Diyarbakır Barosu’nun düzenlediği “Çocuk Çalıştayı”na katılan avukatlar, çocuklara yönelik cinsel istismardaki artışın ‘cezasızlık politikası’ndan kaynaklandığını belirterek, “İstismar yapanlar yeterli ceza almıyor. Oysa hukuk üzerine düşeni yapmalıdır” dedi
Diyarbakır Barosu’nun düzenlediği 2 günlük “Çocuk Çalıştayı”na katılan baro temsilcileri çocuk istismarında yaşanan artışta mevcut cezasızlık politikasının önemli bir etken olduğunu belirtti. Düzenlediği çalıştay için Diyarbakır Barosu’na teşekkür eden Eskişehir Çocuk Hakları Komisyon Başkanı Seher Kaşıkara, Türkiye’de son zamanlarda çocuk istismar vakalarında gözle görülür bir artışın yaşandığını kaydetti. Çalıştaya katılma amaçlarının başta istismar olmak üzere çocuk hak ihlallerinin tamamını nasıl sonlandıracakları olduğuna dikkat çeken Kaşıkara, tüm kesimlerin çocuklar için bir şey yapması gerektiğini vurguladı. Çocuk sorunlarının her bölgede benzerlik taşıdığını kaydeden Kaşıkara, “Eskişehir’de de çocuk istismar olayları mevcut. Orada da tarikat yurtları, ya da aile içinde cinsel istismar olayları oluyor. Bunların cezalandırılması için açılan davaları takip ediyoruz. Kanunlarda cezalar var ancak uygulamada bunu görmüyoruz. Çocuk istismarı karşısında mevcut yasalar dahi uygulansa cezasızlığın önü kapatılır” dedi.
“CİNSEL İSTİSMAR İÇİN ÖNLEYİCİ TEDBİRLER ALINABİLİR”
İktidarın getirmek istediği yeni yasaların çözüm getirip getirmeyeceğinin tartışma konusu olduğunu ifade eden Kaşıkara, “Hadımın da olumsuz sonuçları var. Geçici bir süre uygulanacak hadım ne kadar başarılı olabilir. Ancak uygulama konulduğunda bunu göreceğiz. Cinsel istismar için önleyici tedbirler alınabilir. Hukuk alanına yansımadan. Eğitim ile aile yapısı güçlendirilebilinir. Burada da devletin politikaları önemlidir” vurgusunda bulundu. Basının da haber dilinin önemli bir etken olduğuna dikkat çeken Kaşıkara, “İstismara uğrayan çocukların isim, adres ve fotoğrafları verilmemelidir. Ancak iktidar’ istismarların görünürlüğü arttı diye de basına herhangi bir sansür getirmemeli. Hatta herhangi bir olayda yargının hemen harekete geçirilmesi için herkesin eğitim alması gerekir. Öğretmenler bu konuda aktif rol alabilir” diye belirtti.
“HUKUK ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALIDIR”
Rize Barosu avukatlarından Hilal Doğanel ise, kendi barolarında Çocuk Hakları Komisyonun aktif çalışmadığını kaydetti. Kendisinin de içerisinde olduğu bir grup avukatın çocuk ve kadın hak ihlalleri konusunda gönüllü çalıştıklarını belirten Doğanel, çalıştaydaki tartışmalardan faydalanmak ve çıkan sonucu Rize’ye taşımak istediklerini söyledi. Rize’de çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarının yaşandığını vurgulayan Doğanel, “İstismar olayının önüne geçmek için ebeveynlerin eğitimine yönelik çalışma yürütülmesi gerekir. Ailelerin her konuda bilgilendirilmesi gerekir” dedi. Çocuk istismarı konusunda yasal boşlukların olduğunun belirten Doğanel, “Mevzuatlardaki eksikleri bunun gibi çalıştayda hazırlamak ve ona göre önleyici önlemler alınması lazım. İstismar olayı veya diğer başlıklar sadece kadın ve çocuk üzerinden çözüm bulamaz. Tüm toplumu kapsayıcı yollar üretilmelidir. Rize’de yaptığımız toplumsal cinsiyet eğitiminde bile bazı avukat arkadaşlarımızın yetersiz olduğunu gördük. Ya da siyasi partilere bakıyorsunuz ideoloji var ancak pratik yansıması yok” ifadelerini kullandı. Çocuk istismarın en büyük nedenlerinden birinin yeterli eğitim verilmemesi olduğuna dikkat çeken Doğanel, eğitim ile istismar olayı yaşanmadan engellenebileceğini belirterek, “Yine istismar yapanlar yeterli ceza almıyor. Bu yüzden insanların yargıya güveni kalmıyor. Herkes istismarcıyı cezalandırmak istiyor. Oysa hukuk üzerine düşeni yapmalıdır” diye ifade etti.
“ÇOĞU ZAMAN DELİL YETERSİZLİĞİNDEN CEZA VERİLMİYOR”
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak çalıştayın devamının gelmesini temenni ettiklerini belirten Diyarbakır Barosu’ndan Avukat Elif Ölekli de çalıştaya ev sahipliği yapmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Çalıştayda çocuk istismarı ve çocuğun temsiliyetini geniş bir başlıkta işlediklerini kaydeden Ölekli, “Çocuk istismarını, çocuk işçiliğini, çocuk pornografisini, çocuğun temsiliyetini, mülteci çocuklar gibi konuları konuşmak için burada toplandık. Aynı zamanda Adli Görüşme Odaları (AGO) ve Çocuk İzleme Merkezleri(ÇİM) gibi çocuğun lehine olarak görülen bu hizmetlerin geliştirilmesini, bu hizmetler ne şekilde geliştirilebilir ve biz avukatlar olarak ne şekilde yardımda bulunabiliriz gibi konuları konuştuk” dedi. Çocuk istismarına yönelik Diyarbakır Barosu Çocuk Merkezi olarak birçok dosya takip ettiklerini söyleyen Ölekli, bu dosyalardaki en büyük sorunun “cezasızlık” olduğunu belirtti. İstismar dosyalarında çoğu zaman delil yetersizliğinden dolayı ceza verilmediğini kaydeden Avukat Elif Ölekli, istismar vakalarında sürecin uygun yürütülmesi ve mahkemede sunulacak delillerin yeterliliğinin ceza açısından çok önemli olduğunun altını çizdi.
“ÇOCUĞUN ÖRSELENMEMESİNİ TALEP EDİYORUZ”
En çok karşılaştıkları sıkıntılardan birinin uzun mahkeme süreçleri olduğunu ifade eden Ölekli, “İlk önce çocuğun ÇİM’de ifadesi alındıktan sonra mahkemeye gelip tekrar ifadesinin alınması bir takım sıkıntılar yaratabiliyor. Çocuk, ÇİM’deki ifadesinden çok daha farklı bir ifade verebiliyor, vermek zorunda kalabiliyor. Bu sebeple çoğu zaman avukatlar olarak heyetten çocuğun mahkemeye, sanığın huzuruna ya da tanımadığı insanların huzuruna getirilip de ifadesinin alınmamasını ve çocuğun örselenmemesini talep ediyoruz. Çocuğun ifadesi alınacaksa eğer uygun bir görüşme odası ayarlanıp bir psikolog eşliğinde ifadesinin alınmasını talep ediyoruz. Dediğimiz gibi ifade değiştirildiği zaman esas olan mağdur beyanı yargılamadan çıktığı zaman heyette farklı bir algı yaratabiliyor. Kaldı ki dosya sadece beyanlar üzerine bir dosya ise haliyle ceza alınmasına engel oluşturabiliyor” diye konuştu. İstanbul Sözleşmesi gibi bir tasarının oluşturulabileceğini belirten Avukat Ölekli, baroların yükümlülüğünün de olacağı şekilde düzenleme yapılmasına işaret etti. Duruşmalarda mahkeme heyetlerinin “Bu dosyaları neden takip ediyorsunuz?” sorusuyla karşılaştıklarını dile getiren Ölekli, birçok tepkiyle de karşı karşıya kaldıklarını aktardı. Bir meslek kuruluşu olarak bu tür davaları takip etmek gibi bir zorunluluklarının olduğunun ifade edilmesi gerektiğini söyleyen Avukat Elif Ölekli, avukatların katılma taleplerini tasarıya dayandırarak kabul ettirmelerinin gerektiğini vurguladı.
“DURUŞMALARI TAKİP EDERKEN ZORLANIYORUZ”
Avukatlar olarak cinsel istismar dosyalarının birçoğuna katılamadıklarını belirten Ölekli, şöyle devam etti: “Sürekli ret kararı alıyoruz ve şuan için de katılma taleplerimize yönelik Yargıtay’dan bir onay gelmedi. Henüz böyle kesinleşmiş bir kararımızda yok. O yüzden duruşmaları takip ederken avukatlar ve çocuk hakları merkezi olarak bu konuda zorlanıyoruz. Bu durum ise en başta çocuğun aleyhine oluyor. Çocuğu korumak isteyen, çocuğun lehine davranan kişiler, kurumların geliştirilmesi ve daha çok insana daha çok çocuğa ulaşılması engelliyor.” Ölekli, çalıştayın amaçlarından birinin de çocuğun lehine olan mevcut yasaları genişletmek ve daha iyi nasıl işletilebilirliğini açığa çıkarmak olduğuna vurgu yaptı. (Yenigün Gazetesi)