Ekonominin gidişatından kaynaklı her geçen gün sıkıntılarının arttığına dikkati çeken Diyarbakırlı vatandaşlar, “Eve ekmek götüremiyoruz. Moralimiz sıfır” tepkisinde bulundu.
Her geçen gün derinleşen ekonomik krizden etkilenenlerin başında yine yoksullar, emekçiler ve küçük esnaf geliyor. Kriz bir yandan işsizliğin artmasına, diğer yandan ise geçim derdinde olan vatandaşların boğazlarından kısmalarına neden oluyor. Krizin kendisini en çok gösterdiği kentlerden birisi de Diyarbakır. Kent sakinleri, krizden kaynaklı yaşamlarının “berbat” bir hale geldiğini düşünüyor.
‘EVİMİZE EKMEK GÖTÜREMİYORUZ’
Ekonomik krizden kaynaklı ülkenin çökmeye doğru gittiğini kaydeden Salih Serengül (50), yaklaşık 10 yıldır maddi açıdan önlerini göremediklerini ifade etti. “İnsanlar mağdur ve bitik durumda” diyen Serengül, kazançlarının nereye gittiklerini bilmediğini dile getirdi. Serengül, “Nereye gideceğimiz ne yapacağımız belli değil. Eskiden insanlar cebindeki parayla bütün ihtiyaçlarını giderirken, eşine dostuna da yardım edebiliyordu. Şimdi ise insanlar evine ekmek götüremiyor. İŞKUR torpil ile işliyor. Nasıl iş bulacaklar? 3 üniversite öğrencisi çocuğum var, onlara bakıyorum eve bakıyorum. Borç ile nereye kadar gidecek bilmiyorum” diye konuştu.
‘BİRBİRİMİZİ YİYECEĞİZ’
İnşaat sektörünün durmasından kaynaklı hayvancılığa başladığını aktaran Mehdi Keskinkılınç (32), kötüleşen ekonomin kendilerini de olumsuz etkilediğini belirtti. 4 çocuğunun olduğunu ve desteğe ihtiyacı olduğunu söyleyen Keskinkılıç, “Yardım için yazdırıyoruz kimse yardımcı olmuyor, gelip evinizi görmemiz lazım diyorlar. Ama koronadan sonra geleceğiz diyorlar. Gidip köyleri gezin evlere bakın insanlar perişan halde. Böyle giderse sonumuz gelecek. Elimizdekini de tükettikten sonra birbirimizi yiyeceğiz” ifadelerini kullandı.
3 çocuğunun işsiz olduğunu ve eşinin asgari ücretle çalıştığını söyleyen Naide Duran (45), bu durumda çok zorlandıklarını ve İŞKLUR’a yaptığı başvurulardan da bir sonuç alamadıklarını paylaştı.
‘DEĞİŞİME İHTİYAÇ VAR’
Yaklaşık 2 yıldır işsiz olduğunu ve iş bulamadığını belirten Recep Çelik, hükümet yetkililerinin ekonomiye ilişkin yaptığı açıklamaları eleştirerek, “Ama bir şey görmedik. Maddi konuda çok sıkıntı çekiyoruz” dedi. Kentte daha önce inşaat sektöründe iş bulunabildiğini ancak pandemiyle birlikte bu durumun da ortadan kalktığına dikkati çeken Çelik, “Daha önce iş olmasa bile temel ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyorduk, ama şimdi onu da yapamıyoruz. Yaşam zorlaşmış. Bu zorluklardan kurtulmak istiyoruz. Bu sıkıntının giderilmesini istiyoruz. Gerçeklerin konuşulmasını istiyoruz. Artık yalandan bıktık. Bir değişime ihtiyacımız var” diye seslendi.
‘MORALİMİZ SIFIR’
4 yıldır işsiz olduğunu değinen Yüksel Hasanoğlu (40), “Hayat berbat durumda” dedi. 4 çocuğundan 3’ünün okuduğunu dile getiren Hasanoğlu, “Geçim çok zor. İş yok, imkan çok kısıtlı. İş olduğu zaman da paramızı alamıyoruz, ödeme yapılmıyor. Şu anda borç batağındayız. Yetiştiremiyoruz. 4-5 defa İŞKUR’a gittim, olumsuz sonuçlandı. Eskiden 20 lirayla pazara gittiğimde poşetleri taşıyamıyordum, şu anda 100 lira ile 3 poşet alamıyorum. Zaten et alamıyoruz, etin yanından geçemiyoruz. Moralimiz sıfır. Asgari ücretle çalışan bile geçinemiyor. Bir senedir meyve alamayanlar var” sözleriyle içinde bulundukları durumu anlattı.
‘KEPENK KAPATIYORUZ’
Ekonomik krize ilişkin soruya, “Hem de ne kriz” şeklinde cevap vererek, konuşmasına başlayan Hakan Kızılay (45) adlı esnaf ise, “Böyle bir kriz olamaz. Bir çok gün siftah yapmadan dükkanı kapatıp gidiyorum” dedi. Salgın süreciyle durumlarının daha da kötüye gittiğine işaret eden Kızılay, “Korona döneminde 1 ay kapalıydım ve zararımı karşılayacak hiçbir destek almadım. Böyle giderse kepenk kapatmak zorunda kalacağım, benim gibi birçok esnaf arkadaş kapattı da. Aylık olarak gelir yok, zarara bakıyoruz. 4 çocuğum var, okul okuyorlar. Elde avuçta olan da bitti. Banka kredileriyle ayakta zar zor durmaya çalışıyoruz. Ev kira, dükkan kira, gidişat çok kötü. Kriz yok diyenlerin aklından şüphe ediyorum. Bu durumu görememek akıl karı değil. Ekonomi iyi de biz mi mahsustan kötü diyoruz!” şeklinde konuştu.
Murat Cihangir de, inşaat sektörünün durmasından kaynaklı tarımla uğraştığını belirterek, “Buğdayı, gübreyi borçla alıyoruz mazotu da zar zor alıyoruz. Sabit bir gelir yok. Senin cebinde para olmadığı zaman senin için krizdir. Eskiden bir kilo şeker alabiliyorken şimdi 250 gram alabiliyoruz” diye belirtti.