Bakanlar Kurulu’nun Sur için aldığı “acele kamulaştırma” kararının mülkiyet gaspı olduğunu ileri süren ve buna karşı 140 kişinin AYM’ye bireysel başvuruda bulunduğunu belirten Avukat Süleyman Şahin, Sur sakinlerinin sabretmesi gerektiğini, haklı oldukları davayı mutlaka kazanacaklarını söyledi.
Kentsel Sit Alanı ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde, Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş mahallelerinde 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı, 3’üncü yılını doldurdu. Mart 2016 yılında çatışmalar sona ermesine rağmen sokağa çıkma yasağının kaldırılmadığı Sur’da, 6 mahallede yıkım çalışması başlatıldı. Ardından Bakanlar Kurulu kararıyla riskli alan ilan edilerek, ilçenin yüzde 70’ine tekabül eden ve 6 bin 300 parsel, “acele kamulaştırma” kapsamına alındı. Kamulaştırma kararı, çatışmaların yaşanmadığı mahalleleri de kapsarken, “acil kamulaştırma” kararının iptali için sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve Diyarbakır Barosu, Diyarbakır İdare Mahkemesi’ne başvurdu. İdare Mahkemesi’nin dava açılmasını reddetmesi üzerine Sur’daki mülk sahipleri, konuyu Danıştay’a taşıdı.
DANIŞTAY’DAN RET
“Acele Kamulaştırma” kararının yürütmesinin durdurulması ve işlemin iptali için Bakanlar Kurulu’nu temsilen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine açılan dava, Danıştay 6. Dairesi’nce reddedildi. Bunun üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz başvurusunda bulunan mülk sahipleri, Danıştay 6. Dairesi’nin ret kararının yasaya ve usule aykırı olduğunu belirterek, kararın iptal edilmesini istedi. İptal başvurusunu inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, oy çokluğuyla itirazı reddetti. Danıştay’ın ret kararından sonra Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) ve Sur Platformu adına davayı takip eden hukukçular, kararın yasaya aykırı olduğunu savunarak, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.
“MÜLKİYET GASPI”
AYM’nin başvuruya ilişkin bir karar vermesi beklenirken, kamulaştırma davalarını ÖHP adına takip eden avukatlardan Süleyman Şahin, Sur’da yapılmak istenenin; kent ve toplum yararına bir ihya çalışması olmadığını, askeri-güvenlikçi imar çalışması olduğunu iddia ederek, “yapılanın hukukun ayaklar altına alınması ve mülkiyet gaspı olduğunu” kaydetti. Danıştay Mahkemesi’nin verdiği kararda iki hakimin karşı oy kullandığını hatırlatan Şahin, “Hakimler, bu kararların olağanüstü durumlarda alınabileceği ve ilçenin tarihsel bir sit alanı olduğu gerekçesiyle bu kanunun uygulanamayacağı noktasında karar verilmesi gerektiğini belirtti” dedi.
AYM’YE 140 BİREYSEL BAŞVURU
AYM’ye taşınan davanın iki yıl sürebileceğini ifade eden Şahin, “Olumlu bir karar bekliyor muyuz? Şunu söyleyebilirim, yargının siyasallaştığı bu süreçte bize göre imkansız gibi bir şey ama; mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. AYM’ye 140 bireysel başvuruda bulunduklarını dile getiren Şahin, olumsuz sonuç aldıkları takdirde davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacaklarını kaydetti. Konunun taşınması durumunda AİHM’in Türkiye’yi mahkum edeceğini savunan Şahin, mahkumiyetin nedenlerini şöyle anlattı: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2012 yılında riskli alan araştırmasında, Sur’daki yapıların sadece yüzde 6’sının riskli olduğunu tespit etmiş. Şimdi 2016 yılına gelindiğinde ne değişti de Sur’un tamamı için yıkım kararı verildi? Jeolojik bir araştırma ve bilimsel bir çalışma yapılmalı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görüşü ve onayı alınmalıydı. Sur gibi 8 bin yıllık bir tarihe sahip bir yerde kamulaştırma kararı alındığında Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan mutlaka onay alınmalıydı. Bu gereklilik de yerine getirilmemiş. Üçüncüsü, bu tür durumlarda yerleşik halkın üçte ikisinin onayı alınması gerekirdi. Bu da yapılmamış, halkın onayı alınmamış. Yapılan işlemlerin tamamı hukuksuz. Tüm bunlar yan yana gelince AİHM’in olumlu bir karar vereceğine kesin gözüyle bakıyoruz.”
İLÇENİN DEMOGRAFİK YAPISI
Mahkemelerin ret kararlarının, mülkiyet hakkını koruma altına alan Anayasa’ya, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’na ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) açıkça aykırı olduğunu ifade eden Şahin, vatandaşların mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ve kamulaştırma kararının tarihi ilçenin demografik yapısının değiştirilmesine dönük olduğunu söyledi. Çevre Şehircilik Bakanlığı bünyesinde kurulan uzlaşma komisyonu ile uzlaşmayan Sur sakinlerinin sabretmesi gerektiğini, davayı mutlaka kazanacaklarını belirten Şahin, komisyonla uzlaşan ve belgeleri imzalayan vatandaşların açtığı davalardan ise olumlu bir sonuç çıkmayacağı uyarısında bulundu. (MA)