Diyarbakır’da 2015 yılında yaşanan şehir çatışmalarından sonra sokağa çıkma yasağı uygulanan Sur’a ilk kez sivil toplum kuruluşlarının girmesine izin verildi. Sur’da inceleme yapan TMMOB heyeti gördükleri manzara karşısında şaşkınlığa uğradı.
PKK’nın şehir yapılanması YPS üyelerinin kazdığı hendekleri kapatmak, barikatları kaldırmak amacıyla 2015 yılında başlatılan operasyon haftalarca sürdü. Operasyon nedeniyle sokağa çıkma yasağı uygulanan Sur’a kimsenin girişine izin verilmedi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği üyelerinin 2015 yılında yaptığı hasar tespit çalışmasının ardından Sur’a hiçbir STK da sokulmadı.
Mimarlar Odası’nın valiliğe yaptığı başvuruya olumlu yanıt verildi. Bunun üzerine aralarında Mimarlar, Harita Mühendisleri, Şehir Plancıları Odaları üyeleri ve arkeologların da bulunduğu bir heyetin Sur’a girmesine izin verildi. Sur’a giren heyet yeni yapılan yapılar, eski yapılar ve bölgenin son halini inceledi.
“SUR’DA BAMBAŞKA BİR TABLO İLE KARŞI KARŞIYA KALDIK!”
İncelemeyle ilgili soruları yanıtlayan Mimarlar Odası Şube Eş Başkanı Şerefhan Aydın, Sur’da bambaşka bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Aydın, “Benim de orada çok anılarım vardı ama sanki bir çölün ortasına girdik. Yeni yapılan yapıları baktığımızda sanki bambaşka bir yerdi. Sur’u andıran hiçbir imarat yok orada. Kalan birkaç tane tarihi yapı, onlar da harabeye dönüşmüş, evlerin içini gezdiğimiz zaman günlük yaşamda terk edip oradan çıkanların tablosunu gördük. Eşyalarını dahi alamayıp orayı terk etmek zorunda kalan binlerce insan vardı. Bir bütünen baktığımızda sanki büyük bir savaş yaşanmış, sonrasında biz alana gitmişiz gibi bir tabloyla karşılaştık. Biz uzun süreli yasak başlamadan önce de sokaklara girdik, hasar tespiti çalışması yaptık. Ancak şu an baktığımızda ortada sokak yok. Orada bulunduğumuz bir anda nerede olduğumuzu bilmiyorduk. Sadece çok kısa kalan bir sokak vardı orada. Bazı şeyleri anımsayabildik. Onun dışında kalan yapı kalıntılarının nereye, hangi mahalleye, hangi sokağa ait olduğu noktasında ne fikir ne bir emare vardı. Mahalle, sokak, yapı yok olmuş. Savaş sonrası bir kent tablosu diyebiliriz. Ben zamanında Kobani’ye de gitmiştim. O zaman oradaki hislerle aynı hissi taşıdığımı söyleyebilirim” dedi.
“TESCİLLİ YAPILAR DA YIKILDI!”
Aydın, tescilli yapıların yıkıldığını da tespit ettiklerini vurgulayarak, “Biz Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne kaç tane tescilli yapının yıkıldığını sorduk şimdi bize bildirdiler ve kabul ettiler. Şu ana kadar kabul etmiyorlardı. Ortaya çıktı ki ciddi bir sayıda yapının orada olmadığı, tarihi tescilli yapının kalıntıları ile birlikte oradan kaldırıldığını gördük. Evin içerisinin kazıldığını, define arandığı ortadaydı. İş makineleri molozları farklı noktalara taşıdığı, bazı yerlerde dolgu yaptığı gözlemi var. Bu da define iddiamızı ispatlarcasına karşımıza çıktı” diye konuştu.
SOYUKAYA: “ÇOK ÜZGÜNÜM”
İncelemeye katılanlardan biri de eski Büyükşehir Belediyesi Alan Yönetim Daire Başkanı Nevin Soyukaya’ydı. İzlenimlerini anlatan Soyukaya, çok üzgün olduğunu söyledi. Doğduğu sokakların artık olmadığına dikkat çeken Soyukaya, “Avucumun içi gibi bildiğim Sur’u tanıyamadım. Onu söyleyerek başlamak istiyorum, inanılmaz ve trajik bir durumdu. Çok üzüldüm, doğduğum alan bambaşka bir şeye dönüşmüştü. Referans alabileceğimiz doğru dürüst bir yapı kalmamıştı. Birkaç anıtsal yapının dışında hiçbir şey kalmamıştı. Birkaç sivil mimari eser kalmıştı, onların da bütünlüğü bozulmuştu. Geri kalan bomboş arazi ve son derece ruhsuz, kimliksiz, Diyarbakır ile alakası olmayan yeni yapılar inşa edilmişti. Kentin özgün mimarisiyle uygun hiçbir yapı yoktu. Kentin bütünlüğü de çok ciddi anlamda yok edilmişti. Ada, parsel, sokak sınırları tamamen yok. Parseller, adalar birleştirilerek çok büyük parsellere dönüştürülmüş. Orası artık Diyarbakır değil, şehrin otantikliği, özgünlüğü, bütünlüğü tamamen yok edildi. Orada doğmuş biri olarak beni çok üzdü, çok zedeledi” diye konuştu.
Heyetin incelemelerinden çıkan sonuç, bir rapor haline getirilerek, kamuoyuyla paylaşılacak.
Kaynak: VOA Türkçe