İkisi de birbirinden farklı anlamlar barındırıyor!
Burada iki cümlenin de ne anlama geldiğini anlatıp başınızı şişirmek istemiyorum.
Anlamlarını bilmek için arama motoruna bu iki kelimeyi yazmanız yeterli
Hem yazımda iki cümlenin anlamını anlatmayacağım!
Malumunuz; gerek kentimiz, gerek bölgemiz ve gerekse de
ülkemiz son yıllardır hep algı ile yönetilmeye başlandı
Bir uygulama, girişim ya da proje hayata geçirilmeden önce o
projenin algısı yaratılır
Yani toplumun önce nabzı ölçülür ki atacak nabız kalmışsa(!)
Evet, konumuza dönecek olursak!
Halkın bu proje ile ilgili fikri çaktırmadan sorulur
Önce gündeme getirilir, sonra eğer uygulanabilirliliği varsa
uygulanır yoksa rafa kaldırılır
İşte bunun adı algıdır (Ha bu arada algının anlamını da yazmış oldum)
Bir de yukarıda da izah ettiğim gibi dedikodu, (genellikle karalama
ve iftira olur)
Son dönemlerin modası haline gelen dedikodu kişiye aittir
Yani kişi, bir kişi yani şahıs üzerinden yapılır
Nerede olursa olsun fark etmiyor
Bir kurum müdürü de olur, şefi de personeli de
Yeter ki dedikodu kadrajına girsin!
Yani şahısla ilgili en ufak bir duyum alınsın
Doğru ya da yanlış
Şahsın sevilip sevilmemesi de çok önemli değildir!
Netekim; toplumu içten yıkan en büyük olumsuzluklardan biri
olan dedikodu ve algı maalesef çağımızın hastalığı haline gelmiş!
Aslında hemen her gün her yerde karşımıza çıkan dedikodu taziye, cenaze fark etmeden hız kesmeden devam eder, durur…
Ahmet böyle, Mehmet şöyle, Mustafa öyle.. (isimler hayal ürünüdür. Gerçek hayattakilerle alakaları yoktur)
Dedim ya önemli olan malzeme…
Ama çekiştirmeler arkadan olur genelde.
Yüzüne karşı pek bir açık verilmez
Ooo Ahmet abi hoş geldin beşgittin!
Ahmet abinin arkasını dönmesiyle sevgi yerine dedikodu
başlar!
Yani anlayacağınız algı yerine dedikodu daha yaygınlaştı
İkisini karıştırıyor muyuz?
Sanırım öyle!
Dedikodusuz, içten pazarlıksız bir dünya dileyeceğim ama…
Sanırım dileğim şimdiden havada kaldı
Ver coşkuyu;
Pardon Dedikoduyu!