmişi olan bir kentin arasında uçurum açan da ALGI…
Yani Diyarbakır. Ülke genelindeki ALGI’dan nasibini almış, gidiyor…
Önce bu ALGI’nın kırılması gerekiyor, ardından da topyekün bir turizm seferberliği başlatılmalı…
Bu işte bir gariplik var!
Sait BAYRAM’ın Yazısıdır…