Diyarbakır’da uzman ve pratisyen hakim eksikliği ve Merkezi Randevu Sistemi (MHRS) nedeniyle vatandaşlar tedavi olmak için günlerce sıra beklemek zorunda kalıyor.
Diyarbakır il ve ilçelerinde yaşanan uzman ve pratisyen hekim eksikliği nedeniyle vatandaşlar günlerce tedavi sırasının kendilerine gelmesini beklerken yanı şekilde MHRS üzerinden randevu almaya çalışanlara da 7 ile 15 gün sonrasına randevu veriliyor. Yaşananlardan dolayı vatandaşlar mağdur edilirken sağlık alanında faaliyet yürüten sendikalardan tepki geldi.
Diyarbakır’daki hekim ve personel eksikliğini Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamalarına ve akabinde çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararname (KHK)’lere dayandıran Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Gönül Adıbelli, işe alımda uygulanan mülakat sisteminin de bunu etkilediğini söyledi. Sağlık sektörünün geçmişten beri benzer sorunlar yaşadığını kaydeden Adıbelli, kendilerine gelen bilgilere göre, ilçelerde bazı sağlık birimlerinin kapatıldığı yönünde olduğu ifade etti. Yaşan sorunların ilçelerle sınırlı kalmadığını kaydeden Adıbelli, “OHAL ve son dönemlerde yaşadığımız mülakat sistemi yüzünden mezun olmuş on binlerce insanın ataması yapılmıyor. Güvenlik soruşturmaları yüzünden birçok insan aylar ve yıllarca atama bekliyor. Ya da yapılan güvenlik soruşturması ve mülakat sonucu gerekçesi bizim açımızdan kabul edilecek bir gerekçe olmamasına rağmen ne yazık ki insanlar görevlerine başlatılamıyor. Bunlardan da kaynaklı eleman eksikliği yaşanıyor. Bahsettiğim nedenlerden kaynaklı. Binlerce insan ihraç edildi. Dolayısıyla eleman sayısı azaldı, iş yükü arttı.” diye konuştu.
‘SORUN BİR İKEN İKİ OLDU’
Personel eksikliğinden dolayı iş yükünün artması nedeniyle randevu sistemi başlatıldığını söyleyen Adıbelli, verilen randevular da ileriki tarihlere göre verildiğini, “Alımlardaki mülakat ve güvenlik soruşturmaları yüzünden yeni personel alınmadığı, gidenlerin yerine yenileri getirilmediği için sorun bir iken iki oldu. Ve randevular ileriki tarihleri veriliyor. Bunun akabinde bu sorunlar yaşanıyor. Bu sadece emar vs. alanlarda değil, birçok konuda da var. Normal bir polikliniğe bile birkaç gün önceden randevu alınmak zorunda kalınıyor.” ifadelerini kullandı.
‘HASTANELER FİZİKİ OLARAK YETERSİZ’
Sağlığın bir kurum olarak ticarethane olarak düşünüldüğüne işaret eden Adıbelli, “İnsanların hasta ve doluluk sayısına göre prim ödeniyor. Bunlar da sağlıkta kabul edilecek şeyler değil. Yakın çevremizle görüştüğümüzde ise en büyük sıkıntı eleman eksikliği diyorlar. İzinlerini bile rahatlıkla kullanamıyorlar. Kentte birkaç kurum hastanesi var ve bunlar fiziki olarak yetersiz. Ekonomik sıkıntılardan kaynaklı da birçok hastanede malzeme alınmadığına dair sıkıntıları da biliyoruz. Son dönemlerde şirketlerin ilgili olarak yapılan ihaleler yüzünden yemeklerde de çok sıkıntı var. Bu ihalelerde de liyakat yok. Önceden yapılması gereken ihalelerin üç aydır sorun oluşturduğu ve insanların komik menülerle insanları geçiştirdiklerini duyduk.” şeklinde konuştu.
ENSARİOĞLU: ‘BİRÇOK BÖLÜMDE YETERSİZLİK YAŞANIYOR’
Diyarbakır’daki hastanelerin sadece kente değil, bölgeye hitap ettiğine dikkati çeken Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (SAĞLIK-SEN) Diyarbakır Şube Başkanı Nurhak Ensarioğlu şöyle konuştu:
“Doktor açığı ise çok fazla. Gerek il ve gerekse de ilçelerdeki devlet hastanelerinde sadece ultrason değil, birçok bölümde doktor yetersizliği yaşıyoruz. Sahanın içinde olduğumuz için sahanın sorunlarının yarısının muhatabı da olduğumuz için biz de sıkıntılarını yaşıyoruz. Bu noktada ilçelerimizin doktor ve bina yetersizliğinde ise geçmiş yılları nazaran iyi. Ancak sıkıntıların olma nedeni de sözleşmeli ve sözleşmeli olmayan hekimlerin alanda aynı olduğu için bu. Ücret farkı da ortaya çıkıyor. Bu da doktor yetersizliğine, hastanenin hizmet noktasındaki eksikliğine, oradaki döner sermaye düşüşüne bu düşüş de hastanenin giderlerinin karşılanmaması ve bunun neticesinde performans düşüklüğüne sebep olur. Bu olaylar zinciri de ortaya çıkıyor.”
‘BİR MAĞDURİYET VAR’
Türkiye’de 2002’den önce sağlık alanının durumun çok kötü olduğunu ancak 2002’den sonra sağlıkta yaşanan değişimi “devrim” olarak niteleyen Ensarioğlu, şunları söyledi: “2002 yılından sonra ise sağlık alanında devrim niteliğindeki çalışmaların başında sağlık geliyor. Bu devrim niteliğindeki çalışmaların mimarı da cumhurbaşkanımızdır. İlimize pozitif bir bakış açısı var. Tabi yaşanan bu değişimlerden ilimiz payını alsa da istediğimiz noktaya da gelinmedi. Buradaki bir hastanın başka bir ile gitmesi bir şube başkanı olarak beni de üzüyor. Bir mağduriyet var ve biz de elimizden geleni yapıyoruz. Genel merkezimizde dosyalar oluşturup sıkıntıları dile getiriyoruz. Bu sıkıntıların büyümemesi için çeşitli platformlarda ve basın yoluyla dile getiriyoruz”
‘İŞ YÜKÜNÜN ARTTIĞI GÖRÜLÜYOR’
Sağlıkta yaşanan sorunların başında ve hastalara günler sonraya randevu verilmesinin temel deninin hekim eksikliği olduğunu anlatan Ensarioğlu, şu ifadeleri kullandı: “insanların fiziki şartlarından da kaynaklı bu sorunlar. Örneğin, çocuk hastanesini 60, 70 yıllık bir bina ve onun neresine yama yaparsanız yapın dikiş tutmaz. Yeni ve tam donanımlı bir hastane ve 60 yıllık bir hastaneyi karşılaştırdığınızda fiziki şartlarda aynı olamaz ve aynı verimi veremez. Kentte psikiyatri hastanesinin, göğüs hastalıkları hastanesinin olmaması ciddi bir sıkıntı. Bunların yanı sıra birçok bölümün binasının olmaması ciddi bir problem. Bunu dile getirip, girişimlerde bulunuyoruz. Bölgeye hitap eden metropol bir kent ve bu eksiklikleri bizi de üzüyor. Halkın şikayetlerini de dinliyoruz. Çözüm noktası değiliz, aracıyız. Yetkimiz yok. Bizim görevimiz kentteki birçok sıkıntıyı STK olarak üst mercilere aktarmak. Bu sıkıntılar çözülürse halkımız daha iyi hizmet alır. Çalışanların da mutlu olması için binanın ve çalışma ortamının iyi olması gerekir. Bu sorunların ortaya çıkması sadece hekim eksikliği değil diğer personel eksikliği yüzünden de ortaya çıkıyor. Birçok servisin açılması yünden personel yetersizliği diğer çalışanların fazla iş yükü altında ezilmesine neden oluyor. Beş yıl önceki bir hizmet koluna bakıldığında bugünkü iş yükünün arttığı görülüyor. Bunun nedeni de hasta sayısının artması ve personel alımının ise artmamış olmaması. Birçok alanda bu görülüyor.”