AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, “Sezai Karakoç’un ve büyük düşünce fikrinin önünü açan, öncülerin istikametinin kaybolmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bu alanı çoğaltacağız, büyüyeceğiz, büyüteceğiz.” dedi.
Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır’a gelen AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Dicle Üniversitesi Konferans Salonunda düzenlenen “Uluslararası Sezai Karakoç Sempozyumu”nda, Sezai Karakoç’un Türkiye’nin yakın tarihine hem fikri hem şiirleri hem siyasi çizgisi hem kişiliğiyle abidevi bir şahsiyet olarak damga vurduğunu belirtti.
Karakoç’u, Diyarbakır’da kendi memleketinde anmanın, anlamaya çalışmanın önemine değinen Kurtulmuş, sempozyumun bundan sonra uluslararası olma niteliğinin daha da artırılarak uzun yıllar boyunca devam etmesini temenni etti.
“KARAKOÇ İLE İLGİLİ KONUŞULANLARIN YİNE DE EKSİK KALACAKTIR”
Sempozyumda, Karakoç’un iki gün boyunca konuşulacağını, ancak Karakoç ile ilgili konuşulanların yine de eksik kalacağını düşündüğünü ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti: “Bu, onun hem abidevi bir şahsiyet olması hem de hangi alanda ne iş yaptıysa en iyi şekilde yapmış olmasından kaynaklanıyor. Hem de çok yönlü bir şahsiyet olmasından kaynaklanıyor. Türkiye’nin yakın döneminin en büyük şairlerinden birisi. Türkiye’nin son 2 asırlık fikri mücadelesinin en önemli kilometre taşlarından birisidir. Sezai Karakoç diriliş cephesinin amansız yılmaz bir savaşçısı, diriliş davasının önemli bir işçisidir. Dizeleriyle bize gerçekten mağlup olmadığımızı, küllerimizden doğabileceğimizi öğreten kendisi, bu dünyada olmasa da hatırası bu dünyadadır. Allah onun gölgesini bu milletin üstünde ebedi kılsın. Diyarbakırlı, Erganili ama Sezai Karakoç nereli derseniz bütün büyük medeniyetimizin sesinin ulaştığı geniş coğrafyamızdandır.”
Sezai Karakoç’un, yazdığı ve konuştuğu dönemlerin zor dönemler olduğunu anımsatan Kurtulmuş, o zor dönemlerde ektiği fikir tohumlarının nasıl yeşerdiğini ve nasıl büyüdüğünü gördüğünü, bu anlamda fevkalade başarılı bir öykünün mimarı olduğunu aktardı.
“BİZ BİR BÜYÜK MEDENİYETİZ”
“Bu anlayışla Türkiye’de devam eden bu fikri siyasi geleneğimizin unutulmaz bir neferi, unutulmaz bir işçisidir” diyen Kurtulmuş, Sezai Karakoç’un, fikirlerini cesur direniş diliyle kaleme aldığını, bu anlamda insanlara sürekli moral aşılayan ve sürekli güzel bir geleceği işaret eden anlayışı ortaya koyduğunu dile getirdi.
“EN ÖNEMLİ KAVRAMLARDAN BİRİ MEDENİYET KAVRAMIDIR”
Sezai Karakoç’un kazandırdığı en önemli kavramlardan birinin medeniyet kavramı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti: “Son zamanlarda çok sıklıkla konuşularak ve bu anlamda belki de değeri azaltılarak gündeme gelen medeniyet kavramını, tam manasıyla kendi medeniyet köklerimiz üzerinden yeniden diriltmek olarak ifade eden Sezai Karakoç aslında İslam medeniyeti davasının, Türkiye’de ve bütün dünyada güçlü bir şekilde yerleşmesine vesile olmuştur. Biz neyiz? Biz sadece bir ırktan ibaret değiliz. Biz bir büyük medeniyetiz ve bu büyük medeniyetin adı da İslam medeniyetidir. Hepimiz bu medeniyetin parçasıyız. Hele hele son zamanlarda eski emperyalist politikalara rahmet okutan neoemperyal tezlerin coğrafyamızı ve İslam dünyasını ne hale getirdiğini çok güzel bir şekilde analiz edersek bu sözün, bu tespitin ne kadar önemli olduğunu görürüz. Bu coğrafyada yaşayan insanları ırklarına, mezheplerine, meşreplerine, dillerine göre ayırarak aralarına husumet tohumları ekmek ve birbirinden ayrıştırmak isteyenlere en güzel cevabı veren şey budur. Biz sadece bir ırktan ibaret değil, biz bir milletiz ve bir medeniyetin çocuklarıyız. Hepimiz İslam medeniyetinin evlatları ve bir parçasıyız.”
“KARAKOÇ KENDİSİNİ BAZEN DOĞUNUN ÇOCUĞU BAZEN GÜNEYİN EVLADI OLARAK TANIMLADI”
Sezai Karakoç’un kendisini bazen doğunun çocuğu bazen güneyin evladı olarak tanımladığını aktaran Kurtulmuş, şunları paylaştı: “Sezai Karakoç’un zihin ve bilgi dünyasında ve onun ufkunda Batı medeniyeti toptan reddedilmiş, kenara bırakılmış bir şey değildir. Batı bu anlamda birikimiyle, tecrübesiyle istifade ettiği insanlığın medeniyet bilincinin önemli bir parçasıdır. Ama Sezai Karakoç’un gözünde Batı medeniyeti eskide ve geride kalmış, başarısız olmuş ve artık yavaş yavaş vakti dolmuş bir medeniyettir. Vakti gelmiş, söz sırası gelmiş olan ise İslam medeniyetidir, İslam coğrafyasıdır. İslam dünyasına karşı eleştirileri de asla yabana atılacak eleştiriler değildir. Bu çerçevede dağılıp parçalanmış, Batı karşısında gözleri kamaşmış, yenilgi psikolojisi içerisinde hareket eden İslam dünyasının artık bu pasif halini bir tarafa bırakarak aktif bir şekilde bir araya gelmesi ve güçlü bir şekilde kendisini ifade etmesi gerektiğini de söyler. İslam Birliği, İslam Paktı ve İslam Ortak Pazarı gibi fikirlerin tam da bu noktada ortaya koymuş olduğu önemli fikirlerden birisidir.”
“KÖKLERİ ÜZERİNDE AYAKTA DURAN BÜYÜK BİR MİLLETE SAHİP OLDUĞUMUZU ASLA UNUTMAYACAĞIZ”
Birlik ve beraberlik fikrinin sahibi Karakoç’un karşı çıktığı hususlardan birinin de ırkçılık olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, “Irkçılık onun tabiriyle ne kadar gelişirse gelişsin ne kadar modernleşirse modernleşsin insanoğlunun bir türlü içine düşmekten kurtulamadığı bir hastalıktır. Bu çerçevede ırkçılığı insanlık için bir hastalık olarak görür, ırkçılığı özellikle İslam medeniyetinin mensuplarını bölen, parçalayan bir virüs olarak değerlendirir.” ifadesini kullandı.
İslam medeniyetinin varlığını hisseden bütün insanların durumu ne olursa olsun ne kadar iktisadi ve siyasi zorluklar içerisinde olursa olsun aynı çatının altında olduklarını unutmamaları gerektiğini, bu çatının da İslam ve İslam medeniyeti olduğunu anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Karakoç, ‘İçimizde Türkler, Araplar, Kürtler, Çerkezler ve Çeçen vardı. Fakat bunların hepsi bir araya gelmiş, kaynaşmış dilleri ve kanları bir olmuş tek bir millettir ve bu milletin adı da İslam medeniyetidir’ diyerek bu birliğin ve beraberliğin altını kalın çizgilerle çizerek ifade ediyor. Üstadın üzerinde durduğu konu ise özellikle eğitim ve bilhassa üniversite eğitimidir. İslam dünyasının içinde bulunduğu bu geri kalmışlık sarmalının başlıca nedenlerinden birisinin eğitim olduğunun fevkalade önemli bir şekilde farkındadır ve bu anlamda bunun ortadan kaldırılmasının da Diriliş Nesli’nin önemli vazifelerinden birisi olduğunu ifade etmektedir.”
Üniversitelerin ve teknoloji merkezlerinin çalışan ve işleyen bir büyük medeniyet havzasına dönüşmesinin herkesin ortak hedefi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bu amaçla bu mücadeleyi sürdüreceklerini kaydetti. “Kökleri üzerinde ayakta duran büyük bir millete sahip olduğumuzu asla unutmayacağız. Hep beraber mücadele edeceğiz. Sezai Karakoç’un ve büyük düşünce fikrinin önünü açan öncülerin istikametinin kaybolmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bu alanı çoğaltacağız. Büyüyeceğiz, büyüteceğiz. Diriliş Nesli’nin öncülüğünde Türkiye, Türkiye öncülüğünde hem İslam dünyası hem yakın coğrafyamız çok daha huzurlu, güçlü ve büyük bir medeniyet havzası haline gelecek” ifadesini kullanan Kurtulmuş, sempozyumda emeği geçenlere teşekkür etti.
Diyarbakır Valisi Ali İhsan Su da önemli bir sempozyuma ev sahipliği yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Diyarbakır’ın çok güzel ve özel bir il olduğunu belirten Su, “12 bin yıllık tarihi geçmişe sahip ve bağrından birçok önemli şahsiyeti çıkarmış çok özel bir il. Bu coğrafya hakikaten verimli, bereketli bir toprak. İşte bu coğrafyada yetişen önemli şahsiyetlerden biri de üstat Sezai Karakoç. Sezai Karakoç, diriliş şairimiz, hak ve hakikat yolcusu, tüm insanlığı hayra çağıran, iyiliğe davet eden, güzellikler oluşturmaya çalışan bir dava insanı.” diye konuştu.
Sempozyuma, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Mehdi Eker ve Ebubekir Bal, AK Parti MKYK Üyesi Alaattin Parlak, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları MKYK Üyesi Suna Kepoğlu Ataman, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakoç ve AK Parti İl Başkanı Muhammet Şerif Aydın da katıldı.
Daha sonra Kurtulmuş, Diyarbakır Valiliğini ziyaret ederek, Vali Su ile görüştü.