Amed Emek ve Demokrasi Platformu, deprem süreci ve yeni oluşturulan çadırkent alanlarına ilişkin yaptığı açıklamada, çadırkent yerleşim alanlarının belirlenmesinde ortak akıl ihtiyacına vurgu yaparken, çadırkentlerde oluşabilecek sorunlara dikkat çekti.
Amed Emek ve Demokrasi Platformu, deprem süreci ve yeni oluşturulan çadırkent alanlarına ilişkin açıklama yaptı. Eğitimsen 1 nolu Şubede yapılan açıklamayı Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan okudu.
‘KENT KORUMA VE DAYANIŞMA PLATFORMU BÜNYESİNDE OLUŞTURULAN KRİZ MASASINDA YER ALDIK’
“Afetler değil tedbirsizlik öldürür!” başlıklı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “06.02.2023 saat 04.17 sularında Kahramanmaraş-Pazarcık merkezli 7.8 ve 9 saat sonra 7.6 şiddetinde Kahramanmaraş-Elbistan merkezli iki deprem birçok ilde olduğu gibi Diyarbakır merkez ve ilçelerinde de hissedilmiştir. Yaşanan depremde şehir merkezinde 2’si boş olmak üzere 8 bina, ilçe ve köylerde 12 yapı(tek katlı yapılar) yıkılmıştır. Birçok sayıda bina hasar görmüştür. Merkezde yıkılan 6 binadaki arama kurtarma çalışmaları ne yazık ki 12 gün boyunca sürmüş, 18.02.2023 itibarıyla sonlandırılmıştır. Yaşamını yitiren yurttaşımızın sayısı 407, yaralı sayısı 902 iken, halen hastanelerde 13’ü yoğun bakımda olmak üzere 32 kişinin yatarak tedavisi devam etmektedir. Depremin yaşandığı an itibariyle, yaklaşık 1 saat sonra bileşenlerimizle Kent Koruma ve Dayanışma Platformu bünyesinde oluşturulan kriz masasında yer aldık. Arama kurtarma, sağlık hizmetleri, akut ihtiyaçlar, toplanma alanlarının belirlenmesi, acil uyarıların yapılması gibi birçok alanda koordinasyon ve saha faaliyeti yürüttük. Demokratik kitle örgütleri, meslek örgütleri ve sivil toplum geleneğinin göstermiş olduğu bu hızlı refleks, yaşamın her alanında örgütlü bir toplumun ne kadar elzem olduğunu bir kez daha göstermiştir. Depremin ilk saatlerinde birçok iş makinesi, elektronik ve manuel ekipman temin edilip gönüllü arkadaşlarımızla sahaya ulaştırılmıştır. Aciliyet arz eden battaniye, yiyecek, içecek gibi temel ihtiyaç malzemeleri hızlı bir şekilde dağıtılmaya başlanmıştır.” detail-photo-fancybox-2
‘KOORDİNASYON GÜCÜMÜZ, SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE OLUMLU OLARAK YANSIMIŞTIR’
Depremzedelerle dayanışma çabasına yapılan müdahalelere değinen Turan, şunları söyledi: “Amed’in sivil toplum geleneği aslında daha önce birçok olağanüstü durumda gücünü göstermiştir. Bu geleneğe dayanışma ruhu ve depremden nispeten az etkilenmemiz de eklenince süreç, diğer deprem bölgelerine göre daha az sancılı geçirilmiştir. Nitekim depremin 2. günü itibarıyla Amed halkı ve örgütlü yapıları çevre illerin yardımına koşmaya başlamıştır. Bu sürecin en başından itibaren, birçok alanda ilgili devlet kurumlarına sürece dahil olma isteğimiz, bu felaketin en az hasarla atlatılması için güç katma isteğimiz iletilmiştir. Yaşanan ilk şok evresinde bu diyalog yakalanmış, temin ettiğimiz malzeme ve koordinasyon gücümüz, sorunların çözümüne olumlu olarak yansımıştır. Ancak hükumet yetkililerinin kente gelmesi ile birlikte sürecin dışında bırakılmamıza ve engellenmemize dönük bir pratik sergilenmiştir. İktidarın yardım tırlarına el konulması, kayyum atamaları gibi uygulamalarla kaosun uzamasına ve yaşanan acıların katmerleşmesine sebep olduğu açıktır. Her türlü engellemeye rağmen özgücümüz ve halkımızın dayanışma ruhuyla çalışmalarımız devam etmektedir.”
‘ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜLÜRKEN EKOLOJİK BAKIŞ AÇISI GÖZÖNÜNE ALINMALI’
“Kentimiz için enkaz çalışmasının sona gelmesiyle akut dönem bitmiştir” diyen Turan yeni sürece ilişkin olarak da şunları söyledi: “Önümüzde daha fazla dayanışmayı, birlikteliği ve planlamayı gerektirecek, daha uzun bir süreç olacaktır. Çevre ve Şehircilik bakanlığının son verilerine göre; binaların %65’inde yani 45149 binada çalışma tamamlanmıştır. Kentimizde yıkılacak ve ağır hasarlı bina sayısı 1110’dur; orta hasarlı 1044 binada yaşayanların evi girilemez durumdadır. Sadece Amed’de yaşayan yüz bin kişi ve çevre illerden alacağı göç göz önünde bulundurulduğunda çok daha fazla bir nüfus için barınma, psikososyal destek, toplumsal yaşama entegrasyon gibi birçok alanda çalışmanın yürütülmesi gerekmektedir. Ekolojik bütünlükten uzaklaşmanın deprem gibi doğal bir olayı nasıl felakete dönüştürdüğünün bilinciyle, çalışmalar yürütülürken ekolojik bakış açısı gözönüne alınmalıdır. Bu çalışmalarla yeni tahribatların önüne geçilmesi gerekmektedir.”
ÇADIRKENTLERDE YAŞANABİLECEK SORUNLAR
Turan, kentte kurulan çadırkentlere ilişkin olarak da şöyle konuştu: “Şehir merkezindeki 7 çadırkentin durumuna ilişkin bileşenlerimizin de olduğu Amed Sağlık Platformu eksiklikleri bildirmiş, fakat 10 gündür bir değişiklik gözlemlenmemiştir. Ne yazık ki, yeni düzenlenen kalıcı çadır kentte de sivil toplumun fikrine danışılmamıştır. Çadırkentin yerleştirileceği arazi; Merkez Yenişehir ilçesi, Silvan yolu üzeri, Dicle Nehrinin sağ sahilidir. Daha önce belediyenin hafriyat alanı olmasından kaynaklı asbest riski taşıyan bu alanın, önceki yıllarda Dicle Barajı kapağının kopması sonucu su altında kaldığı biliniyorken dolgu alanı olan bu alanın ciddi sel riski taşıdığını tekrar vurgulamak istiyoruz. Ayrıca Hewsel vadisinde bulunan bu alanın rüzgar koridoru olmasından dolayı çetin ve sert mevsim koşullarından dolayı çadırda ısınma problemi olabilir, kullanılacak sobalardan dolayı yangın riski taşımaktadır. Bu Çadırkentin kalıcı olmasından dolayı yaz aylarının sivrisineklerden dolayı sıtma ve bulaşıcı hastalık riskleri göz önünde bulundurulmalıdır. Açıktır ki, UNESCO Dünya mirası olan Hevsel Bahçeleri bu yerleşimden zarar görecektir. Şehrin sivil toplum örgütleri ile beraber çalışmayı reddeden anlayış, çadır kentleri tarikat vakıflarına açmıştır. Korucuların içerisinde uzun namlulu silahlar ile gezdiği, tarikatların cirit attığı, öte yandan su kanalına dikkat edilmeyen, elektrik kabloları çocuk güvenliğine uymayacak şekilde düzenlenmiş çadırkentler insan haklarını ihlal etmektedir. Düzeltilmesinin yolu bir an önce şehrin sivil toplum örgütleri ile istişareden geçmektedir.”
‘FIRSATÇILIĞA DÜŞENLERİ BİR AN ÖNCE BU YANLIŞTAN VAZGEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ’
Deprem fırsatçılarına dair de Turan, şu ifadeleri kullandı: “Şehrimizde dayanışma kültürünün yerleşik olması, fırsatçıların daha fazla dikkat çekmesine neden olmaktadır. Kimi ev sahiplerinin kiraları yükselttiği, bazı nakliye şirketlerinin fahiş fiyatlar istediği görülmektedir. Bu kentin tarihi dayanışma ruhuna, kimliğine, ahlaki değerlerine uygun davranmayarak bu fırsatçılığa düşenleri bir an önce bu yanlıştan vazgeçmeye davet ediyor, bu eksikliğe düşenleri teşhir edeceğimizi belirtiyor ve dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz.”
‘KALICI ÇADIRKENT YERLEŞİMİNDEN VAZGEÇİLMELİ’
Turan, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Amed Emek ve Demokrasi Platformu olarak, depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Sivil toplum örgütlerinin uyarılarını dinlemeyen yönetimler ve usulsüzlüklere göz yumanlar bu kayıpların sebepleridir. Şehrimizdeki müessibleri ortaya çıkarılmalıdır. Kalıcı çadırkent yerleşiminden vazgeçilmeli, bu konudaki uzmanların görüşleri dikkate alınmalıdır.”