Kitap okumayı ciddi bir iş olarak değerlendiren Diyarbakırlı bir grup genç, sosyal medya üzerinden iletişime geçerek bir araya geldiler. Okudukları kitapları yorumladılar, bu kitaplar hakkında tartıştılar. Sonra neden köy çocukları da kitap okumasın diye düşündüler ve Kitap Hareketi adlı bir platform oluşturdular ve üç yılda 20 bin kitabı köy okullarına göndermeyi başardılar.
Kitapçılara uğramayı severim. Kitapçılardan poşet içinde kitaplarla çıkmayı daha çok severim. Orhan Veli’nin, “Güzel kadınları severim,/İşçi kadınları da severim,/Güzel işçi kadınları/Daha çok severim.” şiirine nazire gibi oldu yazının girişi ama olsun, hiçbir sakıncası yok.
Bir de güzel tesadüfler var elbette. Bu tesadüfleri güzel yapan, bir defa güzel dostluklara zemin hazırlamasıdır. Ama eğer gazeteciyseniz, arayıp bulamadığınız haberi ayağınıza getirdiği için de güzeldir tesadüfler.
İşte böyle, hemen her ay uğradığım kitapçı Ali, farkında olmadan güzel bir tesadüfe neden oldu. “Hocam” dedi, kapıdan içeri girdiğimde, “Az önce yağmalandı raflar, biraz dağınık olabilir.” Eh, dağınık olmayan kitap raflarını ne yapayım. Birileri kitabı raftan çıkarmış, sayfalarını karıştırmış, çaktırmadan fiyat etiketine bakmış ve sonra rastgele bırakmış olmalı zaten. O dağınıklığın içinde bulmaya çalışacaksın aradığın kitabı. Bulamayınca sıkılacak, birden karşına çıkınca tarifsiz sevineceksin.
Böyle düşünmek, hissetmek rahatlatır insanı. Bu rahatlıkla, “Kim yağmaladı rafları” diye sordum Ali’ye. “Kitap Hareketi’nden arkadaşlar” diye karşılık verdi Ali. “Bir okula yine kitap gönderecekler, bir sürü kitap aldılar, bu arada rafları da dağıttılar” diye ekledi.
KİTAP HAREKETİ NEDİR Kİ?
Hepimiz zaman zaman duymuşuzdur, insanlar bir araya gelerek, bir çeşit sosyal sorumluluk projesine imza atarlar. Bunlardan biri de uzak köy okullarına kitap göndermek olur. Bunu neden yaparlar? Bunu yapanlar kimdir? Bunların kitapla ilişkisi nedir? Kimin aklına gelir kuş uçmaz kervan geçmez bir köy okuluna kitap göndermek?
Benzer eylemlerle karşılaştığımda bu soruları bazen kendime sorduğumu, ama bu taktir edilesi işleri yapan insanlarla hiçbir zaman iletişime geçmediğimi ve onlara istesem de katkıda bulunmadığımı itiraf etmeliyim. Ali’ye Kitap Hareketi’yle ilgili bir iki soru sorunca, “İstersen seni onlarla tanıştırabilirim” dedi. Zamanım vardı ve merak ediyordum bu insanları. “Olur” dedim Ali’ye.
Ben raflardan ilgimi çeken kitapları seçip satın almak üzere Ali’ye henüz vermişken Kitap Hareket’inden İhsan Duruk ve arkadaşları geldi.
KİTAP KURTLARININ ÖRGÜTLENMESİ
Kısaca tanıştık İhsan Duruk’la ve hemen esas mevzuya geldik. Ben haber yapmak peşindeydim o da Kitap Hareketi’nin meramını anlatmak istiyordu.
Duruk, “2016 yılında sosyal medya üzerinden konuşarak bir araya geldik” diye başladı söze. “Sonra okuduğumuz kitaplar hakkında buluşup tartışmaya başladık. Giderek sayımız 50 kişiye yaklaştı. Okuduğumuz bir kitap hakkında konuşuyorduk ve önümüzdeki hafta hangi kitabı okuyacağımıza karar veriyorduk. Sonra şöyle düşünmeye başladık: İstediği ya da ihtiyaç duyduğu halde kitaba ulaşamayan birçok öğrenci var, neden onlara destek olmuyoruz?”
Kitap kurtlarının öğrencilere kitap ulaştırması bu soruyla başlamış. İlk ulaştıkları çocuklar da Diyarbakır’ın Bismil ilçesinden okuyan çocuklar olmuş. Sonra Edirneli çocuklara kadar ulaşmışlar, onları da kitaplarla buluşturmuşlar.
Kitap Hareketi adını verdikleri platformu kurduklarında önce kendi kitaplıklarındaki kitapları göndermişler köy çocuklarına. Sonra satın aldıkları kitapları göndermişler. İlişki ağları geliştikçe daha çok kitaba ihtiyaç duymuşlar ve bu sefer destek almak için yine sosyal medyadan çağrıda bulunmuşlar. Çağrıları karşılıksız kalmamış. Bugüne kadar 20 bin civarında kitabı memleketin dört bir yanına göndermişler.
20 BİNDEN FAZLA KİTAP
Üç yılda 20 bin civarında kitabın yetersiz olduğunu düşünüyor Duruk ve “Neden daha fazla okula kitap göndermeyelim?” diye soruyor. “Kitap okumak isteyen, bir defa kitap okuma alışkanlığı edindikten sonra vazgeçmeyen çocuklar var. Hepsine yeterince kitap göndermemiz mümkün olmuyor ama olanaklarımız ölçüsünde ve destek alarak karşılık vermeye çalışıyoruz.”
Duruk, “Gönderdiğimiz kitapların takibini de yapıyoruz” diyor. “Çünkü biz o kitapları öğretmen kendi kitaplığına eklesin diye değil, çocuklar okusun diye gönderiyoruz. Henüz böyle olumsuz bir durumla karşılaşmadık. Zaten çocukların videoları geliyor bize. Kitapları aldıklarını belirtip teşekkür ediyorlar. İsteyen arkadaşlarımız kitapla birlikte mektup da yazıyor öğrencilere. Böyle özel ve sürekli ilişkiler de kuruluyor.”
SİYAH ÖNLÜK GİTTİ, EŞİTSİZLİK GÖRÜNÜR OLDU
İhsan Doruk, öğrencilere kitap desteğiyle başladıkları projeyi daha da geliştirmeyi hedeflediklerini söylüyor. Yakın zamanda öğrencilere giysi yardımında da bulunacaklar.
Giysi yardımıyla ilgili konuşurken, “Siyah önlük vardı eskiden ve bütün çocuklar eşitti. Önlük bir ayıbı gizliyordu” diyor Duruk. Sözünü ettiği ayıp yoksulluk. Ama yoksulluğun ayıp olmadığını, insanların yoksulluk sorununu çözemeyenlerin muktedirlerin ayıp ettiğinin de farkında. “Devletten beklersek sorunlar sürer gider. Bu arada bizim de yapabileceklerimiz varsa yapalım istiyoruz” diyor Duruk.
Mevsim kıştan bahara geçerken çocukların kıyafetleri değişecek. Belirledikleri okullara baharda giyebilecekleri elbiseler göndermek için bir çalışma yürütüyorlar şimdi. Bütün bu işleri, çeşitli meslek grubundaki arkadaşlarının desteğiyle gerçekleştiriyorlar. Grupta yer alan öğretmenler, en ücra okullarla iletişimi sağlamak konusunda epey yardımcı oluyorlar. Sosyal medyada tanıştıkları insanların katkısı da önemli elbette.
Duruk, evdeki kitaplıktaki kaç kitabı dönüp bir daha okuyoruz ki” diye sorarak, “Kitaplıkta tozlanacağına çocuklara gönderelim kitapları” diyor. Yoksulluktan ya da başka nedenlerle kitaba ulaşamayan çocuklardan söz ediyoruz: “Onların da kitaba ihtiyacı var. Neredeyse hepimiz dar gelirli ailelerden geliyoruz. Şimdi kimimiz öğretmen oldu, kimimiz bankacı ve imkanlarımız varken neden çocuklara yardımcı olmayalım?”
KİTAP HAREKETİ KİTAP BEKLİYOR
İhsan Duruk, bu soruyu Kitap Hareketi adına hepimize soruyor ve hepimizden kitap bekliyor. Siyasi bir örgüte ait olmayan her türlü kitabı kabul ediyorlar. “Şimdi dünya klasiklerini seçtik Van’ın Başkale ilçesine bağlı bir köy okulu için. Ama sadece edebiyat kitapları göndermiyoruz okullara, tarih de araştırma inceleme kitapları da gönderiyoruz. Çocuklar ilgi duydukları kitaplar okusun istiyoruz.”
İhsan Duruk kitaptan, kitapların paylaşılmasından, baharın bir tek çiçekle gelemeyeceğinden makul bir dille söz etti. Evimdeki kitapları köy okulları için Kitap Hareketi’ne vermeyi düşündüm onu dinlerken. Bugüne kadar çeşitli kurumlara ve hapishanelere kitaplar gönderdim ne de olsa. Ama itiraf edecek olursam, özellikle baskısı olmayan kitapları dağıtmak konusunda oldukça cimriyim. Yine de Kitap Hareketi için bir şeyler düşüneceğim. Çünkü her çocuk kitaplığı olan bir evde, kitapçısı olan bir şehirde büyümüyor. Bu eşitsizliği kısmen de olsa bozmak için, Kitap Hareketi için herkes bir şeyler düşünmeli. Kim bilir, belki bu düşüncenin pratiğe geçmesi güzel tesadüflere de neden olabilir.
Vecdi ERBAY’ın Özel Haberi