Kayyum atamalarına ilişkin yazılı bir açıklamada bulunan Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan, “Bu atamalar, milletin iradesini, seçme ve seçilme hakkını yok saymaktır” dedi.
Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan, kayyum atamalarına ilişkin yazılı bir asın açıklaması yaptı.
“BU ATAMALAR, MİLLETİN İRADESİNİ, SEÇME VE SEÇİLME HAKKINI YOK SAYMAKTIR”
Bozan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Dışarıda ve İçerde yaşadığımız sıkıntılardan dolayı, Türkü Kürdü, Arabı Çerkezi, Lazıyla, İnanç, fikir, yaşam tarzı ve partilerimiz farklı da olsa birimize sarılmalı, kucaklamalıyız. Hatalar, yanlışlar olsa da birbirimizi dinlemek, anlamak ve beraberce çözüm yollarını aramak zorundayız. Diyarbakir, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanmasıyla, İktidar bir inisiyatif kullandı. Biz bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü bu atamalar, Milletin iradesini, seçme ve seçilme hakkını yok saymaktır. Milletin kendisine vermediği bir hakkı bir makamı gasp etmektir. Seçimle alamadığı belediyeleri, çeşitli bahanelerle, devletin gücünü kollanarak zorla almaktır. Kayyum atamayla İktidar, adaleti ve hukuku dikkate almadığı gibi halkı da dikkate almamıştır. Dayandığı yasa 12 Eylül darbe yasasının 127. maddesidir. Biz bugüne kadar, her türlü şiddete ve teröre karşı olduk ve olmaya devam edeceğiz. Hiçbir fikrin veya hakkın şiddetle veya terörle savunulmasını doğru görmüyoruz. Terör örgütlerinde hak hukuk adalet zaten beklenemez. Ama Devlet ne olursa olsun, yasalar hukuk ve adalet çerçevesinde hareket etmek zorundadır. Çünkü devletler, adaletle kaim olur.”
GÖREVDEN ALMALAR MASUMİYET KARİNESİNE AYKIRIDIR
Millet iradesine vurgu yapan Bozan, şunları söyledi: “Milletin oyunu alarak seçilenler de, elbette hukuk kurallarına göre vazifelerini yerine getirmek, mecburiyetindedirler. Seçilenler, görevleri esnasında suç işledikleri takdirde suçları adli merciler bağımsız mahkemeler tarafından tespit edilir ve karar alındığı takdirde, cezai işlemler o zaman uygulanabilir. Bir kişi hakkında soruşturma veya davaların açılması o kişinin suçlu olduğunu göstermez. Adil bir şekilde yargılandıktan sonra suçlu olduğu kesinleşinceye kadar herkes masumdur. Görevden alınmış olan Belediye Başkanları hakkında verilmiş bir mahkumiyet kararı yoktur. Bu kişiler hakkında yapılacak yargılamalar sonunda suçsuz çıkması durumunda, yaşanan sıkıntıların veya olacak mağduriyetlerin telafisi mümkün olacak mı? Hukuk devletinde İdari makamlar, mahkeme kararı olmadan, kendiliklerinden uygulamalarda bulunamazlar. (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hariç) Mahkeme kararlarını dikkate almadan, idarenin kendisini hem savcı hem de hakim yerine koyarak uygulama yapması hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. Biz hukuku ve adaleti rafa kaldırıp, yasaları kendi isteğimize göre yorumlarsak, kesinleşmiş bir hüküm olmadığı halde insanları suçlarsak, o zaman teröristlerden ne farkımız kalır? Elbette Biz suç işleyenlerin görevde kalmasına destek vermiyoruz, Biz, mahkeme kararı olmadan yapılan suçlamalara ve uygulamalara itiraz ediyoruz. Daha önce Genel Başkanımız, “Kanun hükmünde kararnameler giderek Karun hükmünde kararnamelere” dönüşüyor demişti. Maalesef son kararnameler bu konudaki endişemizi daha da arttırmıştır. Çünkü Karun’lar da hak, hukuk tanımaz ve halkın iradesini dikkate almazlardı. Yeri gelmişken şu soruyu sormak durumundayız Ey İktidar yetkilileri! Eğer suçlama ve iddialarınızda samimi iseniz; “Osman Öcalan’ı ekranlarına çıkaran, TRT’ye de terör örgütü propagandasını yapmaktan kayyum atayacak mısınız? TRT yetkilileri hakkında hangi işlemleri yaptınız?” Herkes bilmeli ki böyle hukuk dışı muamelelerin olduğu ve kararların alındığı bir ülkede huzur olmaz. Kayyum atamaları, milletin seçimlere ve sandığa olan güveni bitirmiştir. Milletin seçtiği kişiyi beğenmediğinizde görevden alacaksanız artık seçim yapmaya gerek yok, Vali, Kaymakam ve Rektör atamaları gibi Belediye Başkanlarını da atayın gitsin. Bari Seçim masrafları cepte kalsın, zaman kaybı, kutuplaşma ve gerginlikler olmamış olur. Ama bu kararlar hukuki olmaktan ziyade siyasidir. Bu kararların çeşitli gerginliklere ve huzursuzluklara mağduriyetlere sebep olacağı aşikardır. İktidar, muhalefeti susturmak için, kamu gücünü kullanmak yerine, sandıkta ve icraatlarıyla mücadele etmelidir.”
“İKTİDAR, HAK, HUKUK, ADALET ÇERÇEVESİNDE HAREKET ETMELİ”
“Herkes için, adalet herkes için hukuk” istediklerini belirten Bozan sözlerini şöyle sürdürdü: “Barış sürecinde dağdan ovaya siyaset yapmaya davet ettiğiniz halde, bugün ovada siyaset yapanlara müsaade etmemek doğrumudur? Prensip olarak biz “Seçimle gelen seçimle gitsin” prensibini savunuyoruz. Suç isleyen kim olursa olsun, bağımsız mahkemelerce adil bir yargılama sonucu suçu tespit edilirse elbette hak ettiği ceza verilsin. Biz iktidar yetkililerden, aldıkları kararlarda daha soğukkanlı hareket etmelerini gereksiz gerginliklere sebep olacak kararlar almamalarını, hak, hukuk, adalet çerçevesinde hareket etmelerini tavsiye ediyoruz.”