Hevsel Bahçeleri ve Dicle Nehri’nde yaşanan ekolojik kırıma dikkat çeken Amed Emek ve Demokrasi Platformu ve Ekoloji Derneği, yetkili ve sorumluları bu talanı bir an önce durdurmaya çağırdı. Yıkımların devam etmesi halinde eylem ve etkinliklerine devam edeceklerini belirtilen açıklamada, “Acil eylem planı oluşturulması ve kent dinamikleriyle ortak düzeltici faaliyetlerin yürütülmesini talep ediyoruz. UNESCO’nun ise bir an önce sessizliğini bozmasını ve engelleyici bir tutum almasını istiyoruz.”
DİYARBAKIRGAZETE- Amed Emek ve Demokrasi Platformu, Ekoloji Derneği üyeleri ve birçok kuruluşun katılımıyla Diyarbakır’un Sur ilçesi Keçi Burcu’nda, Hevsel’deki ekokırıma dikkat çekmek amacıyla açıklama yaptı.
Açıklamayı okuyan Ekoloji Derneği üyelerinden Leyla Çite, “8 bin yıllık toplumsal hafızaya sahip Hevsel Bahçeleri’nin, çevresindeki Surları ve bağrından geçen Dicle vadisiyle tarımsal değerinin yanı sıra kültürel ve tarihi olarak da özgün bir yeri vardır” dedi.
“BİYOÇEŞİTLİLİK AÇISINDAN OLDUKÇA ZENGİN”
Çite, toplum ve doğanın uyum mekanı olan Hevsel bahçelerinin yaklaşık 10 yıldır sistematik bir talana maruz bırakıldığını belirterek, “Kent için adeta oksijen merkezi olan hevsel bahçelerinde; Sucul ve orman ekosistemiyle 28 tanesi endemik olmak üzere 51 balık ve 200 den fazla kuş türü tespit edilmiştir. Çeşitli endemik bitki ve ağaç türü, bilinen 607 flora ve 635 fauna tür bileşenleri ile biyoçeşitlilik açısından oldukça zengin bir yaşam döngüsü barındırırken, yurttaşların, küçük çiftçilik ve geçimlik ekonomi faaliyetlerini yürüttüğü eşsiz bir ekosistemi bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
“ÇAY BAHÇELERİ TARAFINDAN İŞGAL EDİLMİŞTİR”
Nehir kenarlarının kafe ve piknik alanlarına dönüştürüldüğüne dikkat çeken Çite, “Kentsel yerleşim alanlarının genişlemesi ve nehir kıyısı ve civarının lokanta, piknik vb. amaçlara hizmet eden alanlara dönüştürülmesi, doğanın insan ihtiyaçlarına yönelik dönüşümüne yol açmış, çevre ve biyoçeşitlilik üzerinde doğrudan olumsuz etkilere neden olmuştur. Bu etkinlikler ekosistem üzerinde tahribata neden olmakta, flora ve fauna elemanlarını değişik şekillerde olumsuz olarak etkilemektedir. On Gözlü Köprü civarı da yine nehir kıyı koruma bandı resmiyette olmadığı için yapılaşmaya açılabilmiş, nehir kıyı şeridi çay bahçeleri tarafından işgal edilmiştir. DSİ tarafından nehrin 4 kilometrelik kısmındaki sazlık ve ağaçları keserek kanal yapmıştır” diye belirtti.
“O ALAN BİRİLERİNE PEŞKEŞ ÇEKİLECEKTİR”
Açıklama yapmalarının asıl sebebinin 10 dönümlük bahçedeki ağaçların sökülmesi ve o alanda iş makinalarını gördüklerini dile getiren Çite “10 dönümlük bahçedeki tüm ağaçların söküldüğü, alana iş makineleri ile girildiği gözlemlenmiştir. Yetkili kurum ve şahsiyetlere konu ile alakalı bilgi talebinde bulunulmasına rağmen orada ne yapılmak istendiği ile ilgili henüz herhangi bir bilgi edinilememiştir. Görünen o ki o alan birilerine peşkeş çekilecektir” diye konuştu.
“DOĞAL ALANLARIMIZ SÖMÜRÜLÜYOR”
Deprem felaketinin yaralarını hala saramadıklarını ifade eden Çite, “Biz yaralarımızı sarmaya çalışırken, siyasi iktidar ve ona bağlı çıkar grupları, ülkenin her tarafında talan düzenini; doğal yaşam alanlarımızı vahşice sömürerek sürdürmeye devam etmektedir” dedi.
“YIKIMLAR DEVAM EDERSE EYLEMLER DEVAM EDECEK”
Yıkımların devam etmesi halinde eylem ve etkinliklerine devam edeceklerini de sözlerine ekleyen Çite, devamla şöyle konuştu: “Bizler emek ve demokrasi platformu bileşenleri olarak hevsel bahçelerinden surlara, yaşam alanlarımızı teslim etmeyeceğimizi, yıkımın devam etmesi halinde kentte yaşayan tüm yurttaşlarla çeşitli eylem ve etkinliklere başvuracağımızı buradan bildiriyoruz. Yetkili ve sorumluları bu talanı bir an önce durdurmaya çağırıyor, acil eylem planı oluşturulması ve kent dinamikleriyle ortak düzeltici faaliyetlerin yürütülmesini talep ediyoruz. Unesco’nun ise bir an önce sessizliğini bozmasını ve engelleyici bir tutum almasını istiyoruz.” (Haber Merkezi)