Hükümetin açıkladığı ekonomik destek paketlerinin içerik açısından zayıf olduğunu savunan DTSO Kadın Meclisi Dönem Sözcüsü Sevim Vural, “Ekonomik sıkıntı yaşayan tüm işletmelerin ilk refleksi işçi çıkarmaya yönelik olduğu için işsizliğin artması gibi bir sonuçla karşılaşmamız kaçınılmaz. Emekçi kesimin bu süreçte desteklenmesi şart” dedi
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) pandemisi Türkiye’de ekonomi yi olumsuz yönde etkiledi. Merkez Bankası (MB), koronavirüsün ekonominin üzerindeki etkilerini sınırlandırmak amacıyla ek tedbirlerini açıkladı. Ancak hükümet tarafından açıklanan tedbirler ve alınan önlemler, beklentileri karşılaşmadı. Ekonomiye dönük atılan adımlar, üreticiler, işverenler ve çalışanlar tarafından yetersiz olarak görüldü. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Kadın Meclisi Dönem Sözcüsü Sevim Vural, koronavirüsün piyasada yarattığı sonuçları, hükümetin tedbirlerini ve oluşabilecek tehlikeleri değerlendirdi.
‘HÜKÜMET VATANDAŞININ MAĞDURİYETİNİ KARŞILAMALI’
Uzun zamandır süregelen küresel krizin yanı sıra ülkedeki ekonomik çıkmazla mücadele eden iş dünyası için koronavirüsün olumsuz sonuçları olduğunu söyleyen Vural, sınırların kapanması, ihracatın azalması, özel ve kamu kuruluşlarının iş azaltması gibi alınan tedbirlerin iç piyasayı durma noktasına sürüklediğine dikkat çekti. Salgınla mücadelenin kısa sürmeyeceğinin aşikar olduğunu belirten Vural, “Hükümetin ivedi bir şekilde vatandaşının mağduriyetini karşılayarak, salgını kontrol altına alması ve normalleşmeye geçiş sürecini hızlandırması gerekiyor. Dünyada ulusal devletlerin güçlendiği, ekonomik anlamda yerli sermayeyi korumak için gümrük duvarlarının yükseltildiği, ülkelerin maliyet kaygılarından bağımsız kendine yetme güdülerinin arttığı, tarımsal ve ekonomik faaliyetlerde devlet müdahalesi ve planlamacılığının geri geldiği bir döneme doğru gidebiliriz” dedi.
‘EKONOMİNİN DAHA KÖTÜ BİR HAL ALMASI KAÇINILMAZ’
Vural, Türkiye’nin özellikle tarımsal üretimi kontrol etmeye yönelik daha önce “ulusal kooperatif” olarak adlandırdığı tarımsal girdi ve ürünlerin tek merkezden kontrol edilmesini öngören planı hayata geçirebileceğini kaydetti. Uzun vadede ekonominin daha kötü bir hal almasının kaçınılmaz göründüğünü kaydeden Sevim Vural, “Ülkede hükümetin tüketici olan bütün üreticilerin, tüm tüketiciler için düzenli üretimin hedeflendiği korporatizm eksenli politikaları güçlenecektir. Ülkede hükümet politikalarından bağımsız iş yapabilme imkanları zayıflayacak, tarım ve sanayideki muhtemel devlet kontrolü hem ekonomik hem de siyasal bağımlılığı arttıracaktır. Bunun yanı sıra bu dönemde dövizdeki artış ve altın fiyatındaki düşüş suni alım satım kaynaklı. Nakde kaçış amaçlı başta Amerika olmak üzere bazı devletler piyasadaki karşılıksız paralarının yerine altın almak istiyorlar ki bunun uzun sürmeyeceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
‘SEKTÖRLERİNE BAKILMADAN TÜM FİRMALARA YARDIM ELİ UZATILMALI’
Küresel krizin beraberinde koronavirüs salgını sürecinden olumsuz etkilenenlerin yalnızca işyerini kapatmak veya iş azaltmak zorunda olan esnaf olmadığını dile getiren DTSO Kadın Meclisi Dönem Sözcüsü Sevim Vural, ekonomik sahada olan herkesin bu süreçten ciddi bir şekilde etkilendiğini aktardı. Hükümetin açıkladığı ekonomik destek paketlerinin ana başlıklar olarak iyi olabileceğini ancak içerik açısından çok zayıf kaldığını savunan Vural, “Alt maddelerin genişletilmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca verilen desteklerden yararlanma koşulları oldukça ağır ve bürokratik prosedürleri sıkıntılı. Kredi derecelendirilmelerine ve sektörlerine bakılmadan tüm firmalara yardım eli uzatılmalı. Ekonomik sıkıntı yaşayan tüm işletmelerin ilk refleksi işçi çıkarmaya yönelik olduğu için işsizliğin artması gibi bir sonuçla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır. Bu anlamda istihdamı azaltmamayı hedefleyen ciddi ve yeterli tedbirler alınmalı, ekonomik sahada olan herkes destek paketlerine dahil edilmeli. Vatandaşın belini büken faturalar en azından birkaç ay devlet tarafından karşılanmalı” diyerek önerilerini sıraladı.
‘İSTİKRARSIZLIK KAÇINILMAZ GÖRÜNÜYOR’
Sevim Vural, son olarak şunları söyledi: “Ülkemizin ekonomik karakteri ithal ikameci bir ekonomiye dayandığı için, ekonomi ve istihdam açısından çok zorlanacağız. Kendi yapısal sorunlarımıza ek olarak küresel resesyonun olumsuz etkileriyle de yüzleşeceğiz. İnşaat ve hizmet odaklı gelişme politikalarının üretim odaklı ekonomik gelişme stratejisiyle değiştirilmesi gerekiyor. Emekçi kesimin bu ortamda desteklenmesi şarttır. Ülkenin, politikalarının topyekun olarak arkasında duracağı, bir ulusal mutabakat hükümetiyle yönetilmesi en iyi seçenek olacaktır. Önlem alınmazsa gelecekte ekonomik çöküş, siyasal, sosyal çalkantı ve istikrarsızlık kaçınılmaz görünüyor.”