İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Diyarbakır Şubesi’nce cumartesi günü Meclis gündemine gelecek “Güvenlik Soruşturması” ile ilgili açıklama yapıldı.
MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi Başkanı Mahmut Aytekin, dernek binasında yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesinin “Güvenlik Soruşturması” hakkındaki iptal kararından sonra, aynı hususta yeni bir yasa teklifi yapılmış ve bu teklifin cumartesi günü Meclis gündemine geleceğini söyledi.
GÜVENLİK SORUŞTURMASINDA ESKİ TAS ESKİ HAMAM
Aytekin, OHAL kapsamında çıkarılan 676 sayılı KHK ile devlet memurluğuna girişte güvenlik soruşturması veya arşiv araştırması yapılması zorunluluğu getirildiğini belirterek, “Bu düzenlemeyle devlet memurluğu için ilgili maddedeki şartlar yanında sınav ve mülakatlarda başarılı olmak yetmemekte, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasından da başarıyla geçmek gerekmekteydi. Söz konusu düzenlemenin iptal edilmesiyle birlikte gündeme yeni bir teklif gelmiştir. Yeni teklif, memur alımlarının tamamına devletin güvenliği açısından kritik olan gizlilik dereceli kurumlara alımları düzenleyen 4045 sayılı kanun kapsamında güvenlik soruşturması/arşiv araştırması şartının getirilmesine, mevzuat değişikliği sonrası mağdur olduğunu iddia eden kişilerce açılmış davaların 6 ay süreyle durdurularak yeniden güvenlik soruşturması yapılmasına, 4045 sayılı kanun kapsamında “Değerlendirme Komisyonu” kurularak ve çalışma usulleri ile güvenlik soruşturmasındaki kıstaslara ilişkin düzenlemeler içermektedir.” dedi.
“GÜVENLİK SORUŞTURMASI MEŞRU DEĞİL”
Aytekin, devlet memurluğuna alımlarda idarenin, yasal, meşru ve objektif kıstaslara dayanmasının yerinde bir uygulama olduğunu, ancak sübjektif kıstaslar, duyuma/tahmine dayanan tespitler ya da asıl kişi dışında akrabalara ilişkin şahsilik ilkesiyle bağdaşmayacak veriler üzerinden “güvenlik soruşturması/arşiv araştırması” yapılarak kişilerin hayatlarına müdahale edilmesinin meşru olmadığını ifade etti.
Geçmişte sübjektif ve keyfi yaklaşımlar dolayısıyla sivil toplum faaliyetlerinde bulunan kişilerin inancı veya etnik kökenine bakılarak mağduriyetler oluşturulduğunu belirten Aytekin, “Hatta fişleme yapan güvenlik görevlilerinin bir kısmı terör örgütü üyeliği ile yargılanırken, tuttukları istihbari raporlarla bazı vatandaşların mağdur edildiği anlaşılmıştı ya da bir kurum tarafından işe alınmamış bir vatandaş başka bir kurum tarafından uygun bulunup işe başlatılabilmişti.” ifadelerini kullandı.
“YARGILAMANIN DURDURULMASI İÇİN BELİRLENEN 6 AYLIK SÜRE DE HAK ARAMA HÜRRİYETİNİN KISITLANMASIDIR”
Yasa teklifiyle, Anayasa Mahkemesince iptal edilen güvenlik soruşturması arşiv araştırması uygulamasının tekrar canlandırılarak ve tahkim edilerek, “sadakat ve bağlılık” gibi sübjektif kıstaslar getirilmek istendiğini bunun uygulamada sıkıntılara yol açacağını savunan Aydemir, şöyle konuştu: “İnsanların sadakat veya bağlılık derecelerini ölçecek bir alet olmadığına göre kim, neye göre karar verecektir? Teklifte yer alan “örgütle eylem birliği” ifadesi de farklı yorumlanmaya müsaittir. Örgütlerin suç ve zulüm içeren fiillerine iştirak etmemiş ama güncel meseleler hakkındaki beyanlarına benzer beyanlarda bulunmuş insanlar uygulama içerisinde “örgütle eylem birliği” içerisinde görülebilecektir. Yine bir örgütün görüşlerine benzer beyanlarda bulunanların, er-geç o örgütün işlediği suçları işleyeceği düşünülebilecektir. Bu ise niyetleri ve insanların geleceklerini yargılamak anlamına gelir ki, adil yargılanma hakkına ve masumiyet karinesine aykırıdır.”
Aytekin, teklifte bu soruşturmaların güvenlik birimleri ile mülki idare amirleri tarafından yapılacağının belirtildiğini, ancak personelin nasıl bu işe ehil hale getirileceği ve objektif kıstaslarla hareket edip edemeyecekleri konusunun belirsiz olduğunu aktararak, “Ayrıca teklifte, “Mahkemedeki yargılamanın durdurulması” için belirlenen 6 aylık süre de hak arama hürriyetinin ihlali mahiyetinde olup zaten aylarca hak aramak için bekleyen kişileri daha uzun süre mağdur edecektir.” şeklinde konuştu.
Aytekin, açıklamasının sonunda, MAZLUMDER olarak, Meclis gündemine gelmesi beklenen bahse konu güvenlik soruşturması düzenlemesinde, sübjektif kıstaslar yerine, hukuki, meşru ve objektif kıstasların tesis edilmesini, suç ve cezanın şahsiliği ilkesinin her koşulda korunması gerektiğini beklediklerini söyledi. (Kaynak: AA)