Yeni yayımlanan “St. Petersburg İzlenimleri Ve Dicle Vakitli Gecelerde Yazılanlar” kitabında; “Güneş, yaşam iksiri olan altunî ışığını evrene sunarken ayrımcı davranmaz; dağlara, denizlere, ülkelere, kentlere, canlı cansız tüm varlıklara cömertçe sunar ışığını, yaşama kaynaklık eder. Bizler, güneş ışınlarının hayat verdiği değişik coğrafyaları gezip toplumları gözlemleyerek muazzam bilgiler ediniriz ve bu bilgileri paylaşınca da bilgi dağarcığımızı, birikimimizi katmerleştirerek zenginleştiririz” diyor Müslüm Üzülmez.
Üzülmez söylediğini yerine getiriyor yayımlanan kitabında. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) dağıldıktan sonra Rusya’nın St. Petersburg (Leningrad) kentine gidişlerini ve bu gezilerde tuttuğu notları edindiği bilgilerle harmanlayıp zenginleştirerek kaleme almış olduğu izlenimlere yer vermiş ağırlıklı olarak. Leningrad’daki Kürdoloji çalışmaları ve Abidin Dino’nun Leningrad Film Stüdyoları’ndaki yaptığı çalışmalar da bu geziler dâhilinde anlatılmış. Devamında ise değişik zamanlarda ama çoğunlukla doğup büyüdüğü coğrafyadaki mekânlara, sergi ve toplantılara, tanıdığı insanlara ve okuduğu bazı kitaplara dair yazdığı yazıları gönlünden gelen sese kulak vererek kitabına eklemiş. Bu nedenle oluşturulan seçkinin ismini “St. Petersburg İzlenimleri Ve Dicle Vakitli Gecelerde Yazılanlar” bırakmış.
Kitapta yer alan yazılar; Mekânlar, Sergi ve Toplantılar, İnsanlar, Kitaplar başlıkları altında dört kısımda toplanmış. Mekânlar kısmında St. Petersburg, Finlandiya, Çüngüş ve Ergani gezilerine dair izlenimlerini; Sergi ve Toplantılar kısmında “Her Dil Tarihin Arşividir” Sergisini, “Ali Emîrî Efendi ve Dünyası” Sergisini, Prof. Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Nimet Özgüç’ün Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca verilen 2010 Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün elinden alışlarını; İnsanlar kısmında Prof. Dr. Halet Çambel, Av. Erdinç Uzunoğlu, Nadir Akyıldız, Hüsnü Güzel, Şerif Bayram, Amed Spor Kaptanı Şehmus Özer gibi tanıdığı ve sevdiği insanların vefatları nedeniyle duygularını; Kitaplar kısmında ise Diyarbakır Türküsü (Mehmet Mercan), Ana Esas Duruşa Geç (Kamil Sümbül), Kemal Yamak Kenan Evren ve Ben (Süleyman Güney), Medreseden 5 Nolu’ya Nuri Yoldaş (Arzu Demir), ‘E TİPİ HİLTON’ Diyarbakır Zindanı (İsa Tekin), JAR (Kemal Varol), AMED Erdnîgarî-Dîrok-Çand (Amed Tîgrîs-Yildiz Çakar), Efsaneler ve Gerçekler (Misbah Hicri), “Puç Oldum!” (Vedat Çetin), Yüz Yıllık Ah! Toplumsal Hafızanın İzinde 1915 Diyarbekir (Adnan Çelik-Namık Kemal Dinç), Tarih Nasıl Yazılır (Paul Veyne), Barış Yüzleşme Müzakere (İsmail Beşikci) gibi okuduğu ve bir kısmının da yazımına katkı sunduğu kitaplarla ilgili düşüncelerini anlatmış. Örneğin Petersburg/Leningrad izlenimlerinde; “Petro, bataklık üzerine bu kenti kurdururken önceleri ahşap malzeme kullanılmış, ancak çıkan yangınlar nedeniyle Rusya’nın başka yerlerinde taş bina yapılması yasaklanmış, ne kadar taş ustası varsa hepsi buraya getirtilmiştir. Kente gelen her gemi ve taşıma aracının taş getirmesi zorunlu kılınmış ve savaş esirleri köle gibi çalıştırılarak kan ve gözyaşı karışımıyla taştan bir kent yaratılmıştır. ‘St.Petersburg, inşa edilişi sırasında etin taşla cayır cayır imtihan edildiği şehir olmuştur.’ 1712 tarihinde Rusya’nın başkentini Moskova’dan St. Petersburg’a taşımış olan da yine Çar Petro’dur. St. Petersburg bu tarihten itibaren Çarlık Rusya’sına 200 yıl başkentlik yapmıştır. Yani tarih ve politikayla hep iç içe olmuştur.”; Diyarbakır Cezaevi ile ilgili yazılmış bir kitap hakkında ise; “Diyarbakır’ı hep sevmişimdir, rüyalarımı süsler. Anılarımda renkli, güzel bir yeri vardır. Diyarbakır Cezaevi ise tam tersine rüyalarımı zehirler, ‘hatırladıkça hançerlenir yüreğim’. Bu nedenle, cezaevinde yaşadıklarımı, gördüklerimi, duyduklarımı unutmadım, unutmayacağım!” diye yazmaktadır.