Bu hafta 157.’incisi yapılan Elçi anmasında Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, Adalet Bakanlığına seslendi.
Diyarbakır Barosunun geçmiş dönem başkan ve yönetim kurulu üyeleri aleyhinde cumhuriyet savcılığınca başlatılan soruşturmayı eleştiren Aydın, Adalet Bakanlığına seslenerek, “Şiddet çağrısı içermeyen düşüncelerle ve muhalif fikirlerle mücadele edeceğinize; bu enerjinizi, Tahir Elçi şahsında binlerce faili meçhul cinayete, yargısız infaza ve diğer insanlığa karşı suçları aydınlatmaya harcasaydınız, Türkiye şimdi olduğundan çok daha demokratik, saygın ve yaşanabilir bir ülke olacaktı” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin katledilişinin 157. Haftasında meslektaşları tarafından anıldı. Bu hafta 157.’incisi yapılan anma etkinliğine Diyarbakır Barosu üyesi avukatlar ve HDP Siirt Milletvekili Av. Meral Danış Beştaş’ın katıldı.
Anmada konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Cihan Aydın şunları söyledi: “157 haftadır aynı şeyleri, soruşturma dosyasında bir gelişme yaşanmadığını söylemek zorundayız. Soruşturmaya ilişkin dosyanın takipçisiyiz. Umudumuz o ki bu konuda hızlı bir şekilde bir ilerleme sağlanması, fail veya faillerin hızlı bir şekilde yargı önüne çıkarılmasıdır. Bunun yanı sıra geçmiş dönem Baro Başkan ve Yönetim Kurulu hakkında Baromuzun rutin iş ve işleyişi, açıklamaları dolayısıyla bir soruşturma açıldı. Bu konulara ilişkin düşüncelerimizi de açıklamamızda aktaracağız.”
‘DEVLETİN ÖRTBAS ETMEYE ÇALIŞTIĞI SUÇLARI YARGI ÖNÜNE ÇIKARDIĞIMIZ İÇİN…’
Diyarbakır Barosunun geçmiş dönem başkan ve yönetim kurulu üyeleri aleyhinde cumhuriyet savcılığınca soruşturma başlatıldığına değinen Aydın, “Soruşturmaya konu fiiller; Baromuzun yıllardan bu yana rutin olarak yaptığı ve bundan sonrada yapmaya devam edeceği insan hakları ihlallerini yerinde inceleme, izleme ve raporlama, kamuoyuna duyurma ve sorumlular hakkında şikayette bulunma çalışması olduğu; bunun yanı sıra devletin ilgili mekanizmalarının temel hak ve özgürlüklere yönelik yaklaşımlarına karşı kurumsal itirazlarımızı da avukatlık kanunu çerçevesinde kamuoyu ile paylaşmaktan ibaret olduğu açıktır. Yani devletin sorumlu olduğu ve bu nedenle de örtbas etmeye çalıştığı suçları ya da fiilleri araştırıp failleri yargı önüne çıkarmaya çabalamaktayız. İşte Baromuz, bu yüzden hedef tahtasına konulmuştur” diye konuştu.
‘SORUŞTURMAYA KONU EDİLEN KAVRAMLAR RUTİN OLARAK KULLANILIYOR’
Baronun görevlerine atıfta bulunan Aydın şunları söyledi: “1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun ‘Baroların Kuruluş ve Nitelikleri’ başlıklı 76. maddesi Barolara; ‘hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak’ görevini yüklemektedir. Kurulduğu günden beri yasayla kendisine verilen bu önemli görevi her koşul ve şartta tarafsızlığından ve bağımsızlığından ödün vermeden yerine getiren Diyarbakır Barosu’nun, Hakkari ilinde gerçekleştirdiği incelemeler ve sunduğu rapor, Baromuzun ‘İnsan Hakları’ alanında yaptığı sayısız çalışmanın örneklerden biridir. Yine soruşturmaya konu edilen ‘1915 Ermeni Tehciri’ ve ‘Kürdistan’ kavramlarına ilişkin olarak ise benzerleri rutin olarak hem baromuz, hem de başka STK’lar ya da kişiler tarafından kullanılan kavramlardır.”
‘DİYARBAKIR BAROSU SORUŞTURMALARLA HİZAYA ÇEKİLMEYE ÇALIŞILIYOR’
Diyarbakır Barosu’nun yıllardan beridir çok sayıda çalışmaya, görüş ve açıklamaya imza attığını belirten Aydın, “Baromuz ve üyeleri; sıkıyönetim, OHAL gibi olağanüstü yönetim dönemlerinin en ağır ve insanlık dışı uygulamalarına tanıklık etmekle kalmamış, aynı zamanda bunlarla mücadelede de etmiştir. Sayıları binlerle ifade edilen faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, köy yakma ve boşaltma gibi ağır insan hakları ihlallerini her dönem raporlamış ve bu suçların soruşturulması için ulusal ve uluslar arası hukuk mekanizmalarına başvurmuştur. Kalın bir cezasızlık ve dokunulmazlık zırhı ile korunan failleri yargı önüne çıkarmayı hedeflemiş, bu şekilde ülkenin demokrasi ve hukuk standartlarının kısmen de olsa yükselmesine ciddi katkı sunmuştur. Temel hak ve özgürlüklerden yana bu tutumu nedeniyle, sürekli iktidarların hedefinde olmuştur. Son çeyrek yüzyılda yüzlerce üyesi hakkında cezai takibatlar yapılmış, üyeleri gözaltına alınmış, işkence görmüş, tutuklanmıştır. Yine başkanlarına yönelik suikast girişimlerinde bulunulmuş ve nihayet 28 Kasım 2015 tarihinde Baro Başkanımız Tahir ELÇİ, henüz faili bulunmayan bir cinayet sonucunda katledilmiştir. Hukukun esamisinin okunmadığı bu karanlık zamanlarda, iktidarın hoşuna gitmeyen söz söyleyen hemen herkes, ısmarlama soruşturma ve davalarla “hizaya” getirilmeye, yani tedip ve tenkile çalışılmaktadır. Bu soruşturmayı da, bu kapsamda değerlendiriyoruz” diye konuştu.
DİYARBAKIR BAROSU 12 EYLÜL’E TESLİM OLMADI!
Soruşturmalarla baroların ve yönetim kurullarının baskı altına alınmaya çalışıldığını ifade eden Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Yani amaçlanan, kurumsal ifade özgürlüğü ve elbette örgütlenme özgürlüğüdür. Hedef ise otoriter ve totaliter bir yönetimdir, tek sesliliktir, çağdışılıktır. Ama şunun da bilinmesini istiyoruz. Diyarbakır Barosu, 12 Eylül darbesinin insanlık dışı uygulamalarına teslim olmadığı gibi benzer uygulamalara tanıklık ettiğimiz bu karanlık dönemde de teslim olmayacaktır. Soruşturmaya konu olan benzer faaliyetlerine bundan sonra da devam edecektir.”
ENERJİNİZİ FAİLİ MEÇHULLERİ AYDINLATMAYA VERİN!
Aydın son olarak Adalet Bakanlığına seslendi; “Şiddet çağrısı içermeyen düşüncelerle ve muhalif fikirlerle mücadele edeceğinize; bu enerjinizi, Tahir Elçi şahsında binlerce faili meçhul cinayete, yargısız infaza ve diğer insanlığa karşı suçları aydınlatmaya harcasaydınız, Türkiye şimdi olduğundan çok daha demokratik, saygın ve yaşanabilir bir ülke olacaktı.”
(Harun AYTULUN’un Haberi-Tigris Haber)