Lila Kozmetik Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cansız, dünyada her saniyede 1 kişinin Lila ürünlerinden kullandığını gururla açıklıyor. Sıradan bir işletmenin, azim ve kararlılıkla ve birbiri ardına aşılan hedefler sonucunda, 17 yılda devler arasına girmesinin timsali.
Şirketin Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi (OSB) içindeki fabrikasının peyzajı bile nasıl farklı olduklarının bariz bir kanıtı. Palmiyeler, Bonzai Zeytin Ağaçları, zarif bir mimari. Nedir bu farkın sırrı? Bu başarı hikayesi nasıl gelişti? Prensip olarak medyadan uzak duran Mehmet Cansız, 400 kişilik dev kadrosuyla Lila Kozmetik’in başarı öyküsünü anlattı.
İşte, Başarılı işadamı Mehmet Cansız ile yaptığımız röportajımızın detayı;
“17 YIL ÖNCE YOLA ÇIKTIK”
Şirketiniz ne zaman kuruldu? Lila ne yapıyor?
2003 yılında kurulan bir şirketiz. Bizim işimiz gücümüz, güzellik. Saç boyası üzerine kurulan şirketimiz, kadınların saçlarını güzelleştirmek için çalışıyor. 17 yıl önce Diyarbakır’dan yola çıktık. İlk olarak toptancılar sitesi içinde, merdiven altı diyebileceğimiz bir imalathanede başladık. Geldiğimiz noktada 30 ülkeye ihracat yapan, ürünleri Türkiye’de her yerde ulaşılabilir olan bir firma haline geldik. Türkiye’nin metropollerinden en küçük yerleşimine kadar birçok noktada, son kullanıcı ürünlerimizi bulabiliyor. Dünyada saniyede bir kişi ürünlerimizi kullanıyor. 2021 yılında bunu saniyede 1,2 kişiye çıkarmayı hedefliyoruz.
“SAÇ BOYASI ZAHMETLİ SEKTÖR ANCAK, BİZDE ÇOK BÜYÜK BİR AZİM VARDI”
Saç güzelleştirmek için kimya ile uğraşmak, önemli AR-GE çalışmaları yapmak gerek. Nasıl cesaret ettiniz böyle bir girişime?
Saç boyası oldukça zor bir alan, genellikle büyük şirketlerin tekelinde olan bir üretim alanı. Zahmetli ancak bizde de çok büyük bir azim vardı. İlk günden bu yana kimsenin üretmediği, 50 yıl, 100 yıl sonra bile insanların her zaman kullanabilecekleri, ihtiyaç duyabilecekleri bir ürün üretmek istedik. Bu da bize saç boyası olarak geldi. Doğrusunu söylemek gerekirse eşimin bu başarıda payı çok büyük. Kendisi kimyager. Onunla birlikte bu işin mutfağına girdik ve geliştirdik. Deneme yanılma derken, azimle bu noktaya geldik. Şu anda 400 kişiyi geçiyor çalışan sayımız.
“ÜRÜNÜMÜZ 10 BİN ŞUBELİ MARKETLERİN RAFINDA BULUNUYOR”
Biraz da pazarlama stratejinizi anlatır mısınız?
Bizim ürünümüzü 10 bin şubeli marketlerin rafında bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin en küçük bir ilçesinin rafında da bulabiliyorsunuz. Biz doğrudan pazarlamayı bu discount marketlerle yapıyoruz. Bu nedenle son tüketiciye her yerde ulaşabiliyoruz.
“İŞİMİZ GÜCÜMÜÇ ÜRETMEK VE İSTİHDAM OLMALI”
Karşılaştığınız zorluklar oldu mu?
Bizim işimiz gücümüz üretmek ve istihdam olmalı. Evet bu kentte olaylar oluyor. Bu iş daha da zorlaşıyor ama biz buradaki bu tür zorluklarla ilgilenmiyoruz. Bu zorlukları nasıl aşarız, nasıl büyürüz, nasıl dünyanın diğer ucuna mal gönderebiliriz. Buna odaklanıyoruz. Burada kalifiye eleman bulamıyoruz. Hammaddeye uzağız, bunlar büyük handikaplar. Ancak bu kentte çok büyük işsizlik var. Dönem dönem eleman alacağımız zamanlarda mutlaka sosyal medya hesabıma, telefonuma iş talepleri yağmaya başlar. Biz şu anda 400 kişiye istihdam sağlayabiliyoruz. Umarım bu bin kişi olur, 10 bin kişi olur. O zaman ne mutlu bize deriz.
“EKSTRA BİR YARARLANMAMIZ YOK”
Devletten Teşvik aldınız mı?
Herkesin faydalandığı devlet teşviklerinden biz de yararlanıyoruz. Ekstra bir yararlanmamız yok, ekstra için beklentimiz de yok.
“DİLLERE DESTAN BİR BAHÇE YAPTIK”
Fabrikanız yeni binasında en dikkat çekici özeliği peyzajınız! Peyzaj’a neden bu kadar önem verdiniz?
Fabrikanın peyzajında, dillere destan bir bahçe yaptık. Diyarbakır’da fabrika bahçesine palmiye eken, Bonzai Zeytini diken ilk biziz. Umarım bu bir örnek olur belki başka arkadaşlarımız da peyzaja önem verirler. Ancak biz bundan daha ziyade Türkiye’de Good Manufacturing Practice* (GMP) kurallarına uygun, modern bir tesiste üretim yapıyoruz. İlk başladığımız yer 100 metrelik bir alandı. Ürettik, stok yaptık. Büyüdük. Kısacası biz nasıl üretebiliriz, nasıl istihdam yaratabiliriz, nasıl büyüyebiliriz, odaklandığımız nokta bu. Yoksa mızmızlanarak bir yere varamayız. Olumsuz haberler olaylar olabilir ama biz de burada karda açan bir çiçek gibiyiz.
“PERSONELİME DEĞER VERİYORUM”
Şirketinizin kurumsal web sitesinde, mutlu personel vurgusu var. Neden bu kadar önemli?
Personelimiz oldukça mutlu olmalı. Onlara değer veriyorum çünkü empati yapıyorum. Kendimi onun yerine koyuyor ve düşünüyorum: ‘Ben bir işçi olsa idim burada bu kadar saat çalışıp, yorulup, o zorluğu yaşasam ne düşünürdüm’ diyorum. O zaman bazı koşulları daha da iyileştiriyoruz. Çünkü biz de insanız. Neticede biz de Diyarbakır çocuğuyuz. O yetiştiğimiz ortamı biliyoruz. Biraz da ileriyi görerek, işyerimizi çalışanlar için nasıl modernize ederiz, çalışanların konforunu nasıl artırırız, küçük jestlerle, mesela yemek yedikleri ortamı bir restoran havasına getirerek mutlu olmalarını ve sağlamaya çalışıyoruz. Arada çelişikler de yapıyoruz. Bu tür aktivitelerle onların mutlu olmalarını sağlıyoruz.
“ÜLKE ÇAPINDA BÖLGE MÜDÜRLÜKLERİMİZ VAR”
Kurumsal ağınızdan biraz söz eder misiniz? Bu ağ kapsamında başka yere taşınma fikriniz var mı?
Bizim ülke çapında bölge müdürlüklerimiz var. Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana’da bölge müdürlüklerimiz var. Ürettiğimizi o bölgelere göndeririz. Orada onlar satışını yaparlar. Bizim üretimimizi başka bir yere taşımak gibi bir düşüncemiz kesinlikle yok. Çünkü biz burada doğduk, burada büyüdük ve burada öleceğiz. Bu bölgenin istihdama ihtiyacı var. Batıdaki istihdamı bulabiliyor. Ama buradaki bulamıyor. O yüzden buradan gitmek gibi bir düşüncemiz yok.
“ALTIN TEPSİDE HAYATA GELMEDİK”
Temponuz yüksek olmalı, kendinize de zaman ayırabiliyor musunuz?
Böyle bir kurumun ayakta kalması için çok seyahat ediyoruz. Klasik bir arkadaş çevrem var. Zaman buldukça onlarla beraber oluyoruz. Ben halen de geçmişte gittiğim kahveyi değiştirmedim. Beni bir ciğercide yada kahvehanede okey oynarken görmek elbette ki mümkün. Altın tepside gelmedik sonuçta.
“YAPTIKLARIMIZLA GÜNDEME GELMEK İSTİYORUZ”
Medyada çok yer almak istemiyorsunuz anlaşılan!
Biz yaptıklarımızla gündeme gelmek istiyoruz. Bizim işimiz gücümüz markamız ve bu markayla ne kadar çok kitleye ulaşabilmek arayışı. Diyarbakır’dan bir ürün çıkıyor, marka oluyor, sonra sektörde bir numara oluyor. Bu çok değerli benim için.