İnsan en temelinde hem hassas hem de aciz bir varlıktır.
Evrende bizim var oluşumuzdur büyüklerimiz.
Onlara dokunmak, onları hissetmek…
Anne ve Baba bu kâinatın en güzeli, asla yerlerini doldurulamayacak en etkin değerlerdir.
Yediğiniz ekmek, içtiğiniz su, ettiğiniz Duadır…
Aslında Yaşlılarımıza Anne ve Babalarımız demek eksik olur.
Onlar uygarlığımızın ilk sembollerimizdir.
Geçmişteki Ansiklopedi diyebiliriz onlara.
Teknolojinin olmadığı dönemlerde; özlü sözleri ile masalları ile oyunları ve Anıları ile bizleri hep geçmişe özendirmiştir.
Tek gözlü bir evde ve ekonomik sıkıntılarla çok sayıda çocuğa bakabilecek Anne ve Babaya ne yazık ki Şu andaki nesiller bir Anne ve Babaya bakmakta aciz hale gelmiştir.
Bizlerin merhameti, onların sahip olduğu merhamet duygusu kadar güçlü olmadı hiçbir zaman.
Yaşlılarımıza;
Günlük yaşam aktivitelerinde destekte bulunacak genç ve duyarlı nesiller, sabah sporlarınızda bir yaşlı ile beraber sohbet ederek yürüyüş yapmanız onları nasıl mutlu edeceğinizi tahmin edemezsiniz.
Onlar yeni doğmuş bir bebek gibi sevgiye ve bakıma muhtaçtır.
Onlara kitap okumak, şarkı söylemek ve onlarla dans etmek onlar için bir terapi olur.
Kırsal bölgelerde yaşayan yaşlı Anne ve Babalarımız her zaman güneşten önce uyanırlar.
Onlar geçmişten günümüze alışa gelen çalışma azimleri ile Toprak ve Doğa ile iç içe yaşarlar.
Onların yaşanmışlığı yüzlerindeki kırışıklıklarda hep saklı kalmıştır.
Onları gün yüzüne çıkartmak nerdeyse imkânsız olur.
Dediğim gibi Yaşlılar o kadar değerli bir konuma sahip ki sırlarını öğrenmek imkansız.
Onlara dokunmak ve hissetmek gerekir.
Bizleri yetiştiren, koruyan, kollayan Saygıdeğer büyüklerimize ihtiyaç duyduğumuz bu dönemlerde, hak ettikleri saygı ve sevgiyi eksik bir biçimde göstermek insanı bir sorumluluktur.
Bu duygu ve düşüncelerle 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü Kutlu olsun!
Saygılarımla
Ahmet AKINCI
Sessizliğin Ardındaki Çığlık ve Yıkılmış Umutlar Korosu Yazarı