Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Salih Yiğit, adet görmeyle ilgili düzensizliklerin, ihmal edildiği takdirde, hastalığın ilerlemesinin tedaviyi zorlaştıracağını söyledi.
Kadınlarda adet dönemindeki kanama miktarının fazla olması, uzun sürmesi ya da iki adet dönemi arasında lekelenme veya kanama olması, 2-3 ayda bir adet görme gibi durumlar ‘adet düzensizliği’ olarak isimlendiriliyor. Her kadının kendine has adet düzeni olduğunu belirten Özel Bağlar Hastanesi (OBH) Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Salih Yiğit, adet görmeyle ilgili düzensizliklerin ihmal edildiği taktirde, tıpkı kanser gibi erken tanıyla tedavi edilebilecek bir hastalığın, geç kalındığı için ilerlemesinden dolayı tedavisinin de zorlaşacağını ifade etti. Adet düzensizliğinin nedenlerini anlatan Op. Dr. Yiğit, “Üreme çağındaki kadınlarda görülen adet düzensizliklerinin, başta hormonal bozukluklar olmak üzere miyom, polip, kist gibi iyi huylu oluşumların habercisi olabildiği gibi enfeksiyon ve kanserin de belirtisi olabilir. Sağlıklı bir kadın genellikle 28-30 günde bir adet görür. Bazen bu düzen bir hafta erken veya bir hafta geç olarak görülür ki bu da normal sayılmaktadır. Geçici adet düzensizlikleri normal kabul edilse de uzun sürmesi ve sebebi belirlenmemesi durumunda geç kalınmadan doktora başvurulmalıdır” dedi.
“ADET DÜZENSİZLİĞİNİN TEDAVİSİ BİR UZMAN GÖZETİMİNDE OLMALIDIR”
Stres, ruhsal sorunlar, mevsim değişiklikleri, aşırı kilo alımı ve kilo verimi, uzun uçak yolculukları gibi olayların adet düzenini değiştirebileceğini vurgulan Yiğit, “Hormonlardaki sorunlar, yumurtlama sorunları, polikistik over hastalığı, yumurtalıklardaki kistler adet düzensizliklerine yol açabilir. Rahimdeki miyomlar da rahim iç tabakasını etkiliyorsa, adet düzensizliğine sebep olabilir. Adet düzensizliği şikayeti ile başvuran hastalara tanı için jinekolojik muayene ve ultrasonografi standart olarak yapılır. Ayrıştırıcı tanı aşaması için ise adet kanamasının 2’nci ile en geç 4’üncü gününde hastanın hormonal profiline bakılmasıdır. Yani özellikle yumurtalıklardan ve beynin hipotalamus bölgesinden salgılanan FSH, LH, Prolaktin, TSH gibi hormonların düzeyine mutlak suretle bakılması gerekir. Adet düzensizliği tedavisinde hormonal ve hormon içermeyen tıbbi ilaçlar ya da cerrahi yaklaşımlar kullanılmaktadır. Bazı hastalar için tek bir tedavi planı uygunken, kimi hastalar için ise birden fazla alternatif tedavi seçeneği mevcuttur. Bu tedavilerin hiçbiri, hastanın kendisi tarafından uygulanmamalı ve mutlaka bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanının gözetiminde planlanmalıdır” diye konuştu.
“YAŞAM TARZININ DA ÖNEMİ VAR”
Yapılan tetkiklerde hastanın adet düzensizliğine sebep olacak herhangi bir bulgu yoksa kişinin yaşam tarzına bakılması gerektiğini vurgulayan Yiğit, sözlerine şöyle devam etti: “Mesela aşırı kilolu bir kişiyse, kilo vermesi sağlanmalıdır. Eğer aşırı zayıf biriyse, buna yönelik testler uygulanarak uygun kiloya gelmesi için bir uzmandan yardım alması sağlanabilir. Bunun haricinde ise aşırı stres veya depresyon belirtileri varsa bu noktada mutlaka psikoloğa veya psikiyatriste yönlendirilmelidir. Adet düzensizliği, altta yatan başka bir neden yoksa adet düzenleyici hormonsal ilaçlar ile çok kolay düzene sokulabilir.”