Cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması yapan Sağlık Meslek Örgütler, eylemcilerin sağlık durumlarının her geçen gün kötüye gittiğini söyledi.
Diyarbakır’da bulunan sağlık meslek örgütleri, milletvekili Leyla Güven’in başlatmış olduğu açlık grevlerine ilişkin basın açıklaması yaptı. Diyarbakır Tabipler odasında gerçekleştirilen Toplantıya, KESK MYK üyesi Gülistan Atasoy, Eğitim Sen Genel Merkez Yöneticisi Velat Kaya’nın yanı sıra çok sayıda doktor katıldı. Hazırlanan ortak basın metnini okuyan Diyarbakır Tabipler Odası Başkanı Mehmet Şerif Demir, 1 Mart 2019 tarihinde 2 bini aşan sayıda mahpusun eş zamanlı olarak açlık grevine başladığını hatırlattı.
“2 BİN 983 MAHPUS AÇLIK GREVİNDE”
İnsan Hakları derneğinin 22 Nisan 2019 tarihinde açıkladığı rapora göre avukatların ulaşabildiği kadarıyla Türkiye genelinde 90 cezaevinde 2 bin 983 mahpus açlık grevine devam ettiğine dikkat çeken Demir, “Açlık grevinin konusu olan tecrit/izolasyon mahpusların odamıza, sağlık örgütlerine ve Türk Tabipleri Birliğine merkez konseye gönderdikleri mektuplarda ve İnsan Hakları Derneğinin açıkladığı raporlarda en önemli sorun olarak tanımlanmaktadır. Hukuksuz bir biçimde mevcut yasaların uygulanmaması, Açlık grevine konu olan yasal durumla ilgili olarak başta Adalet bakanlığı olmak üzere hiçbir adım atılmamış olması nedeniyle açlık grevi yapan 15 mahpus 30 Nisan 2019 da yaptıkları eylemi ölüm orucuna dönüştürmüşlerdir” dedi.
“HERHANGİ BİR ADIM ATILMADI”
Leyla Güven’in de dâhil olmak üzere cezaevinde iken açlık grevine başlayan bazı mahpusların tahliye edildikten sonra da dışarıda açlık grevine devam ettiğini hatırlatan Tabip Odası Başkanı Demir, “Farklı cezaevlerinde olan 7 mahpus, talepleri konusunda herhangi bir adım atılmadığı için ne yazık ki yaşamlarına son vermiştir. Tabip odası ve sağlık meslek örgütleri olarak Adalet Bakanlığı ve mahpusların avukatları ile görüşerek açlık grevi yapanların minimum 5 büyük bardak su, 2 çay kaşığı tuz, 5 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı karbonat ve 500 mg B1 vitamini almalarının yaşamsal önemde olduğunu, Açlık grevi yapanların talep ettikleri bağımsız hekimler tarafından muayenesini sağlaması gerektiği, idari yetkililerin üçüncü taraf olarak hekimlere baskı yapmamalarını, hekimlerin de açlık grevi yapan mahpuslara Dünya Tabipleri birliği (DTB) Malta Bildirgesine uygun davranması çağrıları birçok kez yeniledik” diye konuştu.
“GREVCİLERDE İLERİ DERECEDE KİLO KAYIPLARI BAŞLADI”
Avukatların cezaevlerine yaptıkları ziyaretler ve kendilerine ulaşan mektuplardan elde ettikleri bilgilere göre 120 günün üzerinde açlık grevi yapanlarda bağırsaklarda kanama ve hipersensitivite tarzında duyu algı rahatsızlıkları ve ileri derecede kilo kayıpları ortaya çıkmaya başladığını kaydeden Demir şunları söyledi; “Bize ulaşan bilgilere göre kimi Cezaevlerinde yaşamsal önemdeki B1 vitamini, Tuz, Şeker ve Karbonatın mahpuslara verilmediği, Açlık grevindeki kimi mahpusların tek kişilik hücrelere atıldığı, çok kalabalık ve sağlıksız olan cezaevi koşullarının uzayan açlık grevleri ile birlikte bağışıklık sistemi zayıflamış mahpuslar için yaşamı tehdit edici boyutlara ulaştığıifade edilmektedir Ayrıca kimi mahpuslarda;
-Midede ağrı-yanma, karın ağrısı, bulantı, kusma
-Kalp çarpıntısı, göğüs ağrısı,
-Bulanık görme, kulak çınlaması, ışığa ve kokuya karşı hassasiyet,
-Denge bozukluğu, konsantrasyon bozukluğu, okuduğunu anlamakta güçlük, uyku düzensizliği,
-Baş dönmesi, baş ağrısı, düzensiz tansiyon,
-Yürümede ve konuşmada güçlük çekme şikâyetlerinin olduğu ifade edilmektedir.
SAĞLIK DURUMLARI KÖTÜYE GİDİYOR
Mahpusların şikâyetlerinden anlaşılabildiği kadarıyla geçen her gün açlık grevindeki mahpusların sağlık durumlarında kötüleşme yaşanmakta ve yaşamı tehdit edici durumlarla karşı karşıya kalmaktayız. Bir çok kez yaptığımız açıklamalarda ifade ettiğimiz üzere kişilerin etkinlik alanlarının kendi bedenlerine kadar sınırlanabildiği cezaevi ortamlarında, kimi uygulama ve politikalara karşı bir protesto biçimi olarak gündeme gelen, insan yaşamına ve sağlığına yönelik her türlü eylem gibi;açlık grevleri de hekimlik/sağlık mesleğinin temel felsefesine aykırı bir eylem biçimidir. Bu nedenle sorunun çözümünde açlık grevleri sebeplerinin insan-ı esas alacak bir şekilde ortadan kaldırabilmek öncelikli olmalıdır.
“ÖLÜMLER YAŞANMADAN ÇÖZÜM İÇİN ÇABA HARCANMALI”
Açlık grevlerinin sonlandırılması için devletin mevcut yasalarının uygulanması yeterlidir. Siyasal iktidar, açlık grevcilerinin talebini biran önce değerlendirmeli, Ölüm orucuna dönüşmüş eylemlerin sonlanma koşullarını sağlamalıdır. Bizler varoluşundan bu yana insan yaşamı, sağlığının korunması ve geliştirilmesi varlık sebebimiz olarak görmekteyiz. Hekimlik/Sağlık çalışanları insan yaşamını her türlü kavram ve kaygının ötesinde ele alır, her şeyin merkezine insanı, yaşamını ve sağlığını koyarak şekillendirir. Bu nedenle başta hükümet ve ilgili bakanlıkların esas çabayı göstermesi gerekenler olduğunu belirterek tüm kurumları, kuruluşları, açlık grevindeki mahpuslarda ölümler yaşanmadan çözüm için çaba harcamaya çağırıyoruz. Sağlık emekçileri olarak bir kez daha çağrı yapıyoruz. Yarın çok geç olabilir!” (Haber Merkezi)