Dilin toplumların kimlikleri ve varlıkları olduğunu belirten Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefhan Cizîrî, Kürtlere “Ana diline sahip çık” çağrısı yaptı.
Kürt partileri tarafından oluşturulan Kürt Dil Platformu, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı dolayısıyla Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde (GGC) basın toplantısı düzenledi. Kürt partileri temsilcilerinin katıldığı toplantıda konuşan Platform Sözcüsü Şerefhan Cizîrî, Celadet Ali Bedirhan ve arkadaşlarının, 1932’de Suriye’nin Şam kentinde çıkardığı Kürtçe Hawar (Çığlık) dergisinin yayına başladığı gün olan 15 Mayıs’ın, 2006’dan itibaren Kürt Dil Bayramı olarak kutlandığını hatırlattı. Cizîrî, derginin Kürt dili, edebiyatı ve kültürüne paha biçilmez hizmetlerde bulunduğunu belirterek, “1943 yılına kadar yayın hayatında kalmış olan bu değerli dergi yıllarca Kürt kültürü ve diline hizmet etti. Paha biçilmez çalışmaların altına imza atarak bilinçlenme çalışmalarında çok değerli eserler bıraktı. Biliyoruz ki bugün de yapılan dil, edebiyat, kültür çalışmaları Havar çizgisinde ilerliyor, gelişiyor ve eserler vermeye devam ediyor” dedi. Kürt dili, kültürü ve edebiyatı konusunda kendilerini Mir Celedat Bedirxan ve arkadaşlarına borçlu gördüklerini dile getiren Cizîrî, platform olarak Mir Celadet Bedirxan ve arkadaşlarını andı.
“KÜRTLER DİLLERİNİ GELİŞTİRMELİ”
Kürt Dil Bayramı’nda toplumsal farkındalığı ve talebi yaratmak için basın toplantısı yaptıklarını anlatan Cizîrî, “Dilimiz kimliğimizdir, varlığımızdır” diyerek, Kürtleri ve tüm kurumlarını; evde, sokakta ve yaşamın her alanında Kürtçe konuşmaya ve dili geliştirmeye çağırdı. Parti, kurum, kültür ve eğitim alanlarında Kürtçenin iletişim dili olması gerektiğini ifade eden Cizîrî, yine bunun yanında Kürt halkının gündelik hayatta Kürtçe konuşmada ısrarcı olması gerektiği çağrısını yaptı. Kürtçe için yapılacak çalışmaların geleneksel bir hal alması gerektiğine dikkat çeken Cizîrî, “Başta halkımız olmak üzere sivil toplum kuruluşları, aydın ve yazarlar, siyasi partiler ve medya, Kürtçe için özel çalışmalar içerisinde olmalıdır. Kürtçeyi Kürt toplumunun gündemi haline getirmeliyiz” diye konuştu. Cizîrî, bir dili yok olmaktan koruyabilmenin yolu, insanların o dili konuşabilmesi ve çocuklarına öğretebilmesi için uygun koşulların yaratılmasından geçtiğini hatırlattı.
“KÜRTÇE STATÜYE KAVUŞTURULMALI”
Devletten bazı talepleri olduğunu vurgulayan Cizîrî, “Devletten talebimiz; Kürtçenin (Kurmancî-Zazakî) eğitim dili ve resmi dil olmasıdır. Kürtçe, Türkçeyle birlikte resmi dil statüsüne kavuşturulmalıdır. Kürtçe için anayasal düzenleme yapılmalı. Kürt Dil Kurumu mutlaka kurulmalıdır” diye belirtti. Cizîrî, “asimilasyon politikaları kapsamında Kürtçe üzerinde devam eden yasakların derhal kaldırılması gerektiğini” belirtti. Cizîrî, Türkiye’yi uluslararası sözleşmelere uymaya çağırarak, şöyle devam etti:
“Dil temel insan hakkıdır, toplumsal ve doğal haktır. Ana dilde eğitim temel insan haklarından biridir. Bu hak çok sayıda uluslararası kurum ve kuruluş tarafından kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler (BM) Beyannamesi, Avrupa Birliği (AB), İnsan Hakları Deklarasyonu, biz Türkiye’yi bağlı olduğu sözleşmelere uymaya çağırıyoruz.” Cizîrî, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne uygulanmakta olan dil politikasının dilsel homojenleştirmeyi hedefleyen ve asimilasyonist bir niteliğe sahip olan tek dillilik politikası olduğunu anımsatarak, asimilasyonun bir insanlık suçu olduğunu ve bu politikadan vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. Cizîrî, Kürt olarak doğduğunu ve kendi dili ve kültüründe yaşamak istediğini, asimile olmak istemediğini dile getirdi. (Kaynak: MA)