Asgari ücrete gelen zam oranı iş dünyası ve siyasetçiler değerlendirdi. İş dünyası, siyasetçiler ve vatandaş, yapılan zammı yeterli bulmadı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun dördüncü ve son toplantısı yapıldı. Toplantı sonunda yaklaşık 7 milyon çalışanı ilgilendiren asgari ücret belli oldu. 2020 yılı için asgari ücret brüt 2 bin 943 TL net olarak ise2 bin 324 TL oldu. Yüzde 15.04 olarak belirlenen yeni asgari ücret zam oranı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk tarafından açıklandı. Açıklanan yeni asgari ücreti değerlendiren iş dünyası ve siyasetçiler, oranın iyi olduğunu ancak biraz daha arttırılması gerektiğini söyledi.
BAYSAL: “YAPILAN ZAM DÜŞÜK OLDU”
Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği Başkanı Burç Baysal, “Belirlenen asgari ücret oranı çalışanların beklentisi altında oldu. Gönül isterdi ki masadan her iki tarafta mutlu ayrılsın. Ancak belirlenen oran işverenler için uygun oldu. İşverenlerin omzunda büyük bir vergi oranı var ve bu düşünülerek böyle bir oran belirlendi. Belirlenen yeni asgari ücretle hayat idame ettirilemiyor bunun farkındayız. Ancak belirlenen zam oranının düşük olmasını işverenlere sorumluluk olarak yüklenmemesi gerekiyor. Farklı rakamlarda, oranlarda bir yükselme olabilirdi. Ayrıca işverenlere katkı babında destekler verilmelidir. Bunun içinde bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
BAKIREZA: “YÜZDE 17 ORANINDA OLABİLİRDİ”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Bakıreza, asgari ücret zammına dair şunları söyledi: “ Yüzde 15 oranında bir zam yapıldı. Bence yüzde 17 veya 18 oranında bir zam yapılabilirdi. Ancak görüşmelerin olumlu geçtiğini düşünüyorum. Hükümet asgari ücret konusunda oldukça olumlu ve ılımlı adımlar atıyor. Hem işçiye hem de işverenlere hayırlı olmasını diliyorum.”
CEYLAN: “ÜCRET YETERSİZ, VATANDAŞ KORKUYOR”
Belirlenen yüzde 15.04 oranlı zammın az olduğunu ancak vatandaşların çekindikleri için tepki gösteremediğini söyleyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Başkanı Zeyyat Ceylan, şöyle konuştu: “Asgari ücretle çalışanların halini, isteğini anlamıyorlar. Kapitalist, Emperyalist politikalar izleyen hükümet, asgari ücret konusunda bunu bir politika haline getirdi. Toplumu perişan bir hale getirdiler. Öyle ki siyanür ile intiharların arttığı bir dönem yaşıyoruz. AK Parti ve MHP baskılarından dolayı vatandaş ses çıkaramıyor. Toplumu maddi ve manevi olarak çökerttiler. Açlık sınırının altında bir oran belirleyerek vatandaşa zulüm ediyorlar. İnsanca yaşam düzeyine gelinmesi gerekiyor. İnsanların sosyal, kültürel yaşamda kaybolmaları isteniyor ve bunun zeminin asgari ücretle hazırlıyorlar. Biz sürekli emekçinin ve işçinin hakkını koruyarak elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz.”
BUDAK: “HAYIRLI OLMASINI DİLİYORUM”
Asgari ücret oranının tüm vatandaşlara hayırlı olmasını dileyen Adalet ve Kalkınma Partisi Diyarbakır İl Başkanı Süleyman Serdar Budak, “Hem işçinin hem de işverenin mağdur olmaması için böyle bir zam oranı belirlendi. Gönül arzu ederdi ki daha yüksek bir oran olsun. Ancak böyle bir sonuca varıldı. Tüm işçi ve işverenlere hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
BOZAN: “İKTİDAR BEKLENENİ VERMEDİ”
Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan, düşük bir oran olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “ Maalesef hükümet bekleneni vermedi, bildiğini okudu. Vatandaşın insanca bir yaşam sürmesi için yoksulluk sınırı üzerinde bir zam alması gerekiyordu. İşçiler, hem yoksulluk hem de açlık sınırının altında kalan bir zam oranı ile karşılaştı. AK Parti 17 yıldır tüketim ve borçlanma üzerine bir politika izliyor. Artık bu politikanın yerine üretim odaklı bir sistemin gelmesi gerekiyor. Sanayi, tarım, hayvancılık gibi üretim kolları geliştirilmelidir. Tüketime ve israfa gelince dudak uçuklatan rakamlar harcanırken vatandaşa, işçiye istenilen zam oranı yapılmıyor. Vatandaşlar artık açlıktan dolayı intihar etmeye dahi başladı. İnsanca bir yaşam düzeyine gelinmesi gerekiyor.”
MESK: “BİR AİLENİN GEÇİMİ İÇİN YETERSİZ”
Diyarbakır Memur ve Emekli Sendikaları Konfederasyonu (MESK)’in asgari ücrete dair yaptığı açıklamada ise şu cümlelere yer verildi: “Malumunuz 2020 yılı için Asgari ücret %15 düzeyinde bir zam ile 2324 lira olarak belirlendi. Bir ailenin geçimi için yeterli bir ücret olmadığı halde bekâr bir erkek için, baba ocağında yaşıyorsa normal bir ücrettir. Evli ve çocuklu bir ailenin geçimi için yeterli değildir. Peki, nasıl olabilirdi?200 lira kira desteği devlet tarafından verilebilir ki MESK olarak Cumhurbaşkanımızdan böyle bir jest bekliyoruz. Aile yardımında, çocuk varsa yardımında makul bir artış yapılabilir, hükümet çalışanın vergi kesintilerinde indirime gidilebilir. İşverene yük olmasın diye artış kalemlerinde üç kalem belirttim üçü de devlet desteklidir. Bir anlaşmazlık olmasın diye işverene yüklediğim bir şey yok. Ama İşveren, sembolik de olsa çalışanlarını kar payına ortak edebilir. Devlet, İsrafı önlemekle, vergileri düzenli bir şekilde toplamakla, hatta gerekirse arttırarak bu iyileştirmeleri yapabilir. Daha çok, daha verimli olarak çalışıp hazineyi zengin tutmakla da yükümlüdür.”
VATANDAŞ NE DEDİ?
Asgari ücretin 2 bin 324 TL olarak açıklanmasını yeterli görmediğini belirten Mehmet Üçdağ; “Asgari ücret pek memnun edici değil. Türk-İş tarafından her ay açıklanan açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre, Aralık ayında açlık sınırı 2 bin 162 lira 70 kuruş, yoksulluk sınırı 7 bin 44 lira 62 kuruş oldu. Açlık sınırı ile 2020 yılı için belirlenen asgari ücret arasında sadece 162 lira fark varken asgari ücrete yapılan zamla benim gibi 5 öğrencisi olan bir vatandaş nasıl geçiniyor, tabi ki düşündürücü. Oturup pazarlık yapmalarına bile gerek yoktu. Devletin başkanlığına bağlı olan Diyanet İşleri Başkanlığı bile bir kişilik fitreyi 23 TL açıklamıştı. Sadece 4 kişilik bir aile için 23×4=92 bir günlük yemek ihtiyacı bunu bir aya göre hesaplarsak 30×92=2760 olması gerekirdi. Ama bunu bile hesaplamayı yapmayan birilerinden ne beklenir. Yapılan asgari ücret açıklamasından olumlu sonucu beklemeyen TÜRK-İŞ Başkanın masayı terk etmesini çok uygun gördüm” dedi.
Asgari ücretle birlikte işten çıkarmaların da yakında başlayacağını ifade eden Mehmet Ali Şeker; “Yılın bütününe bakıldığında Türk Lirası’nın Dolar karşısında değer kaybettiğini görüyoruz. Yıl boyu elektrik başta toplumun bütününü ilgilendiren akaryakıt ve temel gıda ürünlerine sürekli zam geldi. 4 kişilik bir ailenin geçim sıkıntısı yaşadığı bir dönemde asgari ücrete yapılan bu zammı az buluyorum. Asgari ücret arttı ama yeni zamlar da gelmese iyidir. Çünkü çarşı pazar yangın yerine döndü. Artık evimize meyve sebze almak için pazara gidemiyoruz. Asgari ücret artınca patronlar da yakında işçi kıyımına gitmese iyi olur. Çünkü patronlar zaten kötü olan ekonomiden dolayı yakında tasarruf tedbirleri kapsamında asgari ücretin artmasını bahane ederek işçilerini çıkarır. Asgari ücretin brütünü net maaş olarak vermeleri gerekirdi, yani 2943 TL olarak belirlemeleri gerekiyordu. Cumhurbaşkanımızdan yapacağı kıyağı da merakla bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Ahmet Baran isimli vatandaş, 1996 yılında Erbakan Hoca iktidara geldiğinde ilk anda yüzde 50 zam yaptığını söyledi. Baran; “Bir de sene başına kadar toplam yüzde 132 zam yaptı. Şimdi bakın o zaman verilen bu zam ekonominin canlanmasına denk bütçenin yapılmasına vesile oldu. Asgari ücretin normal şartlarda yoksulluk sınırında olması gerekir. Normalde bir ülkede, insan çalışmasının sonunda kendi geçimini sağlayacak bir ücreti elde edebilmelidir. Asgari ücrete yapılan adaletsizlik, görülmemiş bir eziyettir. Asgari ücret normalde Enflasyona göre yükselmesi lazım ve günümüz şartlarında 5 Bin TL olması gerekirdi! Asgarî ücrete yapılan zam günümüz şartlarında işçi ve emekçinin alın terine yakışır bir zam olmamış. Sendika; işverene karşı işçi haklarını savunan bir sivil toplum kuruluşudur. Ülkemizde çeşitli iş kollarında kurulmuş sendikalar vardır. Birkaç sendikanın bir araya gelmesiyle federasyon oluşur. Birkaç federasyonun bir araya gelmesiyle de konfederasyon oluşur. Konfederasyonlar ki, işçilerin çatı örgütüdür. İşçi Sendikaları Konfederasyonu denince ülkemizde akla önce TÜRK-İŞ gelir. İşçinin sırtından ve alın terinden toplanan aidatlarla sendika ağalığı kurulmuştur. Koltuğu kaybetmeme adına işverenle her türlü entrika ve işbirliğine girmişlerdir. İşçinin hakkını kapalı kapılar arkasında hükümete peşkeş çekmiş, kendini aklamak için de masa da kalkmakla iş bitmiyor. İşçinin hakkını savunmak onlarla istişare içerisinde olmanız ve grev yaparak meydanlarda savunmanız gerekir” diye konuştu.
Nurettin Balta isimli vatandaş; “300 TL için bu kadar pazarlık üzerine pazarlık yapmaya gerek yoktu. Açlık sınırının altındaki asgari ücret için pazarlık yapmaya ne gerek vardı. Milyonlarca işçinin ve ailenin haklarını korumaları için orada duran sendika başkanları görevlerini yerine getirmemiştir. Unutmayın sizi oralara getirenler hakkını yediğiniz milyonlardır. Neden her sene işverenlerin dediği oluyor olan yine garibana oluyor. Seçim zamanı bas bas bağırmaya gelince en öndesiniz ama asgari ücreti belirlemeye gelince sesiniz çıkmaz. Son bir yıldır şekere yüzde 16, çaya yüzde 32.25, doğalgaza yüzde 53.98, elektriğe yüzde 50,4, kırmızı ete yüzde 20 zam, köprülere yüzde 47 zam, sigaraya 6 ayda yüzde 50, cep telefonu harcına da yüzde 1000 zam yapılmışken asgari ücrete yüzde 15 zam yapılması kabul edilecek bir oran değildir” ifadelerini kullandı.
Ahmet Dinç isimli vatandaş ise asgari ücrete tepki göstererek yöneticileri kınadı. Dinç; “Bu ülke de yöneticilerle halk sanki ayrı evrenlerde yaşıyormuş gibi bir hava var. Yöneticiler ya yönetilenlerin içinde bulunduğu yoksulluğu göremiyor ya da görmek istemiyor. Yöneticiler bir an önce sokağa çıkmalı, halkın içine sürüklendiği sefaleti görmeli, gözlerine taktıkları o devasa gözlükleri çıkarmalıdır. Halk perişan, yoksul, halk aç, Cumhurbaşkanı kıyak yapacağız demişti. Hey Allah razı olsun. Cumhurbaşkanım, öyle bir kıyak yaptınız ki asgari ücrette artık sırtımız yere gelmez! Üç çocuk diye diye bize çocuk yaptırdınız. Şimdi de yokluk ve sefalet içinde nasıl yaşanılır bize öğretmeye çalışıyorsunuz herhalde” diyerek tepkisini gösterdi.
Kaynak: Güneydoğu GÜNCEL