Siyasi partilerin Diyarbakır il başkanları, fiyat artışları nedeniyle zincir marketlere cezalar kesilirken doğrudan hükümetin denetiminde olan elektrik, doğal gaz, benzin, motorin ve LPG’ye yüzde 30 ile yüzde 125 oranında değişen zam yapılması nedeniyle hükümeti topa tuttular.
Döviz kurunun yükselmesiyle yaşanan fahiş fiyat artışları, yeni zamlarla birlikte asgari ücret zammını geride bıraktı. Yapılan müdahale ile döviz kurunun düşmesi hem toplumda hem de hükümette haklı olarak fiyatların düşmesi beklentisi yarattı. Kurun düşmesine rağmen fiyatlarda indirime gitmeyen zincir marketlere, hükümet kanadından fiyat indirime gidilmesi çağrısı yapıldı. Çağrıları kulak ardı eden zincir marketlere cezai müeyyideler hatırlatıldı. Yapılan uyarıları dikkate almayan zincir marketlere yüklü para cezaları kesildi. Hükümetin özel sektöre yönelik fiyat denetim politikası kamuoyunda olumlu bir beklenti yaratırken hükümete bağlı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun elektrik, doğal gaz, benzin, motorin ve LPG’ye yüzde 30 ile yüzde 125 oranında değişen zamlar yapması tepkilere neden oldu.
Hükümet bir yandan gıda sektörü başta olmak üzere fahiş fiyatlar nedeniyle şirketlere ceza kesme yoluna gitmesi diğer yandan ise doğrudan kendi denetiminde olan elektrik, doğal gaz, benzin, motorin ve LPG’ye yüzde 30 ile yüzde 125 oranında değişen zam yapmasını Diyarbakır’daki siyasi parti temsilcilerine sorduk.
GELECEK’TEN ‘IŞIK SÖNDÜRME’ KARARI
Zamlara karşı her gece ışık söndürme kararı alan Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç, gelişmeyi hükümetin ülkeyi yönetme kabiliyetini kaybetmesine bağlayarak, “Hükümet 2019 yılından bu yana ülke yönetim kabiliyetini kaybetmiştir. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemini, partili devlet yönetimi olarak kabul ederek ülkeyi yönetmeye çalışıyorlar. Bunun en açık göstergelerinden biri de ekonomi yönetimidir. Kaç tane bakan, bakan yardımcısı, merkez bankası başkanı değiştirildi, kimse bilmiyor. Bunun yanında kendisini devletin sahibi olarak gören cumhurbaşkanı bu süre zarfında kaç defa kendisiyle çelişen uygulamaya gittiğini de biliyoruz. Her seferinde söylediğinin karşılık görmediğini fark eden Cumhurbaşkanı yanlıştan dönme yerine ilgili bakanı veya bürokratı değiştirme cihetine gidiyor. Son zamanlarda bunun da işe yaramadığını fark etmiş olmalı ki bu kez ayetlerle gerekçe sunmaya, bazı bakanlar da aynı telden çalmaya başladırlar. Vatandaş geçinemiyor, borçlarını ödeyemiyor, ekonomi bozulmuş freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı giderken yılın ilk günü fahiş zamlarla uyandık. Bu kadar yokluk var iken yeni yapılan zamlar yokluğu daha da derinleştirecektir. Ülke tarihinin en yüksek orandaki zamlarına karşı vatandaş tepkisiz kalmak zorunda kalıyor. Çünkü yaratılan korku ve tehdit atmosferi nedeniyle tepki gösterecek cesareti bulamıyorlar. Biz Gelecek Partisi üyeleri olarak her gün saat:21’de ışıklarımızı söndürerek tepkilerimizi gösterme kararı aldık. Tüm vatandaşlarımıza aynı tepkiyi göstermeye davet ediyoruz. Belirttiğimiz tüm olumsuzlukların çözüm adresi en yakın tarihteki seçimlerde hükümet ortaklarını hak ettikleri yere kendilerini göndermek olacaktır.” diye konuştu.
DEVA: ZAMLARIN SEBEBİ İKTİDARDIR
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesiyle fiyatların yükselme trendini paylaşan Demokrasi ve Atılım Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden bu yana elektrik tarifelerindeki artışın sanayi ve ticarethanelerde yüzde 500’ü aştı. Tarımsal sulamada yüzde 423’e, mesken tarifesinde ise yüzde 262’ye ulaştı. Doğal gazda Ocak 2018’den bu yana elektrik üretici tarifesindeki artış yüzde 590’a, sanayi tarifesindeki artış yüzde 688’e ve mesken tarifesindeki artış yüzde 144’e vardı. Zamlar, hayatın her alanına sirayet etti/ediyor. Bunun en önemli müsebbibi ülkeyi yönetmek kudretinden yoksun iktidardır. Sanayinden tarıma, üretimden tüketime kadar hayatın her alanına sirayet eden bu durumu yönetecek siyasi kabiliyetini iktidar artık yitirmiştir. Bu politikasızlık, sanayiyi durdurma noktasına getirmek, tarımsal üretimi yok etmekle, üretim ağının göz ardı edilmesiyle ve topyekûn bir yoksullaşmaya neden olmakla kalmayacak, ithalata bağımlılığı daha da artıracak. Bu durumu ilerleyen zamanlarda vatandaşlar olarak daha çok hissedeceğiz ne yazık ki. Elektrik evlerde ateş pahası oldu. Evlerde daha çok düşük kaliteli kömür, atık plastik ve orman ürünleri yakılacak. Sağlık ve çevre sorunlarının hızla büyümesi riskiyle karşı karşıyayız.” diye konuştu.
‘SANDIK GÜNÜ FATURAYI ÖDEYECEK OLAN İKTİDARDIR’
Hükümetin hem fiyatların indirilmesini istemesi hem de zam yapmasındaki çelişkiye dikkati çeken Ülsen, “AKP İktidarı, gece yarısı kararnameleriyle ülkeyi yönetme alışkanlığını yılbaşı gecesinde de gece yarısı zam yağmuru ile sürdürmüştür. Açıktır ki bu zam yağmuru, yanlış ekonomi politikalarının kaçınılmaz sonucudur. Yanlış bir enflasyon/faiz politikasında ısrar etmek ülkeyi uçurumun kenarına getirmiştir. 1970’lerden kalma ekonomi politikaları ile kurla mücadele ettiğini söyleyen iktidar, ülkenin dolar rezervlerini tüketerek, faiz meselesinde adeta ‘evi arka kapıdan’ dolanmaya çalışmaktadır. Baskı ile tehdit ile ekonomi politikaları yürütülemez. Tam da bundan dolayı iktidara soruyoruz: Marketlere zam denetimi yaptığınız gibi, akaryakıt ve enerji dağıtım firmalarına da bir denetim yapacak mısınız? Belediye zabıtalarını akaryakıt istasyonlarına ve elektrik dağıtım şirketlerine gönderecek misiniz? Gece yarısından 12 saat öncesinde fahiş fiyatlarla mücadele sözü veren Sayın Erdoğan, 12 saat sonra yeni yıla yeni zamlarla girdiğimizin acaba farkında mısınız? Yoksa vatandaşın belini bükecek bu denli zamları sizden habersiz, size rağmen mi yaptılar? Herkese indirim çağrısı yapıyorsunuz. Devlet olarak bu indirim çağrısını öncelikle devlet kontrolündeki kalemlere yapmanız gerekmez mi? Zamlarla faturayı vatandaşa ödeteceğiniz kesin lakin sandık günü geldiğinde faturayı asıl ödeyecek olan iktidardır. Demokrasilerde hesap günü sandığın geldiği gündür. Ne kadar geciktirirseniz geciktirin; sandık gelecek ve siz de sandıkta bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödeyeceksiniz. Yol yakınken seçim kararı alın; hem siz daha fazla vebalden kurtulun hem de ülke rahatlasın.” şeklinde konuştu.
SP: ZAMLAR ASGARİ ÜCRETİ GÖLGEDE BIRAKTI
“İktidarın yanlışlarına milli ve manevi değerlerimizi alet etmesi kabul edilemez.” diyen Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Abdurrahman Ergin, şöyle konuştu: “Kur Korumalı Mevduat’a İslami kılıf uydurmak için faize ‘devlet desteği ve hibe’ adını verip, buna cevaz verenlere ‘Allah’tan korkun’ diyoruz. İktidar bahane üretme yeri değil, icra yeridir. İktidar halkın derdiyle dertlenme yeridir, halkın çektiği sıkıntıyı anlama yeridir! Asgari ücrete yapılan zam için ‘Tarihimizde böyle bir şey olmadı.’ dediler. Halbuki bu arkadaşlar iktidara gelmeden 5 sene önce Erbakan Hoca yüzde 130 zam verdi! Asgari ücret bu zamma rağmen açlık sınırının altına indi. Geçen yıla göre kıyaslandığında ihtiyaç malzemelerinin büyük bir kısmı yüzde 100 daha pahalı olduğu bir zamanda asgari ücrete yapılan yüzde 50 zam karşısında enflasyon bu zammı gölgede bırakıyor. İktidar işine geldiği gibi kavramlara yeni isimler uyduruyor: Zam değil, güncelleme; yüksek döviz kuru değil, rekabetçi kur; ekonomik kriz değil, ekonomik kurtuluş savaşı; israf değil, itibar; saray değil, külliye… Müslümanlık ciddiyet ve doğruluk ister. Müslüman; yalan söylemez, iftira etmez, israf etmez, yolsuzluk yapmaz, rüşvet alıp vermez! Merhametlidir, Müslüman, alçak gönüllüdür! İslam’ı doğru anlamaya, yaşamaya ve anlatmaya mecburuz! Yanlışlarınızı İslam kisvesiyle örtmeye kalkarsanız belki bir kesim insanı kandırırsınız, ama bunun hesabını Allah’a veremezsiniz! İnsanımızın, iktidarda bulunanların gözlerine bakınca bir ışıltı göremediğini biliyoruz. Zira; ekonomi gözlerdeki ışıkla değil, sofradaki ekmekle ölçülür. Maalesef 2021 yılı, vatandaşın ekmek kuyruklarına mahkum edildiği bir yıl oldu. Işıltılı makamlar sizin gözlerinizi kamaştırmış olabilir, ama vatandaşın gözünde kaygı var, endişe var, umutsuzluk var. İnşallah 2022 yılı kaygının güvene, endişenin de umuda dönüştüğü bir yıl olacak. Biz, insanımızın gözlerindeki ışıltıyı yeniden kazanması için mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi birlikte sürdürecek, birlikte kazanacağız. Neşemizi, umudumuzu, gözlerimizdeki ışıltıyı yeniden ve hep birlikte geri alacağız.”
HÜDA PAR: KATLANILMAZ BİR SORUN HALİNE GELDİ
Durumun katlanılamaz bir hale geldiğini dile getiren Hür Dava Partisi Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç, şunları söyledi: “Ekonomik olarak sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Hükümetin düşük faiz yüksek ihracat, üretim yatırım ve istihdam vaadiyle yeni bir ekonomik politikasına geçildiğini ifade etmesi sonrasında hiçbir şey eskisi gibi kalmadı. Fiyatlardaki artışın can yakıcı düzeye çıkması, temel gıda maddelerinden ev kiralarına en zorunlu giderlerin karşılanamaz duruma gelmesi karşısında hayat pahalılığı, vatandaş için sadece en önemli değil, katlanılamaz bir sorun haline gelmeye de başlamış bulunuyor. Bu çerçevede epey bir zamandan beri medya ve siyasette de enflasyon, ücret ve maaşlara yapılan artışın gerçek enflasyon karşısında anlamını yitirmiş olması, elektrik, doğal gaz, ev kiraları, başlıca gıda maddeleri gibi olmazsa olmaz ihtiyaçlara yapılan zamlar siyaset ve medyanın başlıca konusu haline geldi. Döviz kurunun düşmesi ardından piyasada büyük bir indirim beklentisi oluşmuştu. Ancak bu beklenti karşılanmadı, gıda fiyatları olduğu gibi kaldı ve bu konuda hiçbir ürün istendiği fiyata düşmedi. Döviz kurunun düşmesine rağmen elektrik, doğalgaz ve akaryakıtta her hangi bir indirim yaşanmadı. Aksine yeni yıla enerji fiyatlarına yüksek astronomik rakamlarla girdik. Yapılan bu zamların hiçbir izahı yoktur. Toplumda büyük güvensizlik hakim olmuş. Asgari ücrette yapılan iyileşme arada kayboldu ve eridi gitti. Halen de zamların önü alınmış değildir. Zincir marketlere indirim yapmadıklarından dolayı onlara cezalar kesildiğine dair iddialar var. Ancak kur fiyatının düşmesine rağmen akaryakıtta herhangi bir indirime gidilmedi. Peki, bu haksızlığa, kim cezayı kesecek veya izahı nasıl yapılacak diye sorulmaz mı? Yerli ve milli üretim artırılmalı ve bu konuda üreticiler el üstünde tutularak destekler sunmalı. Dört kişilik bir aile için açlık sınırı 4 bin, yoksulluk sınırı 13 bin TL’yi aştı. Raf fiyatlarının da sürekli dalgalanması piyasayı alt üst etti. Sadece denetim ile bu dalgalanmalar kontrol edilemez. Başta yatırım ve istihdamı artırmak üzere tarım ve sanayi üretiminde hedefe varmak için kararlı adımlar atılmalı. Dar gelirliler enflasyona ezdirilmemeli. Açlık sınırının altında hayatını sürdürenlere karşı nefes aldıracak ekonomik kararlar alınmalı. İstikrarlı ve güven veren bir ekonomik politika izlenmeli. Dışa bağımlı olmaktan kurtulmalı. Yerli ve milli üretim artırılmalı ve bu konuda üreticiler el üstünde tutularak destekler sunmalı.”
YENİDEN REFAH: ZAMMI DIŞ GÜÇLER Mİ YAPTI
Hükümetin bırakın müjde vermeyi tam anlamıyla kara haber veren bir yapıya dönüştüğünü belirten Yeniden Refah Partisi Diyarbakır İl Başkanı Yaşar Aslan, şöyle devam etti:
“Daha önceleri memura ve emekliye yılbaşında maaşlarının arttırıldığı, zam yapıldığı müjdesi verilirdi hükümet tarafından. Bu defa hükümet; bırakın müjde vermeyi, tam anlamıyla kara haber veren bir yapıya dönüştü. Zaten döviz kurunun aşırı yükselmesi nedeniyle adeta yağmur gibi yağan zamlardan perişan olan halk; bu defa elektrik, doğalgaz ve akaryakıta gelen fahiş zamlarla belini doğrultamaz, nefes alamaz hale geldi. Haydi diyelim ki, döviz kurunu dış güçler yükseltiyor, bazıları da kıskançlıktan bizi çekemiyor, hatta bundan dolayı döviz kurlarını yukarıya çekiyordu. Buna inandık diyelim; peki bu elektriğe ve doğalgaza yapılan zamları dış güçler yapmadığına göre, bu zamları kim yaptı? Sakın bunu yerli işbirlikçiler yapmasın mı? Hükümet, nasıl dövizdeki kur yüksekliğini bahane ederek fahiş fiyat artışlarını yapan esnafı cezalandırıyorsa, aynı şekilde elektrik, doğalgaz ve akaryakıta zam yapanları da ceza vermesi gerekiyor. Aksi halde halkımız bu zammı yapanları çok şiddetli bir şekilde cezalandıracaktır. Genel Başkanımız Sayın Fatih Erbakan’ın dediği gibi: Ekonominin yapısal sorunlarını çözmeden yani borç-faiz-beton- çimento ekonomisi anlayışından kurtulmadıkça ülkemizin düzlüğe çıkması mümkün değildir. Çare ise, üretim- istihdam- ihracat ekonomisine dönmektir. Ülke ancak bu model ile refaha ve huzura kavuşabilir.”
