KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Türkiye’de, Kürtlerin yarısının metropollerde yaşadığını belirterek, “Yüzde 81’i kentleşmiş hatta yarı metropolleşmiş bir Kürt nüfusu var. Kürtlerde aşiret var, töre var düşünceleri film ve romanlarda kaldı. Kimse bunun farkında değil” dedi.
Diyarbakır Sanayici İş İnsanları Derneği’nin (DİSİAD) Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı, HDP Milletvekili Altan Tan, Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır, DİSİAD Başkanı Burç Baysal ile kentteki çeşitli sivil toplum kuruluşunun temsilcilerinin katılımıyla yapıldı. Bir otelde yapılan toplantıda konuşan Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Türkiye’de Kürt sosyolojinin değiştiğini dile getirdi. Türkiye’de yaşayan Kürtlerin yarısının metropollerde yaşadığına dikkat çeken Ağırdır, “Türkiye son 40 yılda gündelik hayatı baştan başa değişmiş, nüfusun yarısı göç etmiş. Türkiye’de şu anda kendini Kürt olarak tanımlayan insanların yüzde 48’i, yani yarısı 5 metropolde yaşıyor. Nüfusunun 2 milyon altı olan yerlerde yaşayan Kürt nüfusu yalnızca yüzde 19’dur. Yüzde 81’i kentleşmiş, hatta yarı metropolleşmiş bir Kürt nüfusu var. Kürtlerde aşiret var, töre var düşünceleri film ve romanlarda kaldı. Kimse bunun farkında değil. Kürt sosyolojisinde değişen şey sadece bugünki siyasi aktörlerin, sedece PKK, Ak Parti ve HDP ile açıklanabilir bir şey olmaktan çıkalı çok oldu. Türkiye’de sadece Kürtlerde değil, Türkiye’de son 40 yılda 31 milyon yetişkin insan göç etmiş, çocuklar hariç. Batı tarihinde böyle bir hareket yoktur. Türkiye nüfusunun yüzde 52’isi, 11 metropolde yaşıyor. Dolayısıyla köy enstütüleriymiş, imecelermiş, okuduğumuz o hikayeler, bugünkü Türkiye’nin sosyolojisinde geçerliliği yoktur. Türkiye bir yandan küreselleşmiş, bir yandan metropolleşmiş. Dolayısıyla bizim problemimiz bu yeni hayata uygun devlet nizamının, hukukunun, siyasetinin üretemiyor olmamız, gelip tıkandığımız yerdir” dedi.
‘ORTAK YAŞAMA İRADEMİZİ KAYBEDİYORUZ’
Konda olarak yaptıkları anket çalışmaların da da örnek veren Ağırdır, ortak yaşama iradesinin kaybedildiğini dile getirerek, şunları söyledi: “Bugün topluma baktığınız zaman, biz sadece bu Cumartesi ve Pazar günü 7 bin eve gittik, her ay en az 10 bin eve gidiyoruz. Elimde bin tane veri var. Ama, çok temel bir kaç şey paylaşayım, giderek ortak yaşama irademizi, arzumuzu kaybediyoruz. Ortak geleceğe olan inancımızı kaybediyoruz. Mesele iktidar partisinin gidip, gitmemesi değildir. Mesele bir partinin az oy alıp alması da değildir. Melese, ortak geleceğe olan inancımızı tazelemek ve yeniden ‘biz’ duygusuna kapılmak meselesidir. Ne yazık ki bugünkü siyaset ortamında bunun çok uzağındayız. Herkesin en çok talep ettiği şey adalettir. Adalet derken hepimiz farklı bir şey anlıyoruz, ama hep beraber adalet arıyoruz. Yeniden biz olmak için yapabileceğimiz tek bir şey var, hepimiz elbirliğiyle bu ülkenin geleceğine inanmak, ortak kaderine inanmaktan başka çaremiz yoktur.”
‘KÜRT MESELESİ KÜRTLERDEN İBARET OLMAKTAN ÇIKALI ÇOK OLDU’
Türkiye’nin marka meselelerin bir tanesinin de Kürt meselesi olduğunu sözlerine ekleyen Ağırdır, “Kürt meselesi denilen şey, aynı zamanda Türklerin ya da benim babamın kendi haklarından feda etmeye razı oldukları, razı edildikleri alanların toplamıdır. Adı Kürt meselesi olarak konuşuyor olsak da, konuştuğumuz şey Kürtlerden ibaret olmaktan çıkalı çok oldu. Konuştuğumuz şey Türkiye’nin geleceğidir. Dolayısıyla buradan çıkmanın yolu yeniden hep beraber bir iman tazelemektir, kendi geleceğimiz için bir çabayı örgütlemektir” diye konuştu.
BAYSAL: ‘’ÇÖZÜM SÜRECİNİN BİTMESİYLE BELİRSİZLİK YAŞANDI’’
DİSİAD Başkanı Burç Baysal ise, çözüm sürecinin bitmesiyle yaşanan belirsizliği dile getirdikleri zaman eleştirilere maruz kaldıklarını söyledi. OHAL’in ne zaman kalkacağı konusuda yatırımcıların bilgilendirilmesi gerektiğini ifade eden Baysal, “Evrensel hukuk kurallarının işlenmediği, adalet mekanizmasının yıprandığı bu dönemde ekonomide sürdürülebilir bir büyümenin gerçekçi olmayacağını söylemek isteriz. Ülkemizin en önemli konularından biri de çözüm sürecinin bitmesiyle devam eden belirsizliktir. Bu konuyu ne zaman dile getirirsek maalesef ki siyaset kurumları ve bu konunu muhattapları tarafından sert eleştiriler alıyoruz” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından toplantıya basına kapalı devam edildi.