Danıştay, Sur ilçesindeki Dengbêj Evi’yle ilgili acele kamulaştırma kararını iptal iptal etti. Konuyla ilgili açıklama yapan Mimarlar Odası Şube Eşbaşkanı Şerefhan Aydın, “Henüz kararın iptali için dava açmayan tescilli yapı sahipleri hukuk yoluna başvurmalıdırlar” uyarısında bulundu
Bakanlar Kurulu’nun 21 Mart 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımladığı kararla Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki yapılar için “acele kamulaştırma” kararı vermesine ilişkin hak sahiplerinin verdiği hukuk mücadelesi, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) takılmıştı. Mezopotamya Ajans’ta yer alan habere göre Danıştay ve AYM, “acele kamulaştırma” kararının iptal edilmesi için yapılan başvuruları reddetmişti. Diyarbakır Mimarlar Odası da hakkında kamulaştırma kararı alınan kültür varlığı niteliğindeki Dengbêj Evi ve diğer yapılar için Danıştay’a başvurdu. Danıştay 6’ncı Dairesi, odanın bu talebini reddetti. Oda, kararın bozulması için temyiz talebini, bir üst kurul olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na (DİDDK) taşıdı. DİDDK tetkik hakimi, Oda’nın kendisine ait kültür varlığı niteliğindeki yapıyla ilgili talebini yerinde görerek, “Korunması gerekli kültür varlığı olan taşınmazların 2942 Sayılı Kanun’un 27’nci maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi hukuken mümkün olmadığından, bu nitelikteki dava konusu taşınmazın acele kamulaştırılmasına yönelik dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı; bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozularak, söz konusu Bakanlar Kurulu kararının dava konusu taşınmaza yönelik kısmının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir” dedi.
“KANUNDA BÖYLE BİR ATIF YOK”
DİDDK de hakimin düşüncesini yerinde görerek kültür varlığı niteliğindeki yapıları ilgilendiren 2863 Sayılı Koruma Yasası’nı hatırlattı ve “acele kamulaştırma” kararına yasada atıf yapılmadığını belirterek şu ifadelere yer verdi: “Yasada bu nitelikteki taşınmazların kullanımı ve devri ile bu taşınmazlara yönelik fiziki müdahalelere ilişkin tüm usul ve esaslar kurala bağlanmış, taşınmaz kültür varlıklarının kamulaştırılması konusunda yetkili olan idareler tarafından izlenmesi gereken usul ve prosedürler ayrıntılı olarak belirtilmiş; ancak özel düzenleme niteliğindeki 2863 sayılı yasanın 15’nci maddesinde taşınmazların kamulaştırılması konusunda istisnai bir yöntem olan acele kamulaştırmaya ilişkin herhangi bir düzenlemeye ya da bu konuda 2942 sayılı Kanun’un 27’nci maddesine yönelik herhangi bir atıfa yer verilmemiştir.” Üst kurul, Bakanlar Kurulu’na kültür varlıklarını acele kamulaştırma yetkisi olmadığına dikkat çekerek, “Korunması gerekli kültür varlığı niteliğinde olan taşınmazların 2942 sayılı 27’nci maddesinde öngörülen acele kamulaştırma usulü kapsamında değerlendirilebilmesi hukuken mümkün olmayıp, aksi yöndeki yaklaşımın, korunması gerekli kültür varlığı olan taşınmazların bu niteliğinin göz ardı edilerek, kamulaştırmalarda 2863 sayılı yasa uyarınca öngörülen sürecin ve kamulaştırmaya yetkili olan ilgili idarelerin bu yetkilerinin bertaraf edilmesine sebebiyet verebileceği açıktır” dedi.
HUKUKA UYGUN DEĞİL
Mahkeme, açıkladığı gerekçelerle Danıştay 6’ncı Dairesi’nin ret kararında hukuka uyarlık bulunmadığını belirterek, bozduğu kararın gerekçesinde şu ifadelere yer verdi: “Yukarıda yer verilen değerlendirmeler doğrultusunda, korunması gerekli kültür varlığı olan taşınmazların acele kamulaştırılması hukuken mümkün olmadığından, 2942 sayılı Kanun’un 27’nci maddesi uyarınca tesis edilen 21/03/2016 günlü, Bakanlar Kurulu kararının sivil mimarlık örneği korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olan Diyarbakır İli, Sur İlçesi, Ziya Gökalp Mahallesi, 415 ada, 15 parsel sayılı dava konusu taşınmaza yönelik kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.” Mahkeme kararının, “acele kamulaştırma” kapsamına alınan kültür varlığı niteliğindeki yapılar için emsal olduğu belirtiliyor.
“TARİHİ BİR SUÇ İŞLENDİ”
Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi ise karar ilişkin oda binasında bilgilendirme toplantısı düzenledi. Mimarlar Odası Şube Eşbaşkanı Şerefhan Aydın, yaklaşık 3 yıl önce 2 Aralık 2015 tarihinde “güvenlik” gerekçesiyle Diyarbakır’ın kentsel sit alanı olan binlerce yıllık tarihi geçmişi olan Suriçi’nde 6 mahallede sokağa çıkma yasağı ilan edildiği ve akabinde çatışmaların yaşandığını hatırlattı. Her yönüyle ağır tahribatların yaşandığı ve sonrasında resmi kurumlarca gerçekleştirilen yıkımlarla binlerce yıldır yaşamın kesintisiz biçimde sürdüğü mahallelerin adeta bir çöle çevrildiğini belirten Aydın, bu alanda kurtarılabilecek binlerce yapıyla özellikle yüzlerce tarihi tescilli yapının yıkıldığını ve tarihi bir suç işlendiğini dile getirdi.
“EMSAL NİTELİĞİNDE”
Yüzlerce tescilli yapı arasında mülkiyeti odalarına ait olan Mala Dengbêjan’ın (Dengbej Evi) da bu karar kapsamına alınan tescilli yapılardan biri olduğunu hatırlatan Aydın, şöyle devam etti: “Karara karşı o dönem meslek örgütlerimiz ve sivil toplum kuruluşları tarafından çeşitli eylemsellikler geliştirilmiş ve iptali için davalar açılmıştır. Biz de Bakanlar Kurulu kararından hemen sonra Mimarlar Odası olarak mülkiyeti odamıza ait olan ve Kürt sözlü edebiyatını ve yaşanmışlıklarını günümüze taşıyan Dengbêj kültürünün devamlılığına katkı olması amacıyla kente kazandırılan tarihi-tescilli yapımızın kamulaştırma kararının iptaline yönelik yargı yoluna başvurmuştuk. Başvurumuz, Danıştay 6. Dairesi tarafından reddedilmişti. Ancak temyiz istemimiz sonucu mülkümüz olan Dengbêj Evi’nin acele kamulaştırma kararı DİDDK tarafından 2’ye karşı 8 oy ile iptal edilmiştir. Gerekçeli kararda özet olarak belirtmek gerekirse, korunması gerekli kültür varlıklarının yani tescilli yapıların kamulaştırılamayacağı belirtilmiştir. Bu kararın, tüm tescilli yapılar için de emsal niteliğinde olduğunu da belirtmek isteriz. Dolayısıyla henüz kararın iptali için dava açmayan tescilli yapı sahipleri hukuk yoluna başvurmalıdırlar” şeklinde konuştu. Sadece tescilli yapılar değil, Sur’daki tüm parseller için alınan acele kamulaştırma kararının iptal edilmesi gerektiğini savunan Aydın, gerek yapısal alanlarda gerekse de toplumsal alanda gelişen bu yıkımın daha fazla ilerlemeden durdurulması için mahkemelerin gerekli iptal kararların bir an önce alınması iradesini göstermeleri gerektiğini söyledi.