Diyarbakır Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Mustafa Vural, Ekonomide yaşanan krizlerden sonra ortaya çıkan şirketlerin iflas anlaşması olan Konkordatoyu değerlendirdi. İflas anlaşması olarak da bilinen Konkordato; borca batıklık durumdaki şirketlerin borçlarını karşılayabilecekleri, koşullar dahilinde ödemek için, alacaklılarıyla yaptıkları anlaşma olduğunu belirten Vural, “Ancak bu anlaşma yani Konkordato; borçlunun alacaklılarının en az 3’te 2’sinin rızasının alındığı ve Ticaret Mahkemesi’nin de tasdiki ile geçerlilik kazanan bir anlaşmadır” diye konuştu.
Konkordatoyu www.diyarbakirgazete.com’a değerlendiren Diyarbakır Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Mustafa Vural, İşletmeleri Konkordato’ya sevk eden krizleri biraz tanımlamakla söze başlayarak, “Kriz, Milli Gelir’in kısa bir süre içinde önemli bir oranda düşmesidir. İşletmelerin uzun ve kısa dönemli amaçlarını tehdit eden, acil eylem planı gerektiren, bununla beraber yanıt için karar verme süresini kısıtlayan ve dahası yarattığı panik ile şaşkınlığa kararsızlığa sürükleyen dönemlerdir. Gerek dünyada gerekse ülkemizde zaman zaman ekonomik krizler yaşanmaktadır. Etkileri ne oranda olursa olsun bütün krizler, ülke ekonomilerini ve sosyal yapıyı önemli oranda etkilemektedir. Bu tip ekonomik krizlerde spekülatif haberler krizleri derinleştirmekte, yersiz ve gereksiz bir panik havasına tuz biber olabilmektedir.
“KRİZ DÖNEMLERİNDE ŞİRKETLER İFLAS ERTELEME YANİ KONKORDATO’YA BAŞVURUYORLAR”
Krizlerin bir diğer özelliği ise işletme yönetiminin sınırlı kaynaklarla öncelikle ulaşılması gereken amaçları ve yapılacak faaliyetleri belirlemede yetersiz kalmasıdır. Ekonomik kriz dönemlerinde bir firmanın başarısızlığa uğraması firmanın geçici nedenlerle de olsa cari sorumluluklarını yerine getirememesinden iflas etmesine kadar uzanan durumları içeren bir süreci kapsamaktadır. Bu evrelerde ekonomik gücünü kaybetmiş işletmeler zaman zaman iflas erteleme olarak bilinen Konkordato seçeneğine başvurabilmektedirler” diye konuştu.
“KONKORDATO İFLAS ANLAŞMASIDIR”
İtalyanca kökene sahip iflas anlaşması olarak da bilinen Konkordato’nun; borca batıklık durumdaki şirketlerin borçlarını karşılayabilecekleri, koşullar dahilinde ödemek için, alacaklılarıyla yaptıkları anlaşma olduğunu vurgulayan Vural, “Ancak bu anlaşma yani Konkordato; borçlunun alacaklılarının en az 3’te 2’sinin rızasının alındığı ve Ticaret Mahkemesi’nin de tasdiki ile geçerlilik kazanan bir anlaşmadır. Daha basit bir anlatımla; Borçlunun 90 alacaklısı olan bir şirket düşünün ve borçları toplamı 9.000.000-TL olsun. Konkordato’nun kabul edilebilmesi için en az 60 alacaklının Konkordato’yu kabul etmesi ve bunların alacakları toplamının da en az 6.000.000-TL olması gerekir. Yani alacaklı sayısı ile alacaklıların alacakları en az 2/3 olmak zorundadır. Konkordato’da; alacaklılar alacaklarının belirli bir yüzdesinden feragat eder ve borçlu da, borçlarının Konkordato’da kabul edilen kısmını ödeyerek borçlarının tamamından kurtulabilme imkanı tanımaktadır.
“BORCA BATIKLIK HALİNDE BU YÖNTEME BAŞVURULUR”
Vural, Konkordato imkanından Sermaye Şirketleri ve Kooperatifler, bu tüzel kişiliğe haiz yapıların, borca batıklık halinde bu yönteme başvurabileceklerine değinerek, “Nedir borca batılık? İşletmelerin sahip olduğu varlıkları ile borçlarını ödeyebilme halinin ortadan kalması durumudur. İşte bu durumda bulunan şirketler; iflas yerine Konkordatoyu alacaklılara bir seçenek olarak sunabilmektedir. Konkordato başvuru yapan şirket için iki seçenek vardır. İflasın kabulü… İyileşme ümidi bulunsa sermaye şirketine yaşama imkânı verilmektedir”
“FİRMALARIN TEKRAR DİRİLMESİ İÇİN BU İMKAN YARATILIYOR”
Konkordato’da borçlu ve alacaklılar açısından değerlendiren Vural, şunları söyledi:
“Borçlu açısından baktığımızda; Konkordato mühleti içinde kredi veren, mal ve hizmet veren işletmelerin bulunması firmanın tekrar dirilmesi için imkan yaratmaktadır. Alacaklılar açısından baktığımız da ise muhtemel iflas halinde bu alacak tutarlarının masa borcu sayılması yerine “eldeki bir kuş, daldaki üç kuştan iyidir” deyip, düşük tutarlarda da olda tahsil kabiliyeti sağlamaktadır.
“BORÇLUYA KOMİSER ATANIR!”
Mali durumu bozularak ödeme gücünü kaybetmiş ve Konkordato hükümlerinden faydalanmak isteyen borçlu, İcra Tetkik Mercii Hakimliği’ne başvurur. Borçlu dilekçesinde Konkordato sürecinde borçlarını ödeyebileceği durumu gösteren projesini ve ayrıntılı bilançosunu verir. Başvuru makamı borçlunun teklifini, Konkordato süresi verilebilmesi için uygun şartlarının olup olmadığını araştırıp inceler. Borçlunun varlıklarının, borçların en az %50’sini karşılamaya yetip yetmeyeceği ve borçlunun teklifinin varlıkları ile uygun olup olmadığını tespit etmek için İcra Tetkik Merciinin bilirkişiye başvurması gereklidir. İcra Tetkik Mercii bilirkişinin yapacağı inceleme sonucunda; Konkordato süresi verilmesi için gereken şartları borçlunun taşımadığı sonucuna varılırsa, Konkordato başvurusu reddedilir yani iflasına karar verilmiş olur. Borçlunun gerekli şartları taşıdığı sonucuna varılırsa, borçluya Konkordato süreci tayin edilir ve komiser atanır.
Konkordato avantajları ve dezavantajları nelerdir?
AVANTAJLARI
Borçluya karşı takip yapma yasağı: Konkordato sürecine giren borçluya kural olarak icra takibi yapılamaz, sürenin verilmesinden önce başlanmış takipler durur. Buna rağmen yapılan her türlü takip işlemleri geçersizdir. Ancak: “İcra ve İflas Kanunu 206. maddesinin 1. sırasında yazılı alacaklılar yani ;(Hizmetçi ücretleri, müstahdem ücretleri, Cenaze masrafları, nafaka alacakları, işçi ihbar ve kıdem tazminatları) mühlet süresince takip yapabilirler veya başlamış olan takiplerine devam edebilirler. Süreç içinde borçlu aleyhine dava açılabilir ve ihtiyati tedbir kararı alınabilir.
DEZAVANTAJLARI
Ticari itibar kaybı, güven üzerine inşa edilen ticaretin toplumsal barışı zedelemesi, borçlunun tasarruf yetkisinin kısıtlanması gibi birçok şey saymak mümkündür. Borçlunun tasarruf yetkisinin kısıtlanması ne demektir? Borçlu, malları üzerinde tasarruf yetkisine sahiptir. Fakat; yetkisinin kullanılması Konkordato komiserinin denetimindedir. Borçlu, süreç içinde komiserin denetiminde işlerini yapmaya devem eder. Ancak, Konkordato süresinin ilanından sonra borçlunun bazı işlemleri yapması kesinlikle yasaklanmış olup buna rağmen yaptığı işlemler hükümsüzdür.
İŞTE O YASAKLANAN İŞLEMLER!
Mallarını rehin etmek, Gayrimenkullerini satmak ve gayrimenkulleri üzerinde ayni hak tesis etmek, Kefil olmak, İvazsız tasarruflarda bulunmak (bağışlama, ariyet gibi). İflasın ertelenmesi kurumu, darboğazdan kurtulma ve ticari varlığını sürdürme gayesindeki dürüst ve samimi olan şirket ya da kooperatifler için bulunmaz bir fırsattır. Ancak dürüstlük ve samimiyet unsurları çok önemlidir. Bunlar yok ise bu sürecin adı koşullar sağlanmış görünse dahi bunu “Hileli İflas” olarak nitelemek doğru olur. Bunun tespiti halinde hem cezai yaptırımlar söz konusu, hem de bu tip şirketlerin yaşadıkları itibar kaybı gelecekteki ticari yaşamlarının önünde büyük engeller teşkil etmektedir. İtibar kaybı yaşamış bir firma ile çalışmayı kim göze alabilir” (Sait BAYRAM’ın Haberi)